Perspective Perspective 28 | Page 46

44
ateşinin aydınlığında yozlaşan dünyayı aydınlatmaktır. Tabii bu ateşin nasıl yanık kaldığını, odunun nasıl taşındığını biraz irdelememiz gerekmektedir.
Engizisyonun nasıl işlediği 9. Gregory’ nin 1231 tarihli bir mektubunda açıklanmaktadır:“ Bir kente gittiğiniz vakit, orada mevcut bulunan başrahibi, ruhbanı ve halkı davet edin, onlara resmi bir adres verin. Sonra, bazı tedbirli kişilerin yardımıyla süphelileri ve sapkınları bulun. İncelemeden sonra sapkın veya sapkınlığından şüphe duyulanlar kilisenin emirlerine mutlak olarak boyun eğeceklerine dair yemin etmeliler. Bunu yerine getirmezlerse tarafımızdan yayınlanan yaptırımlara maruz bırakılacaklardır.” Öncelikle tempus gratiae denilen şüphelinin sorgulanma sürecini beyan eden süreç işlemektedir. Eğer şüpheli kendisine isnad edilen suçları kabul ederse tövbe edip bağışlanmasını dileyebilir. Şüphesiz ki the Holy Court kendisini bağışlayacaktır, ancak bağışlanan şüpheli de bundan sonra engizisyonun muhbiri olarak çalışmak ve etrafında tanıdığı sapkınları ihbar etmek zorunda kalacaktır. Tanrı’ nın merhametinin bir bedeli vardır. O zamanlar masumiyet karinesi fikrinin yerini suçluluk karinesi almaktaydı. Aksi kanıtlanana kadar şüpheli suçludur. Eğer şüpheli
Keza the Crucible
filminde de değinilen
Salem Cadı Mahkemeleri,
gerçek bir insanlık
trajedisidir.
nevi delili olmaktadırlar. Bunlara ek olarak engizisyonun el kitabı da diyebileceğimiz, 1486’ da Henry Kramer tarafından yazılan Malleus Maleficarum( Şeytan Çekici) adlı kitap engizisyoncuların başucu eseri olarak hizmet görmekteydi. Kitabın ilk kısmında şeytan ve cadıların varlığı doğrulanmakta, ikinci kısımda şeytana boyun eğenlerin ve cadıların nasıl tespit edileceği söylenmekte, son bölümde ise bunların nasıl yargılanıp yola getirileceği yazılmaktadır. Cadı Avı dediğimiz olgu engizisyonun misyonunu en iyi yansıtan eylemlerdendir diyebiliriz. Marc Bloch’ un ve birçok Ortaçağ tarihçisinin dediği üzere Ortaçağ Avrupasında kadınların zekâsı olup olmadığı tartışılmaktaydı. Biraz zekâ parıltısı gösteren kadınlar engizisyonun ithamlarına maruz kalmaktaydı. Buna en güzel örnek belki de Jeanne d’ Arc’ ın 1431’ de Rouen’ de yakılması ve ardından 1456’ da suçsuz bulunması verilebilir. Keza the Crucible filminde de değinilen Salem Cadı Mahkemeleri, gerçek bir insanlık trajedisidir. Tüm bu bahsedilen sorgulamalar oldukça gizli ve zorlayıcı bir sürecin ürünüydüler. Sorgu esnasında, işkence sırasında dahi sanıktan af dilemesi talep edilmektedir. İspanyol
eşeğinin üzerinde veya F i l i s t i n askısıyla asılmış halde durduğunuzda ise suçunuzu itiraf etmekten başka ağzınızdan kelime dökülmesi
pek olası değildir. Eğer sanığın iflah olmaz bir sapkın olduğuna kanaat edilirse o zaman ölüm cezasına ki-çoğunlukla yakılarak veya boynun kırılmasıyla infaz olunurdu- karar kılınırdı. Sanığın gıyabında hüküm verilmesi de söz konusu olurdu. O zaman maketi veya varsa portresi yakılırdı. Eğer sanık hüküm verilmeden önce ölmüşse tıpkı Cromwell gibi mezardan çıkarılıp asılırdı. Çoklu infazlarda ise yazıda ise, tıpkı Voltaire’ in Candide’ inde anlatılan Lizbon depreminin müsebbibi olan Marranoslara yapıldığı gibi( kendilerinin sapkın olduğu tavuğun derisini yememeleriyle tespit edilmişti) autodafé şenlikleriyle sapkınlar günahlarından kurtulmak isteyen halkın taşıdığı odunlarla beraber yakılırdı. Bu toplu infazlara sapkınlar
suçunu yani doğru söylemeyi veyahut bağışlanmayı dilemeyi kabul etmiyorsa gerçek şenlik o zaman başlamaktaydı. Sorgulamanın selameti ve meyve vermesi amacıyla çok sık olarak işkenceye başvurulurdu. Bu işkence yöntemleri ise yaratıcılıklarıyla hayrete ve dehşete düşürmekteydi. Sevilla’ daki engizisyon müzesi ve bu müzenin diğer şehirlerdeki muadillerinde günümüze kalan edevatlar bu sorguların sonuçsuz çıkamayacağının bir
trampetlerin tempo tutması eşliğinde getirilirler. Halk bir yunan tragedyası izlermişçesine bu anı seyredalardı.
Sorgu yüntemlerine paralel olarak biraz da engizisyonculardan bahsedilebilir. Yukarıda da değinildiği üzere St. Dominik ilk enkizitör olarak kabul edilir. St. Dominik, Dominiken tarikatının da kurucusu olarak katolisizm tarihinde önemli bir yer tutmaktadır. Kendisinin asıl amacı, en ufak