Çoğumuzun
aklına
sokaklar ve
sanatçılar
dendiğinde
Banksy
gelmiştir.
kendi eserlerinin bir parçası haline ge-
tirmiş. Monsieur BMX, bu bisikletleri
parçalara ayırarak, şekilden şekle so-
karak duvarlardan çıkıyorlar hissiyatı
vererek onları sokakların bir parçası
haline getiriyor. Aslında bu sanata ken-
di şehri Montpellier’de başlamış olsa
bile bu bisikletler artık New York, Pa-
ris ve Brüksel gibi büyük şehirlerde de
her an karşımıza çıkabilir. Sevgili okur,
bir gün yolun Paris’e düşer ve bu bi-
sikletleri görmek istersen sayacağım
sokaklarda dolaşmayı unutma derim:
Rue des Francs Bourgeois, Rue Vielle
du Temple, Rue Oberkampf…
Ancak Monsieur BMX bisikletlerle
sokak sanatını birleştiren tek sanatçı
değildir. Onun eserlerinden esinlenen
pek çok sanatçı olmuştur. Aralarında
da biri, bu vizyona politik bir anlam
vermeye karar vermiştir: Mr. Ride in
Peace. Adından da anlaşılacağı gibi, bu
sanatçı sokakların kötü koşullarına ve
tehlikeli yollara dikkatleri çekmek is-
tiyor. Bunun için de kazalardan çıkan
bisikletleri, parçalanmış ve kırılmış hal-
lerini bozmadan, bu kazaların yapıldığı
sokakların duvarlarına monte ediyor.
Böylelikle Mr. Ride in Peace, bir yan-
dan da sokakların sanatını güvenlik ile
birleştiriyor.
Tek bir sanatçı veya tek bir sanat ol-
masa da, biraz Berlin’deki en güzel
sanatların buluştuğu noktadan bah-
setmek istiyorum: East Side Gallery.
Soğuk Savaş boyunca Doğu Berlin ve
Batı Berlin’i ayıran Berlin Duvarının bir
parçası olan ve 1,3 km uzunluğunda
olan East Side Gallery, içinde dopdolu
bir tarih barındırdığı için Avrupa’daki
en güzel açık hava eserlerinden biridir.
Duvar yıkıldıktan sonra dünyanın her
bir yanından gelen sanatçılar, duvarın
kalan kısımlarına kendi imzalarını at-
35
mak istediler. Bu sanatçıların sayısı ilk
başta 118’di, ve 21 farklı ülkeden geli-
yorlardı. İlk sanatçı Christine Mac Lean,
hiç vakit kaybetmeden, duvar yıkıldık-
tan 4 ay sonra, Aralık 1989’da duygula-
rıyla sanatı sokaklarda birleştirdi. Yıllar
boyunca eserler oldukları gibi kalma-
dılar ve çeşitli sebeplerden dolayı da
bozulmaya başladılar. 2009 yılında, du-
varın yıkılmasının 20. yılını kutlamak
adına, sanatçılar restorasyon yapmaları
için Berlin’e davet edildiler. Kim bilir,
belki 30. yıl için de tekrar dönerler…
Belki sokaklarla alakalı değil, ama an-
latmaya değer bir hikâye ile bu yazının
sonuna gelmek istiyorum sevgili okur.
Ekim ayının başında, Londra’da sa-
nat eserlerinin alım ve satımını yapan
Sotheby’s adlı kuruluşta bir müzayede-
de Banksy ile alakalı ses getiren bir olay
gerçekleşti. Müzayedede Bansky’nin en
bilinen eserlerinden biri olan “Girl with
Balloon” (“Kırmızı Balonlu Kız)” ese-
ri açık artırmaya çıkıyor. Eser, bu açık
artırma sonucu £1,042,000, yani 1.4
milyon dolara satılıyor. Galerinin eline
2006 yılında geçen eser yıllarca olduğu
gibi korunuyor. Müzayedenin en so-
nunda, artık gecenin bittiğinin haberi-
ni vermek için son tokmak vuruluyor
ve duvara asılı olan eser aniden küçük
parçalara yırtılarak kendini paramparça
ediyor. Bir müzayedede açık artırma ile
milyon dolarla satılan dünyaca ünlü bir
eser, kendisini saniyeler içerisinde yok
ediyor. İlk başta inanmayanlar, bunun
bir oyun olduğunu düşünenler, veya
bütün bunların eserin bir parçası oldu-
ğunu düşünenler oluyor. Banksy, kısa
süre sonra bir video paylaşıyor. Eserini
yaratırken çerçevenin alt kısmında bı-
çaklı bir mekanizma saklayarak, eser
satıldığı anda o mekanizmayı etkin hale
getirmeyi ve eserin kendi kendini imha
edeceğini gösteriyor. Anlayacağınız bir
çeşit kâğıt öğütücü gibi. Banksy’nin bu
mekanizmayı nasıl aktifleştirdiği hâlâ
bilinmiyor. Kim bilir belki onun yerine
başkası yaptı belki kendisi açık artır-
mada gizlendi belki de o sırada içeri-
de bulunan “siyah giyinen, siyah spor
gözlükleri ve şapkası olan” kişi oydu ve
hızlıca sokaklara geri döndü. P
KAYNAK
www.theartpostblog.com
www.graffitikings.co.uk
www.goeuro.fr