Perspective Perspective 28 | Page 28

26
riyorum . Bu beni zaten birçok pastacıdan belki ayırt ediyordur çünkü şekilli pasta yapmayı tercih etmiyorum . Onun dışında pastel renkleri çok seviyorum . Renklerin her çeşidini seviyorum . Renklerle oynamayı çok seviyorum . Ama en önemlisi ne renk olursa olsun uyumlu olması … Uyumlu olmadığı zaman da bunu karşı tarafa iletiyorum , onlar illa sarı-kırmızı , sarı-yeşil olsun derse kötü olacaksa kötü olacağını söylüyorum ve onlar da genelde tarzımı bildiği ve tarzım hoşlarına gittiği için kararı bana bırakıyorlar . Böylece ortaya bir uyum çıkıyor .
P : Pasta yaparken ilham kaynaklarınız neler , nelerden esinleniyorsunuz ? Pastalarınızda daha çok klasik olarak kullandığınız figürleri mi tercih ediyorsunuz , yoksa her yeni siparişle yeni bir şeyler deneme taraftarı mısınız ?
MD : İlham kaynağım genelde müşterinin bana verdiği detaylar , daha doğrusu onlardan almaya çalıştığım detaylar oluyor . Bu bir davetiye olabilir ya da bir elbise olabilir örneğin . Bazen kızlarına bir elbise seçiyorlar ; elbisenin üst tarafı somon rengi alt tarafı krem rengi . Bunu direkt pastaya aktarmaya çalışıyorum ; pastanın üst tarafını somon alt tarafını krem rengi yapıyorum . Bana verilen detaylardan çekiyorum ne istiyorsam . Karşımdaki müşterinin genelde ruh halini çok iyi sezinliyorum , sezmeye çalışıyorum ki sinerji bir şekilde tutsun ve doğru beklentileri karşılayabileyim . Örneğin , karşımdaki insanın daha romantik bir şey istediğini hissedebiliyorsam daha romantiğe kayıyorum . Daha cıvıl cıvıl kalabalık bir şey istediğini hissediyorsam ona gitmeye çalışıyorum ki karşı taraf hayal kırıklığına uğramasın . Dolayısıyla ilham kaynağı her şekilde müşterinin verdiği ve cümlelerinden kaptığım ufak detaylar .
P : Özellikle son zamanlarda baby showerlar
, doğum günleri , nişan ve düğün organizasyonlarında “ Butik Pastacılık ” işiyle uğraşan çok kişi ortaya çıktı . Sizce bu trend nasıl başladı ?
MD : Aslında bunların hiç biri yurt dışında yeni şeyler değil . Bunların hepsi zaten Amerikalıların veya İngilizlerin veya Avrupa ’ da yaşayan birçok insanın senelerdir çok gelenekselleşmiş kutlamaları . Bunların internetin kullanılmasıyla Türkiye ’ de de duyulmaya başlaması , partilerin ciddiye alınması bu trendi başlattı . Eskiden evimizde annemiz bize pasta yapardı . Şimdi öyle gelişmiyor olaylar , artık kimse evinde pasta yapmak istemiyor aksine görsel olarak ne kadar güzel ürün varsa ona erişmeye çalışıyor . Yurt dışından ürün getirtme şansımız var yavaş yavaş , parti malzemesi olabilir . Pastalar da görsel olarak daha kuvvetli olduğu zaman daha çok ilgi çekiyor . Bu partilerle gıda birleşti . Her partiye gıda oturtulabilir halde çünkü bunların hepsi elle yapılan ve değişik tasarımlara açık konular . O yüzden de ikisini birleştirebildiğiniz sürece gıda ile parti birbirini destekler hale geldi .
İlham kaynağım genelde
müşterinin bana verdiği
detaylar , daha doğrusu
onlardan almaya
çalıştığım detaylar oluyor .
P : Bu işle uğraşan çok fazla sayıda butik pastane var . Ama sizinkilerin , diğerleri arasında en ince detayına kadar profesyonelce işlenmiş kendinize özgü figürlerle farklılığı hissediliyor . Bu işin sırrı nedir ?
