beri çok sevdiğim el sanatlarına yönlen-
dim. Okul okumanın faydası sınırsız. Her
şeyden evvel size doğru insan olmayı öğre-
tiyor. Eğitim bir şeyleri dinlemeyi öğretiyor,
düşlerinizi dinlemeyi öğretiyor. Yani okul-
dan hayata, iş hayatına yansıttığınız şeyler
her zaman okuduğunuz dersler değil, size
bir duruş öğretiyor. Dolayısıyla, ben aynı
zamanda uluslararası ilişkiler okumasay-
dım mimarlık okumayı da çok istiyordum,
iç mimari özellikle çok istiyordum ama sırf
iç mimarlık için ben matematik okuma-
yı göze alamadım. Dolayısıyla bir tasarım
yönüm olduğunu biliyordum. Uluslararası
ilişkileri de yurt dışında yaşamayı çok is-
tediğim için seçtim biraz da. Yani, sonuç-
ta hepimiz bir bölümü belirli sebeplerden
dolayı seçiyoruz. İyi veya kötü, doğru veya
yanlış… Onun üzerine ne koyabilirsek son-
radan da koyabiliyoruz. Okul, altyapı sonra
ise bizim elimizde.
P: Sosyal medyayı aktif olarak kullanıyor-
sunuz. Sosyal medyanın bu model oluştur-
mak, fikir almak konusunda güvenilir bir
kaynak olduğunu düşünüyor musunuz?
MD: Tabi ki, sosyal medya bir şeylere eriş-
memizi kolaylaştırıyor. Ruhumuzun bile
duymayacağı bazı şeyler oluyor bitiyor bir
yerlerde; birileri bir şeyler tasarlıyor, onları
sunuyor. Siz onları sosyal medya vasıtasıyla
çok alakasız bir yerden duyabiliyorsunuz.
Normalde erişemeyeceğiniz bilgiyi kısacası
önünüze seriyor. Dünyanın öbür ucundan
asla tanışma ihtimaliniz olmayan insanların
ürünlerini izleyebiliyorsunuz. Çok büyük
bir avantaj… Eskiden böyle bir şey asla
yokmuş, dergiler varmış dergiyi alıyormu-
şuz. Zaten 15 dergi varsa hepsi birbirinin
tekrarı gibi. Ama sosyal medyada çok farklı,
bilgi alanlarına erişiyorsunuz ki bu da her
yönden büyük avantaj. Her şey kopyala-
mak değil, gördüğünüz her değişik şey; de-
ğişik yeni teknik, malzeme, renk, ürün kar-
telası, renk kartelası gibi bilgiler ufkumuzu
genişletiyor. Dolayısıyla her şeye bir ürün
alayım, aynısını yapayım gibi bakmamak
lazım. Size tasarımsal fikir veren bir sürü
değişik şey var.
P: Bize klasik bir iş gününüzü anlatır mısı-
nız? Bir gününüzde ne yapıyorsunuz?
MD: Her şeyden evvel benim bir çocuğum
var. O da bu atölyenin kiralandığı günün iki
gün sonrasında doğdu, dolayısıyla bu atöl-
ye kadar, bu atölye de onun kadar bebek.
Velhasıl sabahları zaten çocukla ilgileniyo-
rum kısa bir süre, sonra genelde 9.30 civarı
işe geliyorum. Birçok klasik pastacının veya
pastanenin aksine çok hırslı ve çok yoğun
çalışmamaya çalışıyorum. Çünkü bu işten
keyif alarak çalışmaya çalışıyorum. Bu işin
ğu için çocuğuma koşarak gidiyorum. Ak-
şamları eğer ki yetiştiremediğim bir iş varsa,
ufak tefek eve iş götürüyorum, geri getiri-
yorum ve her gün aynı şey devam ediyor.
