Hayata
Çarşının 78 Numaralı Dükkanı:
Galeri Set
Mısır Çarşısı’ndan içeri adımımızı atar atmaz kendimizi büyülü atmosferine kapılmış halde bulduk.
Esnafın bağırışları, baharat kokuları, fesler, parıldayan kolyeler ve bilezikler…İçimden Galeri Set daha
doğru bir yerde kurulamazdı, yaşayamazdı dedim. Çarşının 78 numaralı dükkanının önüne geldiğimizde
karşımızda o kocaman ve içten gülümsemesi ile bizleri bekleyen Uğur Bey’i gördük.
Yasemin HASDEMIR
yhasdemir@gsuik. co
P: Uğur bey, öncelikle bizimle röportaj
yapmayı kabul ettiğiniz için çok teşek-
kür ederiz.
Uğur Atik: Estağfurullah küçük hanım.
P: Sorularımıza geçmeden önce, okuyu-
cularımıza da biraz ön bilgi verebilmek
için müessesenizden kısaca bahsedebilir
misiniz?
78
U.A.: Tabii 16. yüzyıldan başlayarak
19., yüzyılın sonuna kadar Osmanlı’nın
o dönem sarayda, daha sonra
da konakta kullandığı objeleri
günümüze taşıyan bir mües-
seseyiz. Müessesemiz rahmetli
Mehdi Sezen tarafından kurul-
muştur. Kendisinin vefatından
sonra büyük oğlu Bülent Se-
zen, küçük oğlu Mukbil Sezen
ve ben Uğur Atik tarafından
işletilmektedir. Ben de 34 se-
neden beri bu müessesede hiz-
metliyim. Bir de benim farklı
bir görevim daha var: 16. ve
19. yüzyıl araştırmacısıyım. Sa-
raydan içeri teşrif ettikten son-
ra siz küçük hanımları ilk önce
soygun odasına alırlar. Soygun
odası olarak tabir edilen yer,
soyunmaktan gelir ve evleri-
nizde antre olarak adlandırılır.
Hanımefendiler feracelerini as-
kıya astıktan sonra içeriye gir-
meden önce karşılarındaki dev
aynanın karşısında kendilerine
bir çeki düzen verirler. Tam
Gelen misafirlerimizin
unvanı, cüzdanındaki
parası bizi zerre kadar
ilgilendirmiyor. Bizi
misafirlerimizin gönlü
ilgilendiriyor.
kapıdan içeri girerken sizlere “gülbahar
sahan”dan -üzerindeki gül goncasından
mütevelli- güllü lokum ikram edilir. İşte
tatlı yiyelim tatlı konuşalım buradan ge-
lir. Sonra sizi içeri buyur ederler. Yani
biz burada, kapıdan içeri giren müş-
terilerimize öncelikle ürünün bilgisini
veriyoruz daha sonra da ürünle sizleri
buluşturuyoruz. Yaptığımız işe çok bü-
yük bir saygımız var. Sırtımızı geçmişi-
mize dayıyoruz. Geçmişten geleceğe bir
köprü olmak kaydıyla hala o ilk günkü
aşk ve şevkle işimizi sürdürüyoruz. Bu
ürünleri ortaya çıkarmak istiyorsanız,
sizler okullarınızı bitirmek is-
tiyorsanız yani hangi işi yap-
mak istiyorsanız öncelikle o
işe saygı duymalısınız. Saygı
duymanız için de sevmeniz ge-
rekiyor. Saygı ile sevgi birleş-
tikten sonra aşk zaten kendili-
ğinden ortaya çıkıyor. İşte bu
aşk ile işimizi yapmalıyız. Bize
okuldayken hepiniz ileride bir
meslek sahibi olacaksınız de-
diler. Kiminiz doktor, kiminiz
mühendis, kiminiz öğretmen.,
, içinizden birkaç kişi de çöpçü
olacak. Ama o çöpçü olan kişi
sokağı o kadar güzel süpürsün
ki arkasından bakan kişiye “
Vay be, Beethoven nasıl beste
yapıyorsa bu adam da sokağı
o kadar güzel süpürüyor!” de-
dirtsin. İşte bunun için de ih-
tiyacınız olan tek şey edeptir.
O olmazsa hiçbir şey olamaz.
Ama onu alır başınıza taç eder-
seniz, sizin sırtınızı hiç kimse