Perspective Perspective 37. Sayı | Page 18

S Sektör DAHA İYI BIR OYUN İÇIN Mustafa Kemal Atatürk “Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ‘ahlaksını’ severim” sözüyle insanlara doğru mesajı vermişti. Günümüzde ise çeviklik ve zekilik kısmında pek bir sıkıntımız yok ama “ahlak” kısmına gelince büyük bir eksiklik var. Arda Özgenç [email protected] E 16 n temelde sporu spor yapan saygıdır, sporun özü budur. Peki, günü- müzde bu sözün geçer- liliği kaldı mı? Sahanın içinde görmeyi arzula- dığımız rekabet; yerini küfürlere, saygı içermeyen hareketlere ve en kötüsü şiddete bırakmaya başladı. Taraftarlara örnek ol- ması gereken sporcularda da bozulmalar başlayınca, bunun saha- nın dışına vurması çok gecikmedi. Sadece bir pozisyon için birbirinin kalbini kıran arkadaşlar, ileri geri konuşan insanlar ve birbirlerine fiziksel zarar veren taraftarlar- dan geçilmez oldu ortalık. Son dönemlerde spor mü- sabakaları- nın ardın- dan çıkan tatsız kavgalar ve takımını desteklemek için maça giden ama dönüşünde hayatını kaybeden kişi- lerin sayısı gitgide artma- ya başladı. Spor dünyası; saygılı hare- ketlerle kalpleri kazanmak yerine atılan gollerle maçları kazanmayı hedefe koymuş, yere düşen rakibini kaldırmak yerine onun eksikliğinden ya- rarlanarak skor tabelasında farklılık yaratmaya çalışan sporculardan geçil- mez oldu artık. Sporcu sadece fiziksel açıdan çok güçlü ya da çok başarılı ol- maktan ziyade, en başta dürüst olmalı ve “Galibiyete giden her yol mübahtır.” bakış açısını değiştirmeli. Günümüzde bir maçta yapılan centilmen hareketler manşetlerden düşmez oldu, oysaki bu Maç esnasında rekabetin doruk noktasına ulaşmak, maçtan sonra ise omuz omuza ve kol kola birlik içinde olmak… spor zaten bu değil midir? hareketler her daim yapılmalı. Sporcu- lar artık küçük çocukların idolü, kah- ramanı haline gelmiş durumdalar. Bu çocuklar o kahramanların her maçını bir şekilde izliyorlar. Onlardan sporun sadece kazanmak olduğunu öğrenme- meli, sporun bazen kaybetmek ama ne olursa olsun saygıdan ödün verilme- mesi gerektiğini öğrenmeli. Küçük bir sporcu bir maç esnasında maçı kaybe- deceğini bilse bile dürüst bir mücadele ortaya koymalı. Spor akademilerinde veya okullarında, bireylere rakipleri- ne düşman gözüyle bakmaktan ziyade dostça bakmak öğretilmeli. Aksi tak- dirde rakiplerine sanki düşmanıymış gibi bakmayı alışkanlık haline getiren küçük sporcular gelecekte profesyonel arenalara çıktıkları anda saygısız de- meçler vermeye, yaptıkları hareketlerle sporun güzelliklerinin önüne geçmeyi doğal görmeye başlayacaklar. Bu noktalarda spor eğitimin temeline inmemiz gerekir. Küçük yaşlarda spo- ra başlayan bireylere ilk başta sporun sadece kazanmaktan ibaret olmadığını öğretmek gerekir. Dürüst bir sporcu ye- tiştirmeye çalışılmalıdır. Sadece kaslar güçlendirilmemeli, aynı zamanda büyük ve dürüst kalpler yaratılmalıdır. 10-15 yaşları arasında oynadığım bir klüpte her maç öncesi antrenörümüz bize son analizleri, son taktiklerini vermek yerine elindeki tahtaya koskocaman bir şekilde “SAYGI” yazardı. Bu kocaman ve güçlü