Hafta sonları eğitim veriyorum. Bu işleri
merak eden kişilere kendi aldığım eğitimler
çerçevesinde çok dolu eğitimler vermeye
çalışıyorum. Böyle bir döngü…
P: Kurslarınızdan da biraz bahsedebilir mi-
siniz?
en önemli yönü, keyif almadığınız zaman
tasarımlarınız da bir o kadar sevimsizle-
şebilir. Çünkü yavaş ve keyifle yapılan bir
iş. Yorulduğunuz zaman bir figür yapmak-
ta bile zorlanabiliyorsunuz. Dolayısıyla
9.30’da başlıyorum ve her şeye süslemeyle
başlıyorum, her günüm süslemekle geçiyor.
Ürünlerin alt yapısını beraber çalıştığım
Neye ihtiyaçları olduğunu
ne gibi sorular aradığını
ezbere biliyorum ve
bütün kursları bu
çerçeveye oturttum.
kişiler hazırlıyor; pişirme vs. gibi detayları
onlar yapıyor. Ben süslemekle uğraşıyorum,
hayatımın yani iş hayatımın neredeyse her
günü şeker hamuruyla uğraşmakla geçiyor.
Çıktıktan sonra da yine çocuğum var oldu-
MD: Tabii, bahsettiğim gibi ben Türkiye’de
bundan 4 sene evvel hiç istediğim gibi bir
şey bulamadım. Benim istediğim gibi bir
şeyler bulamayan pek çok insan var. Yurt
dışında eğitim almış olduğum için eğitimler
konusunda ufkum çok genişledi. Eğitimler
nasıl verilir çok iyi biliyorum artık. İnsan-
ların neye ihtiyaçları olduğunu ne gibi so-
rular aradığını ezbere biliyorum ve bütün
kursları bu çerçeveye oturttum. Dolayısıyla
kurslar eğlence gözüyle değil ben bu işi çok
merak ediyorum gözüyle bakan insanların
fazlasıyla ilgisini çekiyor. Türk insanının bir
yapısı vardır bilgi saklamayı çok severiz.
Ben aksine elimden geldiğince bilgi aktar-
maya çalışıyorum yaptıklarımı paylaşmak-
tan çekinmiyorum çünkü birileri bir şeyleri
öğretmek durumunda. Siz öğretemezseniz
yurtdışında da öğreniliyor ya da kitap oku-
yarak da öğreniliyor keyifle meraklısına
cupcake, kurabiye, pasta gibi eğitimler veri-
yorum ve sürekli artıyor çeşitleri.
P: Sizin de dediğiniz gibi Türkiye’de ola-
naklar kısıtlı ve yurtdışı için de belli bir
yatırım gerekiyor. Profesyonel anlamda işi
öğrenmek isteyenlere tavsiyeleriniz var mı?
MD: Bu iş çok zor bir iş, çok eğlenceli gö-
zükse de inanılmaz derecede sizi yıpratan
yoran fiziksel olarak kafa olarak çok aktif
çalıştığınız bir iş. Çünkü hem üretiyorsu-
nuz hem pazarlıyorsunuz hem satıyorsu-
nuz hem ürünü tedarik ediyorsunuz hem
muhasebesini tutuyorsunuz hem fotoğraf-
lıyorsunuz hem paketliyorsunuz yani çok
yönlü. Dolayısıyla bu işi yapacak kişinin
öncelikle bu işten gerçekten hoşlanıp hoş-
lanmadığına karar vermesi lazım. Baştan
sona bir zincir ve kolay değil dediğim gibi.
Bu yüzden benim tavsiyem ufak bir dene-
me eğitimine katılmak. Şeker hamuru ho-
şuna gidiyor mu yetenekli mi çünkü bu işin
içinde bir pay yetenek de var. Dolayısıyla
yeteneği yoksa, sıkılıyorsa, olmuyorsa bir
türlü, belki de çok fazla yatırıma gerek kal-
mayabilir. Benim hep önerim; -beni arayıp
kurslarla ilgili bilgi almak isteyenlere de-
malzeme almadan, yatırım yapmadan bir
ufak ucundan deneyin, baktınız hoşunuza
gidiyor devam edin. P
27