Ben her zaman zamansız bir marka yaratabilmek için bir kadın yaratmak gerektiğine inanırım. Kıyafetten önce eşi bulunmayan bir kadının yaratıcısıdır modacı: Chanel kadınının asil ve mesafeli duruşunu, Dolce & Gabbana kadınının vahşi ve etnik seksiliğinde bulamayacağımız türden. Modaya yön veren her moda evinin koleksiyonlara ve kreatif direktörlere göre esneyen tarzlarının arkasında, asla kaybetmedikleri bir stil vardır. Coco Chanel’ in dediği gibi moda geçer ancak stil kalır. Bir kombine bakıp bu kesinlikle Gucci diyebildiğiniz için Gucci, Gucci’ dir. CDG( comme des garçons) kadını bilindik moda simgesi kadınları yıkıp geçtikten sonra tahtlarına oturan sessiz, gösterişsiz ama bir o kadar dominant bir kadın. Yaratıcısının herkese mesafeli durması, etkinliklerde kendini göstermemesi, yerini sonraki nesillere egosuz bir şekilde bırakışına rağmen popülerliğine popülerlik katmasından mı bilinmez“ cool” olmayı reddeden CDG, 40 yıldır en cool moda evi.
Modacı olmasının sebebini giymek istediği gibi kıyafetleri hiçbir yerde bulamayıp kendi tasarlamaya karar vermesi olarak açıklayan Kawakubo reklamcılık sektöründe yaşadığı hayal kırıklığından sonra o zamanlar için alışılmadık bir meslek seçerek Comme des Garçons’ u 1973’ te Tokyo’ da kurar. Tüm dünyada duyulması ise
Kıyafetten önce eşi bulunmayan bir kadının yaratıcısıdır modacı: Chanel kadının asil ve mesafeli duruşunu, Dolce & Gabbana kadının vahşi ve etnik seksiliğinde bulamayacağımız türden.
1981’ de Paris’ te yaptığı, moda dünyasında deprem etkisi yaratan şovudur. Japon basının verdiği sıfatla, Kara Kargalar, CDG’ nin abartılı siluetler ve koyu renk paletleri içinde dönem kadınlarının gözlerini oyacağının habercisidir adeta. O güne kadar feminenliğiyle ön planda olan Versace’ nin rüzgarının estiği moda dünyasında, feminenliğin sonu- nu getireceği iddialarıyla kaos yaratan sert bakışları, siyah dümdüz küt saçları ve Japonca dışında bir dilde konuşmayı reddedişiyle Kawakubo gölgeler içinde yükselen bir kraliçeydi. Kawakubo sayesinde“ Red is black” mottosuyla yasla ilişkilendirilen bu renk modanın üniforması haline, New York-Paris-Milan ve Londra’ dan sonra Tokyo ise 5. moda başkenti haline gelmişti. Modanın devrimcisi olarak anılan Kawakubo’ ya Japon basını“ Hiroshima chic” lakabını taktı ve buna ithafen 1982’ deki Destroy şovu sonrası çoğu kişi, şovu Hiroshima’ nın intikamı olarak adlandırdı.
Genellikle agresiflikle bir bağlantısı olmayan modada, tasarımların izleyiciler üzerinde kontrolcü hisler uyandırdığı söylenen bu markanın ismi bütüne uygun mu, yoksa zıt mı olduğu anlaşılamayan bir anlama sahip. Francoise Hardy’ nin Tout les garçons et les filles( 1962) adlı şarkısından etkilenerek markanın adının Comme des Garçons olmasına karar verildiği biliniyor. Şarkı, çevresindeki çiftlerin arasında kimsenin onu sevmeyişini ve yalnızlığını paylaşan bir kadının hislerini anlatıyor. Bütün erkeklerin ve yaşıtı kızların birlikte yürüdüğü, mutluluğu bildiği, birlikte gelecek inşa ettiklerinden bahseden şarkı sözleri bu markanın ilham kaynağı olmuş. Açıkçası ismi devrim yaratmak, agresiflik, sertlik, baş kaldırmak gibi söy-
48