dahi bilmiyor. Daha da kötüsü onların
pek çoğuna işverenle yaptıkları sözleş-
me bile ulaştırılmıyor. Hukuki olarak
neye maruz kaldıklarından bihaber şe-
kilde çalışıyorlar. Ücret alamamaları bir
yana, ödeme yapılsaydı alacakları ücret
de saati 1.80 ile 2.60 $ arasında deği-
şiyor. İşverenler ödeme yapmaya kalk-
tıklarında da gününden geç ödeme ya-
pıyorlar. Haliyle işçilerin buna karşı da
elleri kolları bağlanmış oluyor. Bu ko-
nuda bir çalışan , “Ertesi gün - bize söy-
lendiği üzere - önceki alacaklarımız için
de ödeme yaparlar umuduyla her gün
çalışıyoruz. Ertesi gün ödeme yapılma-
dığında da o günümüzün de bu umutla
geçtiğini fark ediyoruz.” tespitinde bu-
lunuyor. Bu durumda kalan işçiler ha-
liyle tepkilerini ortaya koyuyorlar. Bu
tepkinin sonucunda, Ukrayna kökenli
olanlardan bir kişi hariç bütün göçmen
çalışanlar ülkelerine dönmüş.
Buna ek olarak çalışanların bir kısmı-
nın çalışma izinlerine ve pasaportlarına
el koyulmuş. Rus yetkililer bu konuyla
ilgileneceklerini belirtmelerine rağmen,
olumlu bir gelişme olmamış süreç için-
de.
Bütün bunlara ek olarak işçilerin çalış-
ma saatleri de kanunî düzenlemelere
aykırı. Rusya’nın bu konuyu düzen-
leyen kanunu ve mevzuatı, bir işçinin
haftada 40 saat çalışabileceğini belirtir-
ken, bir haftada asgari olarak bir günün
dinlenme günü ilan edilmesi gerektiğini
hüküm altına alıyor. İş yükünün 40 sa-
atte tamamlanamaması ve işin uzaması
halleri için de ek mesai ücreti ödenmesi
zorunluluğu getirilmiş. 2 Ancak işçiler
bambaşka durumlara maruz kalmışlar.
Günde 12 saati bulan çalışma saatleri
kabul edilmiş. Bu saatler genellikle 8.00
- 20.00 ya da 20.00 - 8.00 şeklinde be-
lirlenmiş. Yani işçilerin gece ya da gün-
düz çalışmaları olasıymış. Bu 8 saatlik
süre için ise sadece 1 saatlik mola verme
hakkı tanınırken, bu bir saat ise yemek
yemek ve iş kıyafetlerinin giyilmesi için
öngörülmüş. Buna ek olarak haftada
asgari bir gün olan zorunlu ara verme
günü ise, 15 günde 1 gün şeklinde uy-
gulanmış.
Bunun yanında da işçiler kaldıkları
lojmanlardan şikâyetçiler. Lojmanlar-
da yeterli imkânın bulunmadığı tespit
edilmiş. Bu konuda bir işçinin şu sözleri
çok anlamlı: “Bir kişilik odalarda sekiz
kişi kalıyorduk, yemek bulmak çok zor
oluyordu.”
Göçmen işçilerin birçoğunun sözleş-
mesi olmadığı gibi, olanlarınkiler de
kendilerine ulaştırılmamış. Bu hukukî
yoksunluk ve bilgisizlik haline bir de
şikâyetçi olduklarında maruz kaldıkları
kötü muamele ekleniyormuş. Yine işçi-
lerin belirttiğine göre, polis onları alı-
Jane Buchanon: “Rusya
devleti, olimpiyatlara
katılacak olan atletler ve
ülkeler konusunda büyük
umut besliyor. Ancak
işin bu diğer yüzü hiçbir
kimse için bir umut teşkil
etmiyor ve Rusya bu
konuya acilen el atmalı.”
koyduğunda hukukî danışmanları yok-
muş, olanların ise görüşmelerine izin
verilmiyormuş. Polisin kendilerine iyi
davranmadığını da mutlaka ekliyorlar.
Uluslararası
Olimpiyat
Komitesi
(IOC)’nin bu türdeki olaya el atmasının
mümkün olup olmadığı konusunda ise
çok ilginç bir imkân mevcut. IOC’nin
insan haysiyeti ve onurunu korumak
noktasındaki sorumluluğu, bahsi geçen
konularla ilgili ağır bir ihlalin mevcut
olması halinde olimpiyatı organize eden
ülkenin yerel komitesine müdahaleyi
71