Asena MODANLI amodanli @ gsuik. co |
Fotoğraflar: Zeynep Hazal YILDIZ |
||||
64 |
Perspective: Eğitiminiz süresince aklınızda şarapla ilgili bir şeyler yapmak hep var mıydı? Lisans eğitiminizi Fransa’ da yapmış olmanızın buna bir etkisi oldu mu? |
Burçak Desombre: Ben lise hayatım boyunca son derece zayıf, yemeklerle pek arası olmayan biriydim. Şarap ise, babam tarafından, dışarıdan özenmeyeyim diye ailecek içildiğinde önüme konulurdu. Ama bunun bir meslek olabileceği aklımın ucundan geçmiyordu. Ben mimar olmak istiyordum. Çocukluğum boyunca çizim yaptım ve lisede alan seçme vakti geldiğinde çizim dersleri almaya başlamam gerekiyordu çünkü o döneme kadar profesyonel bir yönlendirme olmamıştı. Babam buna çok karşı çıktı. 1978 doğumlu abim de o zaman Yeditepe Üniversitesi’ nde Güzel Sanatlar okuyordu ve babam hep onu örnek göstererek ulaşım konusunda ne kadar çok zorluk çektiğinden bahsediyordu ve öylece önümü kesti. Ondan sonra ben de madem mimar olamıyorum, reklamcı olayım dedim. Dolayısıyla sözel bölümü seçmem gerekiyordu ve lisenin ilk yılı boyunca fen derslerimi hep düşük tutmaya çalıştım. Çünkü babam doktor olmamı istiyordu. Ortalamayı tutturamamak için elimden gelen her şeyi yaptım. Hatta daha sonra Galatasaray Üniversitesi’ nin İç Sınav’ ına da girdim ama çoktan Fransa’ ya gitmeyi kafama koymuştum. Ona da hayır diyorlardı ama ben kararımı vermiştim. Üniversite sınavına çalışmayı bıraktım. Marmara Üniversitesi’ ni kazandım, babam kalmamı istiyordu, ben Nice Sophia-Antipolis’ te Art Communication |
Langage; ana dal Relations Sociales,
alt dal Images okudum. Ama hep bunu
Amacımız bağ, bahçe gezmek değildi ama gidince geziliyor o bölgeler de.
söylüyorum şarabın bir meslek olabileceğini
|
bilseydim, Fransa’ da onu okurdum. Nice’ te okurken de lisans yılımda stajımda çalıştığım Events Agency’ de bir müşterim vardı, büyük bir şarap üreticisiydi. Sonra bir ara Amerikalı bir arkadaşımla Napa Vadisi’ ni gezdim ama hala ciddi bir düşüncem yoktu. Daha sonra şu anki eşim, o zamanlar erkek arkadaşım ile İtalya’ da Chianti, Toskana bölgesine gitmiştik. Amacımız bağ, bahçe gezmek değildi ama gidince geziliyor o bölgeler de. Tabii ki Fransa’ da 5 €’ luk şarapları alırken, bir anda kendimizi İtalya’ da bulduk. Fiyatlara göre harika şaraplar vardı. Ucuz Fransız şarabına göre uygun fiyata daha kaliteli şarap içebiliyorduk. Hatta ilk günün sonunda yanımızda getirdiğimiz Fransız şaraplarını döktük ve İtalyan şaraplarıyla devam ettik.
P: Lisans diplomanızı aldıktan sonraki süreç sizi Türkiye’ de şarap denilince akla gelen sayılı isimlerden biri haline getirecek şekilde nasıl ilerledi?
B. D: Mezun olup Türkiye’ ye dönerken de hala reklam ajansında çalışmak istiyordum. O sırada da Etiler Paul Pastanesi’ nin sahipleri uzaktan tanıdığımızdı, güvenilir, Fransız damak tadını bilen, gezmeyi seven bir ürün müdürü ve o şubenin işletmesini yürütecek birini arıyorlardı. Onlarla öylece çalışmaya başladım ve şarap üzerine ilk kitabımı o zaman aldım: Le Vin Pour Les Nuls. CV’ mi alıp Fransız Konsolosluğu’ na gittim ve Ticaret Odası’ nda bir görüşme yaptık. Bir hafta sonra aradılar ve marka müdürü asistanı pozisyonunda işe başlamamı istediklerini belirttiler:
|