dığını düşünüyoruz mesela. Konjonktüre veya rekabete bakıyoruz, ya da benzer türde çok fazla iş olup olmadığına. Bence TIMS’ in en büyük özelliği bu, benzer türde işler varsa o taraflarda iş yapmıyor. Çünkü Türkiye › de maalesef ki bir sürü sektörde, bir tek bizim endüstride değil, böyle büyük bir hata var taklit üzerine. Ya da işte zaten tutmuş bir şeyin üzerine yeni bir şeyler yapmamak üzerine kurulu bir şey var. Ağa dizisi tutar herkes ağa dizisi yapmaya çalışır, gençlik tutar herkes gençlik yapmaya çalışır gibi. Biz hiç öyle yapmıyoruz, biz tam tersine boşluk yakalamaya çalışıyoruz. Ama sadece de boşluğa bir şey üretmiyoruz, önce hikâyenin kökünün çok iyi olması lazım.
P: Yine bir dönem gençlik dizileri yapmışsınız çok fazla. Sonra birden Muhteşem Yüzyıl’ da halkın da nabzını yokladınız mı yoksa gerçekten projenin çok köklü olduğunu mu düşündünüz? O büyük bir projeydi çünkü.
T. S: Muhteşem Yüzyıl şöyle, bir kere ekonomik büyüklüğü de söz konusuydu, yatırımı da büyüktü. İlk yıllarda o işi yapamazdım zaten. Önce küçük işlerle para biriktirdim diyelim. Sermayemizi oluşturduktan sonra“ Evet, hazırız. Büyük bir projeye girebiliriz.” dediğimiz dönemde zaten büyük proje bakmaya başladık. Rahmetli Meral Okay da bu
|
fikri ortaya attığında hemen yükseldim. Önce üç sayfalık bir şey verdi bana,“ Bunu yaparız.” dedik ve bir deliliğe soyunduk. İyi ki de soyunmuşuz diyorum bugün, yaptığımız için mutluyuz.
P: Evet, çünkü şu anki dizilere de baktığımızda aslında bir çığır açtı diyebiliriz. Çünkü daha farklı bir profilde diziler vardı, şimdi daha dönem dizilerine dönüldü.
T. S: Evet, yine bizim her zaman bir trendsetter tarafımız var. Türkiye’ de gençlik dizisi yokken biz gençlik dizisi yaptık. Yine bir yol açtık. Dönem dizisinde de Osmanlı’ yla ilgili bir şey yapılmazken yine bir dönem açtık. İşte ne bileyim,“ Suskunlar” gibi bir iş yaptık, alternatif bir iş, yine o yönde başka bir yol açtık. Yani bence trendsetter olmak çok önemli, bizi diğerlerinden ayıran bir şey. Türkiye’ de ihracatçı yapım şirketi çok az. Yani 2-3 tane diyebilirim, o 2-3 taneden biri de biziz. Türkiye’ nin de kalkınmasındaki en önemli şeylerden biri de bence bizim özümüzden çıkan ürünlerin, % 100 yerli olan şeylerin ihraç olabilmesi. Bu memlekete fayda sağlar, bence bakış açımızın hep böyle olması lazım.
P: Sektörden konusu açılmışken, Amerikan dizilerinin süreleri çok daha kısa veya bir bölümü çok daha uzun sürede çekiyorlar mesela. Ama
|
Şans bir faktördür iş hayatında ama şans kimsenin ayağına gelmez.
Türkiye’ de şunu da biliyoruz, diğer ülkelerden ziyade diziler burada evlerde çok rağbet görüyor, halk çok yüksek tepki gösteriyor. O yüzden büyük bir sektör ama bu yüksek beklenti yapım aşamasında da zorluk yaratıyor mu?
T. S: Beklentinin yüksek olması derken Türkiye’ deki veya bizim hitap ettiğimiz bölgedeki seyirci çok farklı, Amerikan ürünlerine bakan seyirciyle aynı değil genellikle. Sebebi şu: bizde dizi başlar, misafir gelir, yemek yenir, üzerine konuşulur, arada diziye bakılır. O, sosyal hayatın bir parçası, ailenin bir ferdidir. O yüzden bizde süreler farklı olmak zorunda kalıyor şu anda. Tabii ki biraz gereksiz uzun, ama Amerika’ daki kadar kısa olmaması gerekiyor çünkü bizler diziyi ücretsiz kanallarda izliyoruz. Ama bizimkiler gibi“ premium dizileri” Amerika’ da sadece Pay TV’ lerde izleyebilirsiniz onu söyleyeyim size. Yani ABC’ yi açın, sadece ucuz birkaç tane komedi görebilirsiniz, onun dışında kuvvetli dizi göremezsiniz. Kuvvetli dizilerin hepsi
|
67 |