Perspective Perspective 28 | Page 42

Araştırma Yabancı Dilde Eğitim Hakkında… Yabancı dilde eğitimi hakkıyla tartışabilmek için meselesinin tarihi ve teknik arka planı hatırlamamız gerekmekte. Fakat, bir o kadar önemlisi, konu hakkında aklımıza pek gelmeyen bazı soruları sormak ve bu sayade alışıldık çerçevelerin dışına çıkarak esas can alıcı sorunlara çözüm aramaktır. İnanç UYSAL [email protected] Ü 40 lkemizde en sık tartışılan ko- nulardan birisidir “eğitim ka- litesi”… Günlük-toplumsal hayatımızda karşımıza çıkan bazı so- runları eğitim sistemimizdeki eksiklik- lere bağlamak hemen hemen hepimizin âdeti olagelmiştir. Durum böyle olunca gerek eğitim sisteminden sorumlu ma- kamların, gerek konunun uzmanlarının, gerekse vatandaşların, eğitimde kalite artırımını sağlayacak çözümler üzerine az-çok kafa yorması da doğaldır. Söz ko- nusu çözüm önerilerinden birisi de eği- timde yabancı dilin payının artırılması, derslerin yabancı dilde verilmesi yönün- dedir. Bu görüşün taraftarları artsın veya artmasın, bu yönde bir eğilim olduğu- nu söylemek, sanırız yanlış olmaz. Bu eğilim ortadayken “Yabancı dilde eğiti- min artıları, eksileri nelerdir?”sorusuna cevap aramak hayli önemli. Yazımızda bu iki görüşü destekleyen argümanlara kısaca yer vereceğiz. Fakat belirtmeliyiz ki, bundan daha da önemlisi ve bizim bu yazıda üzerinde durmak istediği- miz husus, yukarıdaki soruyu sorarken bazı başka soruları gözden kaçırma ris- kimizdir. Öyle ki yabancı dilde eğitim tartışmaları, eğitimin fiziki altyapısı, di- siplini, metodu ile ilgili tartışmaları göl- gelemekte ve tartışma sahasının kenarı- na itebilmektedir. Böylece, paradoksal şekilde, eğitimde kalite arayışıyla başla- yan bu tartışmalar, bu arayışa beklenen katkıyı yapamamaktadır diyebiliriz. Dil konusu üzerine fazla eğilmek, eğitimin kalitesiyle ilgili kendimize yöneltmemiz gereken asıl ve daha önemli soruları sormamızı engellemekte, böylece acil çözüm bekleyen eksiklerin üzerini ör- Bu aşamada insan varoluşunun en önemli öğelerinden birisi olarak varlığını binyıllardır sürdüren “eğitim sürecinin” ne ifade ettiğini kısaca açmamızda fayda var. ten bir perde gibi dikkat dağıtıcı bir etki yapabilmektedir. Her halükarda, bu tip sorulara cevap vermeden önce konunun çerçevesini, geçmişi de düşünerek çizmemiz gerek- mektedir. Aslında ne ülkemizde ne de dünyada, yabancı dilde eğitim yeni bir uygula- ma değil. Geçmiş yüzyıllarda Hıristiyan dünyada Latince ve Yunancanın, Müs- lüman dünyadaysa Arapçanın bilim dili olarak kullanılması da yabancı dilde eği- time örnek teşkil edebilir. Tarihteki bu uygulama, farklı ülkelerdeki bilimsel fa- aliyetlerin ortak bir platform bulmasını ve farklı milliyetlerden fikir adamlarının daha kolay tartışmasını sağlıyordu. Ayrı- ca bir ülkede yapılan bir buluşun başka ülkelerde yeni buluşları tetiklemesi de kolaylaşıyordu. Fakat sonrasında, başta Fransızca, İngilizce, Almanca gibi dil- lerin gösterdiği gelişme, “milli dillerin” de bilim dili olarak kullanılabileceğini kanıtladı. Bu, şüphesiz ki, söz konusu dillerin yapıları kadar, bu dilleri kulla- nan bilim ve fikir adamlarının faaliyet sıklığıyla ve bilimsel başarılarıyla ilgi- liydi. “Büyük devletler” kadar bilimsel faaliyet yürütemeyen veya o faaliyetleri sonuçlandıramayan devletlerin dillerin- deyse bazı yetersizlikler baş göstermeye başladı. Bugün gelişmekte olan birçok ülkede, özellikle üniversitelerde yabancı dilde eğitimin revaçta olmasını bu açık- lıyor. Moda etkisinden arındırdığımızda dahi, yabancı dilde eğitim taraftarları- nın güçlü argümanlarının olduğunu ve bu argümanların yukarıda belirttiğimiz tarihi altyapının doğal bir sonucu ol- duğunu söylemek, sanırız ki yanlış ol- maz. Buna karşın, yabancı dilde eğitim karşıtlarının da güçlü argümanları var. Bunlardan birincisi, yabancı dilde eği- tim sebebiyle oluşacak dil erozyonu ve “kültür emperyalizmi” riskleri. İkinci argümanları da şu ki, milli diller aslında