Perspective Perspective 37. Sayı | Page 62

herşey, çok hızlı sete çıkmak zorunda kalırız. Hazırlık için bir ay var ise oh ne konfor dediğim zamanlar olmuş- tur.  P: Henüz oynamadığınız ama hayalini kurduğunuz bir rol var mı? 58 C.D: Yok aslında, güzel yazılmış her rolü, derinliği olan her karakteri oyna- mak isterim.  P: Birçok yapımda birbirinden başarı- lı oyuncularla bir arada bulundunuz. Çalışma fırsatı bulamadığınız ama be- raber çalışmak istediğiniz özel bir isim var mı? C.D: O konuda kendimi şanslı sayıyo- rum; çok teşekkür ederiyorum hayata. Haluk Bilginer ile çalışmamış olsay- dım, onun ismini söylerdim.  P: Oyunculuğa başlamak isteyen biri- ne ne tavsiye ederdiniz? C.D: İnsanın kendi yolunu bulması lazım. Öğrenme, bilgi donanımını art- tırma, kendini geliştirme yöntemleri insandan insana farklılaşabilir. Bazısı okulda öğrenir, bazısı deneyimleyerek öğrenir. Oyunculuk workshoplar ve takip edebileceğiniz eğitimler açısın- İnsan olmayı başardığında, hayatta her şeyi yapabilirsin. dan kendini geliştirmeye fırsat tanıyan bir alan. Kendilerini her yönde geliş- tirmelerini tavsiye ederim.Dans etmeyi de öğrensinler, farklı müzikler de din- lesinler, spor da yapsınlar, bol bol film seyretsinler, fırsat buldukça gezsinler… Sadece oyunculuk hayalleri için değil in- san olarak gelişmek de çok önemli. İn- san olmayı başardığında, hayatta he şeyi yapabilirsin.  P: Sizce bir dizinin başarısı senaryodan mı yoksa yönetmenden mi kaynaklanır? Nereye kadar yönetmen etkisi hakim- dir? Güçsüz bir senaryo iyi oyunculuk ile güçlendirilebilir mi? C.D: Bizim işimiz ekip işidir, fakat te- mel taşı senaryodur. Benim ilk baktığım şey senaryo sonra da yönetmendir. Ayı- ramıyorum ikisini çünkü senaryodaki dünyayı kuran kişi yönetmendir. Yö- netmen işin genelinden sorumludur. Sen orada ekleyerek veya değiştirerek oynayabilirsin. Yönetmen büyük res- mi görüp müdahale etmelidir. Güçsüz bir senaryonun da iyi oyunculukla güçlendirilebileceğini zannetmiyo- rum. İyi bir senaryo olmadan oyuncu, an ve derinlik olarak bir şeyler yap- maya çalışsa da kötü senaryoyla bir yere kadar. Bir şekilde kendi birikimi veya yönetmenle toparlasalar da uzun vadede iyi bir sonuç almayacaklarını düşünüyorum.  P: Unutamadığınız bir set anınızı anla- tabilir misiniz? C.D: Alacakaranlık setinde Tun- cel Kurtiz’in kızını oynuyordum. Eminönü’nde “Hamam” diye bir me- kan vardı, orada senayo geregi baba- nin kizini azarladığı sahneyi çeke- cektik. Provalardan sonra sahneye girdiğimizde Tuncel Abi bana öyle bir bağırdı ki yerimden oyle bir firlayip bir anda istemsiz gözyaşlarım akmaya başladı. O yukseklikte daha önce bana hiç bagrilmamisti . Hissettiğim duy- guları ve vücudumun verdiği tepkiler hala hatırımda. P