MD : İşin sırrı hayal gücünde çünkü butik pastacılığa başladığınızda yerli olsun yabancı olsun birileri sizi etkiliyor , hoşunuza gidiyor , ilginizi çekiyor . Ne yaptıysa aynısını yapmak başta hoşunuza gidiyor kolay geliyor . Hâlbuki işin sırrı birazcık detaycılıkta ve aynı zamanda hayal gücünüzde yani yapılmışı değil yapılmamışı düşünmeye çalışmak güzel oluyor , farklı düşünmeye çalışmak . Çünkü örneğin size bir tema geldiğinde ki o tema çok basit mesela bir kuş olabilir . Kuşlu pastalar nedir diye internetten bakarsanız önünüze binlerce örnek çıkıyor . Ama onu yapmak yerine ben kuşu nasıl tasvir edebilirim diye hayal ederseniz hayalinizde mutlaka bir şeyler canlanıyor . Bir de ben küçükken Belçika ’ da eğitim hayatıma başladığım için hep ona yoruyorum , Belçika ’ da çok fazla çizgi roman okunurdu .
İnanılmaz çizgi roman okumuşluğum var benim çocukken . Ve bir ihtimal onun hayal gücümü geliştirdiğimi düşünüyorum . Çünkü fazlasıyla kafamda o sahneleri canlandırabiliyorum .
P : Bu çalışma hayatınızdan Mutlu Dükkân ’ a geçişte yurtdışında eğitimler aldınız . Onlardan biraz bahsedebilir misiniz ? Türkiye ’ de bu sektörün eğitimi konusunda yeteri kadar imkân var mı , ne düşünüyorsunuz ?
MD : Ben yurtdışında eğitim almadan evvel Türkiye ’ deki bütün eğitim olanaklarını kovaladım ve buradaki fırsatları önce değerlendirmek istedim yani ben özellikle yurtdışına eğilmedim en başta . Önce dedim ki burada ihtiyacım olan eğitim alabilecek nereler var . Bunların birkaç tanesiyle görüştüm ve sonuç itibariyle beni tatmin etmeyeceği kararına vardım . Çünkü daha sorduğum sorulara ve hedeflediğim şeylere cevap veremez durumdalardı . Dolayısıyla yurtdışında bu sefer deneyimleyebilirim diye düşünmeye başladım ve hedeflerimi belirledim . Benim neye ihtiyacım var , işte pastayı geliştirmem lazım , takıldığım konular var . Elimdeki sıkma teknikleriyle ilgili zorluk çekiyordum , onu geliştirmem lazım gibi . Çünkü siz bir pastacının ne tür teknikler kullandığına baktığınızda teknikler üç aşağı beş yukarı belli . 45 çeşit teknik varsa ve ben bunun 25 tanesini kendi kendime çözdüysem geri kalan 20 ’ yi öğreneceğim yeri araştırdım . Bunlardan bir tanesi Amerikan firmasının verdiği eğitimdi . Hollanda ’ ya gelmişti , oraya gittim . Amerika ’ ya gitmeme gerek kalmadı . Bir diğeri de Avusturalya ’ daydı . Orayı tercih etmemin sebebi de o eğitimi bir kere alacağımı düşünüyordum . Tabi ki Avusturalya ’ ya gitmek çok kolay bir şey değildi hem yatırım olarak hem de mesafe olarak ama baştan sona değen bir eğitim aldım . Ve o eğitimlerde de öğrendiğim şey daha çok teknikti ; yani pastayı nasıl süslerim değil , teknik . Bina inşaatı nasıl yapılır gibi pasta inşaatı yapılıyor . Dolayısıyla zorluklarını öğrenmiş oldum .
P : Günümüzde çoğu okuduğu işi yapmıyor , sizin yaptığınız gibi tamamen farklı bir alana yönelen çok sayıda insan var . Sizin okuduğunuz bölümün size , yani işinize bir katkısı olduğunu düşünüyor musunuz ?
MD : Ben uluslararası ilişkiler bölümünü bitirdim , çok da isteyerek seçtim , çünkü babam yurt dışında çalışırken diplomatlarla kontak halindeydi ve ben diplomat olmayı çok istiyordum . Ama okurken anladım , benimle hiçbir alakası yok ; ben diplomasi veya siyasetle yakınlığı olan bir insan değilim . Sonrasında zaten çocukluğumdan