S
Sektör GÖZLERIMIZIN İÇINI GÜLDÜREN BIR KAHRAMAN:
CHARLIE CHAPLIN
Eren Kürklü ekurklu @ gsuik. co
“ Güldürmek mesele değil ki, onu soytarılar da yapıyor. Gözlerinin içini güldürebiliyor mu? Ondan haber ver” sözünün sahibi, sanat ile politikayı bir araya getirmekten korkmayan ve sesini bütün dünyaya duyurmaya çalışan Charlie Chaplin … Hem kalbimize hem aklımıza dokunan bir kahraman.
18
“ B
enim acım birinin gülüşüne sebep olabilir. Ama benim gülüşüm asla birinin acısına sebep olmamalı.” dedi bir gün 16 Nisan 1889 doğumlu Charlie Chaplin. Hannah ve Charles isimli iki müzikhol oyuncusunun erkek çocuğu olarak, Walworth Londra’ da hayata gözlerini açtı. Çok erken yaşta ailesi sayesinde sahnede büyümeye başladı ve daha küçücük bir çocukken dans edip şarkı söylemeyi öğrendi.
Chaplin, ilk kez 5 yaşındayken annesine sahnede eşlik etti. 1899’ da babasının yardımları ile Eight Lancashire Lads dans grubunun resmi üyesi oldu, İngiliz kon-
Aşağı bakıyorsanız asla gökkuşağı bulamazsınız.
ser salonlarını gezerek turneye başladı ama başarısına rağmen Chaplin’ i sadece dans mutlu etmiyordu: Komedi dünyasına adım atmanın hayalini kuruyordu. Chaplin 13 yaşında okulu bırakıp ek işlerle hayatına devam etmeye başladı. Ancak bu dönemde hem alkolik babasının ölümünü kabullenmeye, hem de annesinin şizofreni teşhisi ile akıl hastanesine yatırılmasının üstesinden gelmeye çalışıyordu. Çocukluğunu yetimhanelerde geçirdikten ve 2,5 sene boyunca Sherlock Holmes’ ü sahneledikten sonra Chaplin, 1908 yılında abisinin de bulunduğu Fred Karno’ nun vodvil topluluğuna katıldı. İlginç olan şu ki sevgili okur, Karno, ilk başlarda Chaplin’ i“ Tiyatro dünyasında iyi bir şey yapmak için çok utangaç” buluyordu. Ancak ilk gösterisinden hemen sonra Chaplin’ den kontratı imzalamasını istedi.
Vovdil topluluğuyla 1910’ dan itibaren Amerika’ da turneye çıkan Chaplin’ e New York Motion Picture’ a katılması için teklifte bulunuldu. Söylenilenlere göre, NYMP’ nin temsilcilerinden biri, Chaplin’ in büyük Fred Mace’ in yerine geçebileceğini düşünüyordu. Öte yandan Chaplin ilk filmi Making a Living’ den hiç memnun kalmamış, hatta nefret etmişti. Chaplin’ in ikinci filmi Kid Auto Races at Venice, onu“ the Tramp”, yani Şarlo karakteriyle ünlü etmeyi başardı. Chaplin, otobiyografisinde bu karakterin doğuşunu şöyle anlatıyor:“ Her şeyin aykırılık içinde olmasını istedim: Bol pantolon, dar ceket, küçük bir şapka ve büyük ayakkabılar … Küçük bir bıyık da ekledim, düşündüm ki beni daha büyük gösterir. Karakter hakkında hiçbir fikrim yoktu. Ama giyindiğim anda, kıyafetler ve makyaj beni karakterin olduğu kişi ile bir hissettirdi. Onu tanımaya başladım ve sahneye çıktığım anda o tamamen doğmuştu.” Chaplin ilk yönetmenlik deneyimini 1914 yılında, Caught in the Rain ile yaşadı, ve bu filmle büyük başarı kazandı. Bu deneyiminden çok memnun kalan oyuncu, Keystone Studios ile birlikte çalıştığı bütün filmlerin yönetmenliğini yaptı. Chaplin’ in haftada bir film yönettiği bu dönem“ hayatının en heyecanlı dönemi” idi. Aralık 1914’ te Essanay Film Manufacturing Company ile çalışmaya başlayan Chaplin, kendine çeşitli oyuncu eşleri buldu: Leo White, Bud Jamison, Paddy McGuire ve Billy Armstrong. Ancak onu en çok hatırladığımız partneri bambaşka biriydi: Edna Purviance. Chaplin, bir kafede çalışan Purviance’ ı çok güzel bularak işe aldı ve 8 sene içerisinde beraber 35 filmde rol aldılar.
Chaplin zamanla kamera önündeki karakterlerini değiştirmeye, yeni şeyler denemeye başladı. Stüdyolar karakterlerinin“ adi, kaba ve basit” hallerinden memnun olsalar da, Chaplin romantik ve nazik olmaya başlamıştı. Chaplin’ in amacı, insanlarda acıma duygusunu