Perspective Perspective 37. Sayı | Page 61

dayım, ve yorumlarıyla farkettiriyor- lar. Elbette bu yorumları hiç üstüme alınmıyorum, bilakis bazıları çok ya- ratıcı ve komik buluyorum. P: Şahsiyet dizisinin metni elinize ulaştığında televizyon izleme kültürü- ne bağlı Türk izleyicisinden uzak kala- bileceğinizi düşündünüz mü? Çekin- diğiniz herhangi bir sahne oldu mu? C.D: Çok samimi söylüyorum hiç öyle endişelerim yoktur. Gelen senar- yoyla, karekterimle ilgili hiç bu yönde düşünmem. İlk sorum “Acaba seyirci beğenir mi? Ratingler nasıl olur ?” de- ğil de “Bu hikayenin içinde olmak is- tiyor muyum?” olur. Seyirciyle o hika- yenin uyumunu düşünmek daha çok yapımcının işi gibi geliyor bana. Zaten bir proje seçerken hemen ikinci de- recede önemli olan yönetmen, yapim yani ekip benim için. Çekindiğim sah- ne olmustur elbet ama dediğim gibi yönetmen çok kiymetli. Onur Saylak ile çalışmak onunda oyuncu olması sebebiyle çok konforluydu ve o sah- neleri onun yönlendirmesi ve şahane ekibimle kolay atlattım.  P : IMDB kullanıcılarının seçiminde “Şahsiyet” en iyi 40 dizi arasında se- çildi. Öncelikle sizi ekip olarak tebrik ediyoruz. Türkiye’de gelişmeye baş- layan internet dizileri hakkında sizin yorumunuz nedir? Çekim anında bir fark olduğunu hissediyor musunuz? ilk sorum “Acaba seyirci beğenir mi?” değil, “Bu hikayenin içinde olmak istiyor muyum?” oluyor. C.D:Dijitalde bölüm sürelerinin daha kısa, yani dünya standardına uygun uzunlukta olmaları ve dijitalin nispeten bağımsız bir mecra olması, bize daha özgün hikayeleri daha özgürce anlatma fırsatı veriyor. İnternet platformlarında hikayeyi anlatma süresi açısından ekip daha özgür oluyor. Bu platformların ço- ğalması ve daha farklı tarzlarda dizilere yer açılması lazım. Bu şekilde televiz- yondaki uzun pembe dizi alışkanlığını da değişir mi bilmiyorum ama güçlü bir alternatif olabilir. Ben de izliyorum, seyirci olmanın ötesinde mesleğim ne- deniyle televizyonda da internette de di- zilerin ilk bölümleri kaçırmamaya çalışı- yorum. Ancak bu “online platformlar” bizi programlıyormuş gibi geliyor; “Menü” de ne varsa, platform önümü- ze ne koyarsa ona bakıyoruz.Eskiden daha çok araştırır, ilgilendiğimiz yö- netmenlerin, oyuncuların dizilerine- filmlerini bulmaya çalışırdık.  P: Siz nasıl bir izleyicisiniz? C.D: Her şeyi izliyorum; zaten dedi- ğim gibi her diziyi, filmi menü gibi önümüze veriyorlar. Son zamanlarda onu da dengelemeye çalışıyorum. En azından farklı filmler seyredebilmek için DVD Player aldım, onu da ne zorluklarla buldum bir bilseniz. Ya- bancı dizilerden ise en son “Deutsc- hland 83”ü izledim. Bu aralar “Patrick Melrose”a bakıyorum, izlemediyseniz o diziyi öneririm. Gerçekten müthiş bir performans işi. P: Acı Aşk filminde canlandırdığınız Oya karakterine nasıl hazırlandınız? C.D : Şimdi düşününce üzerinden ne kadar zaman geçtiğini fark ettim. Oya farklı bir karakterdi ve herşeyden önce görme engelli oluyordu bir dönem. Role hazırlık sürecinde görme engelli- ler derneği ile görüştüm ve çalışmalar yaptık. . Filme “Ezel” ile aynı zamanda başlamıştım ve iki set arasında gidip geliyordum. Çok zor olduğunu şimdi hatırladım. Bazen son dakika gelişir 57