20 |
Günümüze kadar pek çok kez tanımlanamayan uçan nesnelere, yani UFO’ lara ait olduğu iddia edilen görüntüler kaydedildi. Bazıları basit algı hatalarına dayanırken bazıları ise ilk anda açıklanamamış ve dünya çapında haberlere konu olmuştur. Eninde sonunda gerçek olmadıkları kanıtlansa da bu tür haberler insanoğlunu her zaman heyecanlandırmış ama bir o kadar da tedirgin etmiştir. Peki hepimizin kafasında yer eden uçan dairelerin yani“ UFO” figürünün nasıl doğup büyüdüğünü ve gerçekliği sorgulanan bir kelimenin görseli haline geldiğini hiç merak ettiniz mi? Dünya tarihinde uzaya olan ilginin yoğunlaşmaya başladığı zamanlar Soğuk Savaş dönemine denk gelir. Bu dönemde Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ nin ezeli rekabeti dünyadan taşıp ve artık bir“ Uzay Yarışı” halini almıştır. 1957’ de başlayıp 1975’ e kadar süren bu yarış, uzayı keşfetmek amaçlı olup uydu ile sondaların uzaya yollanmasına ve uzay araçlarının geliştirilmesine dayanır. Bildiğimiz gibi bu yarışta Sovyetlerin önemli çalışmalarına rağmen, popüler olan Amerika Birleşik Devletleri olmuştur. Uzaya çıkan ilk insanın Yuri Gagarin olmasına karşılık Ay’ a ilk ayak basan adam olarak tarihe geçen kişi Amerikalı astronot Neil Armstrong’ tur.
|
Soğuk Savaş döneminde UFO ihbarlarının sayısı inanılmaz derecede artış gösterdi çünkü insanlar füze ve uçak seslerine karşı duyarlı olmaya başlamış ve gözlerini gökyüzünden ayıramaz olmuşlardı. Bunun dışında özellikle pilotlardan gelen açıklamalarda kendilerinden yüksekte bulunan ve |
Amerikalı bir pilot olan Kenneth Arnold Washington’ da Cascade Dağları üzerinde uçarken uzakta parlak, mavi ve beyaz renklerde disk şeklinde olan bir dizi ışık gözlemlediğini açıkladı. Üstelik bu ışıklar dağların arasında bir görünüp bir kayboluyordu. |
çok hızlı hareket eden bir cismin varlığı yer alıyordu. Halbuki herkesi heyecanlandıran bu ihbarların temelini, Amerika |
Birleşik Devletleri’ nin o zaman uçuş denemelerine henüz başladığı U2 uçakları oluşturuyordu. Döneme göre var olan tüm uçaklardan daha hızlı ve yüksekte uçabilmesine karşılık bilginin dünya kamuoyundan gizli tutulması, uçağı ilk gören kişilerde şaşkınlık yaratmıştı.
Benzer bir örnek 1947 yılı haziran ayında yaşandı. Amerikalı bir pilot olan Kenneth Arnold, Washington’ da Cascade Dağları üzerinde uçarken uzakta parlak, mavi ve beyaz renklerde, disk şeklinde bir dizi ışık gözlemlediğini açıkladı. Üstelik bu ışıklar dağların arasında bir görünüp bir kayboluyordu. Ayrıca Roswell kasabasında Amerikan ordusunun hava üssünün yakınındaki bir çiftlik arazisinde ne olduğu anlaşılamayan bir enkaz bulundu ve incelenmek üzere 51. Bölge’ ye yollandı. Gazete haberlerinde bir UFO enkazının bulunduğu yazıyordu fakat Amerikan ordusu bunu yalanlayarak enkazın bir meteoroloji balonuna ait olduğunu açıkladı. Görgü tanıkları ve olayda görev yapan kişiler ordudan gelen açıklamayı inandırıcı bulmayarak, o gün Roswell’ de bulunan enkazda uzaylı cesetlerinin de olduğunu ve enkazla beraber incelenmek üzere 51. Bölge’ ye taşındığını söylediler. Bugün hala gizemini koruyan 51. Bölge’ ye girişlerin yasak olması, çok sıkı bir şekilde denetlenmesi ve hakkında detaylı bir bilgi edinilememesi üzerine iddialar git gide büyüdü ve günümüze kadar geldi. Gerçekten de 51. Bölge hakkında; uzaylılarla temasa geçildiği, onlardan öğrenilen teknoloji sayesinde lazer güdümlü füze ve kızılötesi ışın kullanımının başladığı, ışınlanma ile zaman yolculuğu deneylerinin yapıldığı hatta insanlar ile uzaylılardan oluşan melez bir ırk bile
|