Perspective Perspective 28 | Page 73

dahi bilmiyor. Daha da kötüsü onların pek çoğuna işverenle yaptıkları sözleş- me bile ulaştırılmıyor. Hukuki olarak neye maruz kaldıklarından bihaber şe- kilde çalışıyorlar. Ücret alamamaları bir yana, ödeme yapılsaydı alacakları ücret de saati 1.80 ile 2.60 $ arasında deği- şiyor. İşverenler ödeme yapmaya kalk- tıklarında da gününden geç ödeme ya- pıyorlar. Haliyle işçilerin buna karşı da elleri kolları bağlanmış oluyor. Bu ko- nuda bir çalışan , “Ertesi gün - bize söy- lendiği üzere - önceki alacaklarımız için de ödeme yaparlar umuduyla her gün çalışıyoruz. Ertesi gün ödeme yapılma- dığında da o günümüzün de bu umutla geçtiğini fark ediyoruz.” tespitinde bu- lunuyor. Bu durumda kalan işçiler ha- liyle tepkilerini ortaya koyuyorlar. Bu tepkinin sonucunda, Ukrayna kökenli olanlardan bir kişi hariç bütün göçmen çalışanlar ülkelerine dönmüş. Buna ek olarak çalışanların bir kısmı- nın çalışma izinlerine ve pasaportlarına el koyulmuş. Rus yetkililer bu konuyla ilgileneceklerini belirtmelerine rağmen, olumlu bir gelişme olmamış süreç için- de. Bütün bunlara ek olarak işçilerin çalış- ma saatleri de kanunî düzenlemelere aykırı. Rusya’nın bu konuyu düzen- leyen kanunu ve mevzuatı, bir işçinin haftada 40 saat çalışabileceğini belirtir- ken, bir haftada asgari olarak bir günün dinlenme günü ilan edilmesi gerektiğini hüküm altına alıyor. İş yükünün 40 sa- atte tamamlanamaması ve işin uzaması halleri için de ek mesai ücreti ödenmesi zorunluluğu getirilmiş. 2 Ancak işçiler bambaşka durumlara maruz kalmışlar. Günde 12 saati bulan çalışma saatleri kabul edilmiş. Bu saatler genellikle 8.00 - 20.00 ya da 20.00 - 8.00 şeklinde be- lirlenmiş. Yani işçilerin gece ya da gün- düz çalışmaları olasıymış. Bu 8 saatlik süre için ise sadece 1 saatlik mola verme hakkı tanınırken, bu bir saat ise yemek yemek ve iş kıyafetlerinin giyilmesi için öngörülmüş. Buna ek olarak haftada asgari bir gün olan zorunlu ara verme günü ise, 15 günde 1 gün şeklinde uy- gulanmış. Bunun yanında da işçiler kaldıkları lojmanlardan şikâyetçiler. Lojmanlar- da yeterli imkânın bulunmadığı tespit edilmiş. Bu konuda bir işçinin şu sözleri çok anlamlı: “Bir kişilik odalarda sekiz kişi kalıyorduk, yemek bulmak çok zor oluyordu.” Göçmen işçilerin birçoğunun sözleş- mesi olmadığı gibi, olanlarınkiler de kendilerine ulaştırılmamış. Bu hukukî yoksunluk ve bilgisizlik haline bir de şikâyetçi olduklarında maruz kaldıkları kötü muamele ekleniyormuş. Yine işçi- lerin belirttiğine göre, polis onları alı- Jane Buchanon: “Rusya devleti, olimpiyatlara katılacak olan atletler ve ülkeler konusunda büyük umut besliyor. Ancak işin bu diğer yüzü hiçbir kimse için bir umut teşkil etmiyor ve Rusya bu konuya acilen el atmalı.” koyduğunda hukukî danışmanları yok- muş, olanların ise görüşmelerine izin verilmiyormuş. Polisin kendilerine iyi davranmadığını da mutlaka ekliyorlar. Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC)’nin bu türdeki olaya el atmasının mümkün olup olmadığı konusunda ise çok ilginç bir imkân mevcut. IOC’nin insan haysiyeti ve onurunu korumak noktasındaki sorumluluğu, bahsi geçen konularla ilgili ağır bir ihlalin mevcut olması halinde olimpiyatı organize eden ülkenin yerel komitesine müdahaleyi 71