Perspective Perspective 37. Sayı | Page 37

Çoğumuzun aklına sokaklar ve sanatçılar dendiğinde Banksy gelmiştir. kendi eserlerinin bir parçası haline ge- tirmiş. Monsieur BMX, bu bisikletleri parçalara ayırarak, şekilden şekle so- karak duvarlardan çıkıyorlar hissiyatı vererek onları sokakların bir parçası haline getiriyor. Aslında bu sanata ken- di şehri Montpellier’de başlamış olsa bile bu bisikletler artık New York, Pa- ris ve Brüksel gibi büyük şehirlerde de her an karşımıza çıkabilir. Sevgili okur, bir gün yolun Paris’e düşer ve bu bi- sikletleri görmek istersen sayacağım sokaklarda dolaşmayı unutma derim: Rue des Francs Bourgeois, Rue Vielle du Temple, Rue Oberkampf… Ancak Monsieur BMX bisikletlerle sokak sanatını birleştiren tek sanatçı değildir. Onun eserlerinden esinlenen pek çok sanatçı olmuştur. Aralarında da biri, bu vizyona politik bir anlam vermeye karar vermiştir: Mr. Ride in Peace. Adından da anlaşılacağı gibi, bu sanatçı sokakların kötü koşullarına ve tehlikeli yollara dikkatleri çekmek is- tiyor. Bunun için de kazalardan çıkan bisikletleri, parçalanmış ve kırılmış hal- lerini bozmadan, bu kazaların yapıldığı sokakların duvarlarına monte ediyor. Böylelikle Mr. Ride in Peace, bir yan- dan da sokakların sanatını güvenlik ile birleştiriyor. Tek bir sanatçı veya tek bir sanat ol- masa da, biraz Berlin’deki en güzel sanatların buluştuğu noktadan bah- setmek istiyorum: East Side Gallery. Soğuk Savaş boyunca Doğu Berlin ve Batı Berlin’i ayıran Berlin Duvarının bir parçası olan ve 1,3 km uzunluğunda olan East Side Gallery, içinde dopdolu bir tarih barındırdığı için Avrupa’daki en güzel açık hava eserlerinden biridir. Duvar yıkıldıktan sonra dünyanın her bir yanından gelen sanatçılar, duvarın kalan kısımlarına kendi imzalarını at- 35 mak istediler. Bu sanatçıların sayısı ilk başta 118’di, ve 21 farklı ülkeden geli- yorlardı. İlk sanatçı Christine Mac Lean, hiç vakit kaybetmeden, duvar yıkıldık- tan 4 ay sonra, Aralık 1989’da duygula- rıyla sanatı sokaklarda birleştirdi. Yıllar boyunca eserler oldukları gibi kalma- dılar ve çeşitli sebeplerden dolayı da bozulmaya başladılar. 2009 yılında, du- varın yıkılmasının 20. yılını kutlamak adına, sanatçılar restorasyon yapmaları için Berlin’e davet edildiler. Kim bilir, belki 30. yıl için de tekrar dönerler… Belki sokaklarla alakalı değil, ama an- latmaya değer bir hikâye ile bu yazının sonuna gelmek istiyorum sevgili okur. Ekim ayının başında, Londra’da sa- nat eserlerinin alım ve satımını yapan Sotheby’s adlı kuruluşta bir müzayede- de Banksy ile alakalı ses getiren bir olay gerçekleşti. Müzayedede Bansky’nin en bilinen eserlerinden biri olan “Girl with Balloon” (“Kırmızı Balonlu Kız)” ese- ri açık artırmaya çıkıyor. Eser, bu açık artırma sonucu £1,042,000, yani 1.4 milyon dolara satılıyor. Galerinin eline 2006 yılında geçen eser yıllarca olduğu gibi korunuyor. Müzayedenin en so- nunda, artık gecenin bittiğinin haberi- ni vermek için son tokmak vuruluyor ve duvara asılı olan eser aniden küçük parçalara yırtılarak kendini paramparça ediyor. Bir müzayedede açık artırma ile milyon dolarla satılan dünyaca ünlü bir eser, kendisini saniyeler içerisinde yok ediyor. İlk başta inanmayanlar, bunun bir oyun olduğunu düşünenler, veya bütün bunların eserin bir parçası oldu- ğunu düşünenler oluyor. Banksy, kısa süre sonra bir video paylaşıyor. Eserini yaratırken çerçevenin alt kısmında bı- çaklı bir mekanizma saklayarak, eser satıldığı anda o mekanizmayı etkin hale getirmeyi ve eserin kendi kendini imha edeceğini gösteriyor. Anlayacağınız bir çeşit kâğıt öğütücü gibi. Banksy’nin bu mekanizmayı nasıl aktifleştirdiği hâlâ bilinmiyor. Kim bilir belki onun yerine başkası yaptı belki kendisi açık artır- mada gizlendi belki de o sırada içeri- de bulunan “siyah giyinen, siyah spor gözlükleri ve şapkası olan” kişi oydu ve hızlıca sokaklara geri döndü. P KAYNAK www.theartpostblog.com www.graffitikings.co.uk www.goeuro.fr