Sektör
GDO HAYATIMIZIN NERESİNDE
DURUYOR?
Tarımda yapılan tahribat ve bir değişiklik sadece üretilen gıdaları değil,
onlarla etkileşim içerisinde olan; hayvanları, insanları, havayı, suyu yani
kısaca tüm doğayı etkilemektedir.
Merve KÖSE
[email protected]
H
16
epimizin bildiği üzere dünya-
mız giderek gelişmekte ve nü-
fus büyük bir hızla artıyor. İn-
sanlar değişiyor, talepler hızlı bir şekilde
artıyor. Şu an için kullanmakta olduğu-
muz gıdaların kaynakları, var olan nüfu-
sumuzun tüketimine ayak uyduramıyor.
Bu artışa karşı biyoteknolojik araştırma-
larla verim artışı ve talepleri karşılama
sağlanmaya çalışıyor. Elimizde var olan
ürünlerden daha fazla üretilmeye ça-
lışılıyor. Bugün dünyamızın tüketim
zincirinin başında bulunan ülkelerden
Amerika, Kanada, Çin ve Güney Afrika
başta olmak üzere birçok dünya ülke-
sinde gen aktarımı yapılmış tarım bitki-
leri üretiliyor ve ekonomik sebeplerden
dolayı da her geçen gün artıyor.
Nedir bu kimsenin dilinden düşmeyen
GDO ve nasıl elde ediliyor?
Hepimizin bildiği gibi en basit tanı-
mıyla GDO, genetiği değiştirilmiş or-
ganizmanın bir organizmadan diğerine
DNA aktarımı veya bir organizmaya
ait DNA’nın biyoteknolojik olarak de-
ğiştirilmesi demek-
tir. GDO sayesinde
özellikler
genetik
olarak değiştirilebi-
lir veya başka bir or-
ganizmada devam-
lılığını sağlayabilir.
Fiziksel, biyolojik,
kimyasal engellerin
her biri için insan
veya çevre lehine
birçok özellik ka-
tılabilir. Örneğin;
Antarktika’da bulu-
nan bir balığın soğuğa direnç geni, bir
çileğe aktarıldığında soğuğa daha daya-
nıklı bir çilek elde edilmiş olur.
Peki, elde edilişinden bu kadar bahset-
tiğimiz GDO’nun bize ne gibi yararları
Her birimiz
büyüklerimizin anlattığı
doğal yaşamlardan
uzaklaşıp kendi
yapaylığımızda
ilerliyoruz.
olabilir, hiç düşündük mü? Nüfus artı-
şımızı hiç düşünmeden bireysel hayatla-
rımızda yaşayıp giderken tüketimimize
ayak uydurmaya çalışan gıda üreticile-
rinin bizler için yaptığı çalışmaların bü-
yük yardımcısı oluyor GDO. Gen ak-
tarımı sayesinde besinler daha cazip
ve kaliteli hale getirilebiliyor. Üstelik
üretim sayısı çok daha kolay bir şekilde
arttırılıp pazarlara sunulabiliyor. Ayrı-
ca, organizmalar bazı hastalıklara karşı
daha dirençli kılınarak, verim artışı yo-
luyla dünyada açlıkla daha kolay müca-
dele edilebiliyor. Meyvelerin olgunlaşma
süreçleri, besin öğeleri zenginleştirilebi-
lir, depolama ve raf ömrü uzatılabilir,
besinlerin tatları arttırılabilir.
İnsan hayatına bu kadar kolaylık sağ-
layan GDO’nun bir diğer yüzü de var
tabii ki her şeyde var olduğu gibi…
Bahsettiğimiz özelliklerin, insanlığa
sağladığı yararlar açısından bir mucize
olarak görülen gen aktarımlı ürünler
kamuoyu tarafından oldukça sert tepki-
ler de almıştır. 2013 yılının Mayıs ayın-
da ABD’den Şili’ye, Güney Afrika’dan
Almanya’ya dünyanın dört bir yanında-
ki insanların GDO’ya karşı sokaklarda
yürüyüşe çıkması “inanılmaz” olarak
nitelendirilmiştir. Hatta bu tepkilerden
sonra Tayland ve Yeni Zelanda gibi ül-
keler bu ürünlerin giriş çıkışlarına ya-
saklar getirmişlerdir. GDO kendinde ait
olmayan özellikleri başka organizmalara
taşırken canlılara ve çevreye olumsuz
etkiler de yayabiliyor. Mesela, GDO’lu
patateslerin fareler-
de zehir özelliği gös-
tererek bağışıklık
sistemini bozduğu
görülmüştür. Bazen
de bir gıdadan alı-
nan genin diğer bir
gıda üzerinde ken-
dine ait özellikler
üretmeye başlandığı
ve bunu bilmeyen
tüketicinin alerjik
etkilere maruz kal-
dığı saptanmıştır.