pis cezası mı? olması ge-
rekli? İtalya’da her yıl pat-
layan, artık rutin haline
gelmiş şike soruşturmala-
rının hiç birinde bir şahı-
şa hapis cezası verilmedi.
Ama herkesi hapise atma
hakkını kendinde gören
bir kültürden geliyoruz ve
bu konu üzerinde en az
sorgulanan ama en önem-
li konu bu.
Spora siyaset katılmama-
sını isteyeni tezahürata
para ve saha kapatma
cezası verebilen, her şe-
hirinde bir siyasetçi adı taşıyan stadı ya
da spor salonu bulunan bir ülkeyi yöne-
ten bir hükümetin ve onun başkanının
her gittiği şehirde, o şehrin spor kulü-
bünün atkısı ile dolaşması, miting oto-
büsüne Trabzon Spor başkanı İbrahim
Hacıosmanoğlu’nu alıp şehir turu yapma-
sı ne kadar doğru? Aklımızda cevapsız ve
muhtemelen hiç bir zaman cevap alama-
yacaımız o kadar çok sorumuz var ki...
Ama şu bir gerçek ki ister Fenerbahçeli,
ister Galatasaraylı, hangi takımlı olursak
olalım bu soruları durmadan, yorulma-
dan sormaya devam etmeliyiz.
Saha dışında durum bu iken, saha için-
de de durumumuz pek parlak değildi.
Özellikle Milli Takımlar bazında. Fut-
bolda önce Abdullah Avcı, ardında da
Fatih Terim dönemlerinin yaşandığı bir
Dünya Kupası Eleme Grubu serüvenini
gene hüsranla kapattık. Özellikle Abdul-
lah Avcı döneminde kaybedilen puanlar
hem Avcı’nın hem de Milli Takım’ın so-
nunu hazırladı ve Romanya’nın ardından
üçüncü olarak play-off dahi oynayama-
dan Brezilya’daki şampiyonayı televiz-
yondan izleme hakkı kazandık. Basket-
bolda da durumumuz çok farklı değildi.
2013 Avrupa Şampiyonası’na yarı final
hedefi ile gidip gruptan dahi çıkamadan
Litvanya’dan Türkiye’ye dönmek zorun-
da kaldı 12 Dev Adam. Bu başarısızlıkları
teknik ve taktik nedenlere bağlayabiliriz.
Ama bu başarısızlıkların en büyük nede-
ni kendimizi her zaman en büyük olarak
görmemizdi. En iyi takım bizde, en iyi
oyuncu bizde derken spor kültürü bizden
üç, dört gömlek üstün ülkeleri yok sayıyor
ama maça çıkınca gerçeği en kötü tarafın-
famızı, düşünce yapımızı
değiştirmeden
tesadüfi
başarıların üzerine çıka-
bileceğimizi düşünen var
mı?
dan öğrenmek zorunda kalıyoruz. Daha
Romanya’yı yenemezken, Hollanda’ya
kafa tutabileceğimizi düşünüyoruz. Ka-
Spora siyaset
katılmamasını isteyeni
tezahürata para ve
saha kapatma cezası
verebilen, her şehirinde
bir siyasetçi adı taşıyan
stadı ya da spor salonu
bulunan bir ülkeyi
yöneten bir hükümetin
ve onun başkanının her
gittiği şehirde, o şehrin
spor kulübünün atkısı
ile dolaşması, miting
otobüsüne Trabzonspor
başkanı İbrahim
Hacıosmanoğlu’nu alıp
şehir turu yapması ne
kadar doğru?
Bu kadar kötü olaylardan,
başarısızlıklardan bahset-
tim ama bunun yanında
birkaç güzellik de yaşandı
Türk sporunda. Mesela
Vakıfbank Volaybol Kadın
Takımı bu yazı yazılırken
tam 72 maç üst üste kaza-
narak kırılması güç olan
rekorunu daha da geliştir-
yordu. Bilgisayar oyunla-
rında 72 maç kazanamazken gerçek ha-
yatta bunu gerçekleştirmek çok büyük
bir başarı. Durmaya niyeti de yokmuş
gibi gözüküyor Vakıfbank’ın. Basketbol-
da dünyada yaşayan en iyi 3 koç arasında
gösterilen Zejlko Obradoviç Fenerbahçe
Ülker’in başına geçti ve Türkiye’de bas-
ketbola bakışı bir nebze de olsa değiştir-
meyi başardı. Daha çok şeyi değiştimek
istiyorsak Obradoviç gibi bir, iki değerli
spor adamına daha ihtiyacı var ülkemizin.
Galatasaray’ın Real Madrid maçlarında-
ki mücadelesi, azmi taraflı tarafsız bütün
futbol seyircilerinden takdir toplamayı
başardı. Fenerbahçe UEFA Avrupa Ligin-
de yarı finale ulaştı, Benfica’yı salladı ama
yıkamadı. Bazı başarılarımızda varmış as-
lında geri bıraktığımız yılda.
Spor aslında bir oyun ama bunu çoğu
zaman unutuyoruz ve asıl güzellikleri-
ni göremiyoruz. Bir eğlenceyi siyasetle,
para ile, küçük oyunlarla kirletiyoruz.
Real Madrid Teknik Direktörü Carlo
Ancelotti’nin sözü aslında sporun ha-
yatımızda nerede durması gerektiğini
çok güzel özetliyor:”Spor, özellikle fut-
bol, bu dünyadaki önemsiz şeylerin en
önemlisidir.” P
Kaynakça
www.ntvspor.net
www.bbc.com.tr
www.lequipe.com
www.vikipedia.com.tr
63