Perspective Perspective 28 | Page 18

Sektör GDO HAYATIMIZIN NERESİNDE DURUYOR? Tarımda yapılan tahribat ve bir değişiklik sadece üretilen gıdaları değil, onlarla etkileşim içerisinde olan; hayvanları, insanları, havayı, suyu yani kısaca tüm doğayı etkilemektedir. Merve KÖSE [email protected] H 16 epimizin bildiği üzere dünya- mız giderek gelişmekte ve nü- fus büyük bir hızla artıyor. İn- sanlar değişiyor, talepler hızlı bir şekilde artıyor. Şu an için kullanmakta olduğu- muz gıdaların kaynakları, var olan nüfu- sumuzun tüketimine ayak uyduramıyor. Bu artışa karşı biyoteknolojik araştırma- larla verim artışı ve talepleri karşılama sağlanmaya çalışıyor. Elimizde var olan ürünlerden daha fazla üretilmeye ça- lışılıyor. Bugün dünyamızın tüketim zincirinin başında bulunan ülkelerden Amerika, Kanada, Çin ve Güney Afrika başta olmak üzere birçok dünya ülke- sinde gen aktarımı yapılmış tarım bitki- leri üretiliyor ve ekonomik sebeplerden dolayı da her geçen gün artıyor. Nedir bu kimsenin dilinden düşmeyen GDO ve nasıl elde ediliyor? Hepimizin bildiği gibi en basit tanı- mıyla GDO, genetiği değiştirilmiş or- ganizmanın bir organizmadan diğerine DNA aktarımı veya bir organizmaya ait DNA’nın biyoteknolojik olarak de- ğiştirilmesi demek- tir. GDO sayesinde özellikler genetik olarak değiştirilebi- lir veya başka bir or- ganizmada devam- lılığını sağlayabilir. Fiziksel, biyolojik, kimyasal engellerin her biri için insan veya çevre lehine birçok özellik ka- tılabilir. Örneğin; Antarktika’da bulu- nan bir balığın soğuğa direnç geni, bir çileğe aktarıldığında soğuğa daha daya- nıklı bir çilek elde edilmiş olur. Peki, elde edilişinden bu kadar bahset- tiğimiz GDO’nun bize ne gibi yararları Her birimiz büyüklerimizin anlattığı doğal yaşamlardan uzaklaşıp kendi yapaylığımızda ilerliyoruz. olabilir, hiç düşündük mü? Nüfus artı- şımızı hiç düşünmeden bireysel hayatla- rımızda yaşayıp giderken tüketimimize ayak uydurmaya çalışan gıda üreticile- rinin bizler için yaptığı çalışmaların bü- yük yardımcısı oluyor GDO. Gen ak- tarımı sayesinde besinler daha cazip ve kaliteli hale getirilebiliyor. Üstelik üretim sayısı çok daha kolay bir şekilde arttırılıp pazarlara sunulabiliyor. Ayrı- ca, organizmalar bazı hastalıklara karşı daha dirençli kılınarak, verim artışı yo- luyla dünyada açlıkla daha kolay müca- dele edilebiliyor. Meyvelerin olgunlaşma süreçleri, besin öğeleri zenginleştirilebi- lir, depolama ve raf ömrü uzatılabilir, besinlerin tatları arttırılabilir. İnsan hayatına bu kadar kolaylık sağ- layan GDO’nun bir diğer yüzü de var tabii ki her şeyde var olduğu gibi… Bahsettiğimiz özelliklerin, insanlığa sağladığı yararlar açısından bir mucize olarak görülen gen aktarımlı ürünler kamuoyu tarafından oldukça sert tepki- ler de almıştır. 2013 yılının Mayıs ayın- da ABD’den Şili’ye, Güney Afrika’dan Almanya’ya dünyanın dört bir yanında- ki insanların GDO’ya karşı sokaklarda yürüyüşe çıkması “inanılmaz” olarak nitelendirilmiştir. Hatta bu tepkilerden sonra Tayland ve Yeni Zelanda gibi ül- keler bu ürünlerin giriş çıkışlarına ya- saklar getirmişlerdir. GDO kendinde ait olmayan özellikleri başka organizmalara taşırken canlılara ve çevreye olumsuz etkiler de yayabiliyor. Mesela, GDO’lu patateslerin fareler- de zehir özelliği gös- tererek bağışıklık sistemini bozduğu görülmüştür. Bazen de bir gıdadan alı- nan genin diğer bir gıda üzerinde ken- dine ait özellikler üretmeye başlandığı ve bunu bilmeyen tüketicinin alerjik etkilere maruz kal- dığı saptanmıştır.