yür ve ayaklarının büyümesi engel-
lenmeye çalışılır. Geyşaların çekici-
likleriyle büyüleyen tebeşir beyazı
yüzlerinin ve kiraz rengi boyanmış
dudaklarının belli anlamları vardır.
Yüzlerini kaplayan tebeşir beyazı
boya, suskunluğun ve yaklaşılmaz-
lığın sembolü; boyalı dudakları ise
cinselliğin göstergesidir.
bebi ise bir kadının geyşa olabilmek
için oldukça zor bir eğitim almasıdır.
Geyşa olmak özel bir eğitimden geç-
meyi, özel bir terbiye almayı gerek-
tirir. Mesleğinde henüz yeni olan
çırak geyşalara, Maiko adı verilir ve
geyşa olma aşamaları, 5 yıla kadar
sürebilir. Geleneksel olarak geyşa-
nın eğitimi erken yaşlarda başlar ve
maiko eğitiminin 3 ana unsuru var-
dır: sanat eğitimi,eğlence eğitimi ve
sosyal beceridir. Sanat eğitimi özel
geyşa okullarında, eğlence eğitimi
ise uygulamalı olarak çay evlerinde
ve partilerde öğretilir. Japon sosyal
yapısının önemli unsurlarından olan
selamlama, hediye ve ziyaretler de
sosyal beceri adına, sokakta edini-
len eğitimdir. En önemli nitelikleri,
konuşma yetenekleridir ayrıca her
daim ince espriler yaparlar. Bir gey-
şa, günlük haberlerden, sumo so-
nuçlarından ve sanat dünyasından
haberdardır. Maiko, üst düzey maiko
olan onee-sandan, akıl hocası gibi
dersler alır. Onee-san, maikoya ça-
lışma hakkında her şeyi öğretir: uy-
gun bir yolla çay servis etmeyi, dans
etmeyi, shamisen (geleneksel bir Ja-
pon enstrümanı) çalmayı, gündelik
konuşmayı... Bir geyşanın en büyük
amacı, konuklarını rahatlatmak ol-
duğundan ki bu rahatlatma fiziksel
bir rahatlatma değil; konuklarının
işleri, hobileri, ilgi alanları, yani he-
men her konuda bilgi sahibi olma-
ları gerekmektedir bu nedenle Edo
Dönemi’nin sonlarına doğru gey-
şalar, resmî toplantılar dahil olmak
üzere birçok sosyal-politik etkinlik
ve toplantıya çağrılmaya başlanmış-
tır, zamanla da bugünkü eğlendirici-
Yüzlerini
kaplayan tebe-
şir beyazı boya,
suskunluğun
ve yaklaşılmaz-
lığın sembolü;
boyalı dudakla-
rı ise cinselliğin
göstergesidir.
sanatçı veya hoş vakit geçirtici sıfatları-
nı almışlardır.
Japonya’da küçük ayaklı olmak bir
güzellik sembolü olduğu için daha
küçükken geyşa olacak kızların ayağı-
na ufacık demir ayakkabılar giydirilir,
geyşalar da bu demir ayakkabılarla bü-
Geyşaların dünyası, 2.Dünya Savaşı
ile birlikte radikal bir değişime uğra-
dı. Savaş zamanı geyşa evleri, barlar
ve çay evleri kapatılmaya başlan-
dı. Bunların sonucu olarak geyşalar
fabrikalarda ve daha farklı işlerde
çalışmaya başladılar. Günümüzde
geyşaların kim olduğuna ve ne yap-
tıklarına dair soru işaretlerine neden
olanlar ise aynı dönemde kendilerini
Amerikan askerlerine geyşa olarak
tanıtan fahişelerdi. Bu kadınlar, gey-
şa isminin statü kaybetmesine neden
olmuşlardır. Savaş sonrasında ise ka-
patılan yerlerin tekrar açılmasına izin
verilmiş ancak eski düzen ve yaşam
tarzı aynı şekilde devam etmemiştir.
Bunların sonucu olarak, günümüze
kadar gelen geyşaların sayısı oldukça
azdır. 1980’lere gelindiğinde sayıları
10 bin civarındayken,