dayım, ve yorumlarıyla farkettiriyor-
lar. Elbette bu yorumları hiç üstüme
alınmıyorum, bilakis bazıları çok ya-
ratıcı ve komik buluyorum.
P: Şahsiyet dizisinin metni elinize
ulaştığında televizyon izleme kültürü-
ne bağlı Türk izleyicisinden uzak kala-
bileceğinizi düşündünüz mü? Çekin-
diğiniz herhangi bir sahne oldu mu?
C.D: Çok samimi söylüyorum hiç
öyle endişelerim yoktur. Gelen senar-
yoyla, karekterimle ilgili hiç bu yönde
düşünmem. İlk sorum “Acaba seyirci
beğenir mi? Ratingler nasıl olur ?” de-
ğil de “Bu hikayenin içinde olmak is-
tiyor muyum?” olur. Seyirciyle o hika-
yenin uyumunu düşünmek daha çok
yapımcının işi gibi geliyor bana. Zaten
bir proje seçerken hemen ikinci de-
recede önemli olan yönetmen, yapim
yani ekip benim için. Çekindiğim sah-
ne olmustur elbet ama dediğim gibi
yönetmen çok kiymetli. Onur Saylak
ile çalışmak onunda oyuncu olması
sebebiyle çok konforluydu ve o sah-
neleri onun yönlendirmesi ve şahane
ekibimle kolay atlattım.
P : IMDB kullanıcılarının seçiminde
“Şahsiyet” en iyi 40 dizi arasında se-
çildi. Öncelikle sizi ekip olarak tebrik
ediyoruz. Türkiye’de gelişmeye baş-
layan internet dizileri hakkında sizin
yorumunuz nedir? Çekim anında bir
fark olduğunu hissediyor musunuz?
ilk sorum
“Acaba seyirci
beğenir mi?”
değil, “Bu
hikayenin
içinde olmak
istiyor
muyum?”
oluyor.
C.D:Dijitalde bölüm sürelerinin daha
kısa, yani dünya standardına uygun
uzunlukta olmaları ve dijitalin nispeten
bağımsız bir mecra olması, bize daha
özgün hikayeleri daha özgürce anlatma
fırsatı veriyor. İnternet platformlarında
hikayeyi anlatma süresi açısından ekip
daha özgür oluyor. Bu platformların ço-
ğalması ve daha farklı tarzlarda dizilere
yer açılması lazım. Bu şekilde televiz-
yondaki uzun pembe dizi alışkanlığını
da değişir mi bilmiyorum ama güçlü
bir alternatif olabilir. Ben de izliyorum,
seyirci olmanın ötesinde mesleğim ne-
deniyle televizyonda da internette de di-
zilerin ilk bölümleri kaçırmamaya çalışı-
yorum. Ancak bu “online platformlar”
bizi programlıyormuş gibi geliyor;
“Menü” de ne varsa, platform önümü-
ze ne koyarsa ona bakıyoruz.Eskiden
daha çok araştırır, ilgilendiğimiz yö-
netmenlerin, oyuncuların dizilerine-
filmlerini bulmaya çalışırdık.
P: Siz nasıl bir izleyicisiniz?
C.D: Her şeyi izliyorum; zaten dedi-
ğim gibi her diziyi, filmi menü gibi
önümüze veriyorlar. Son zamanlarda
onu da dengelemeye çalışıyorum. En
azından farklı filmler seyredebilmek
için DVD Player aldım, onu da ne
zorluklarla buldum bir bilseniz. Ya-
bancı dizilerden ise en son “Deutsc-
hland 83”ü izledim. Bu aralar “Patrick
Melrose”a bakıyorum, izlemediyseniz
o diziyi öneririm. Gerçekten müthiş
bir performans işi.
P: Acı Aşk filminde canlandırdığınız
Oya karakterine nasıl hazırlandınız?
C.D : Şimdi düşününce üzerinden ne
kadar zaman geçtiğini fark ettim. Oya
farklı bir karakterdi ve herşeyden önce
görme engelli oluyordu bir dönem.
Role hazırlık sürecinde görme engelli-
ler derneği ile görüştüm ve çalışmalar
yaptık. . Filme “Ezel” ile aynı zamanda
başlamıştım ve iki set arasında gidip
geliyordum. Çok zor olduğunu şimdi
hatırladım. Bazen son dakika gelişir
57