Perspective Perspective 28 | Page 34

Dosya

PROF. YALÇIN KARAYAĞIZ ILE MSGSÜ RESIM VE HEYKEL MÜZESI ÜZERINE

İkinci bölüm; MSGSÜ Resim ve Heykel Müzesi

Asena MODANLI amodanli @ gsuik. co
Fotoğraflar: Zeynep Hazal YILDIZ
32
P: Emre Arolat Architects ve Yenigün İnşaat ile planlaması yapılmış olan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim ve Heykel Müzesi hakkında bize neler söyleyebilirsiniz?
YK: Mimari özellikleri itibariyle bu çok çağdaş bir proje. Müzenin bünyesinde Çağdaş Sanatlar Hücresi de bulunacak. Biz müzenin adının yanına hep ICAM yazıyoruz; ICAM onun içerisinde bugün mevcudiyeti başlamış olan, yeni eserler kazanımlarıyla birleştireceğimiz geleceğe yönelik bir proje. Bunu gerçekleştirdiğimizde ona ayrı bir bina ayıracağız ve o hücre bir müzeye dönüşecek.
P: Müzenize yeni bir sayfa açmaya nasıl karar verdiniz?
YK: Akademinin de kurucusu olan Osman Hamdi Bey büyük bir ressam, arkeolog ve sanat tarihçisi. O hayatının son dönemlerinde arkeoloji müzesini kurduktan sonra güzel sanat eserleri içeren bir müze kurmayı hep planlamış ve bu vasiyetini Halil Ethem Bey’ e yani kardeşine bırakmıştır. Şuanda müzemizde sergilenmekte olan Elvah-ı Nakşiye’ den Günümüze- MSGSÜ Resim ve Heykel Müzesi Koleksiyonlarından Seçkiler koleksiyonunu da oluşturmaya başlayan Halil Ethem Bey’ dir. Yaklaşık 1870’ lerde başlayan bu zorlu serüvenin kahramanları yani eserler bugüne kadar gelmiştir ancak pek çok zorlukla. 40 küsur eserle başladığı bu yolculukta gittikçe artan eser sayısına rağmen hiçbir zaman onları saklayabileceği kalıcı bir binası olmamıştır. Bir yandan Birinci Dünya Savaşı başlar, eserleri korumaya çalışır … Ta ki
1937’ de Atatürk’ ün emriyle bugün Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi’ ne yerleşilmesiyle sonunda müze kalıcı bir binaya sahip olur. Ancak Atatürk’ ün 1938’ de vefatıyla o binanın mülki olarak akademiye intikali gerçekleşmez ve mülkiyeti Milli Saraylar’ da kalır. Sonrasında Milli Saraylar ile akademi arasında bitmek bilmeyen bir anlaşmazlık süreci başlar. Bakanlık binayı boşaltın der, akademi boşaltamaz çünkü gidecek başka yeri yoktur. 2012’ ye kadar akademiye müze için ne bir bina ne de boş bir arazi verildi. Ancak 2006’ da belli bir miktar akademiye restorasyon işlemleri için verilir, ihaleyi ironik bir şekilde Milli Saraylar alır. 2010’ da rektörlüğe geldiğimde % 30’ u bile tamamlanmamış olan binanın, 2014 yılına geldiğimizde yani 8 yıl sonra % 50’ si ya da % 60’ ı bitmiş şekilde
açılışı yapıldı. Sonrasında yeni bir bina bize verildi, o yeni bina için Türkiye’ nin ciddi mimarlarından birisiyle yani Emre Arolat ile konuştuk. Kendisi okulumuzun Mimarlık bölümü mezunudur. 3 ayda proje gerçekleşti. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan’ ı aynı zamanda okulumuz Mimarlık bölümü mezunu Kadir Topbaş’ a ulaşıp projeden bahsettik, Başbakan Erdoğan ile görüşme ayarlandı. Proje çok beğenildi, onaylandı, talimatlar verildi ve 2012’ de o bina bize verildi. Şuanda da 2015 sonunda bitmesi beklenen inşaat süreci başladı. 2013 yılında bu müze projemiz Dubai’ de uluslar arası bir jüri tarafından“ geleceğe kalacak kültür varlıkları” kategorisinde büyük ödül kazanmıştır.
P: Bu projeyi İstanbul’ daki diğer müzelerden farklı kılan ne olacak?
YK: Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde gerçekten müze olarak projelendirilmiş ilk müze binası burası olacak. Bu güne kadar müze binaları hep mevcut binaların içerisine girilerek oranın kurgulanmasıyla, dönüştürülmesiyle sağlanıyordu. Bu kez bir bina baştan sona müze fonksiyonlarıyla hayata geçirilecek. 22.000 metrekare sadece Türkiye için değil Avrupa bakımından da ciddi bir ölçek.
P: Müzede hangi eserlere ulaşılabilecek?
YK: Türkiye’ de hiçbir yerde olmayan, Türkiye Cumhuriyeti’ nin en büyük resim heykel koleksiyonu bizde. Devletin hiçbir kurumunda olmayan bir koleksiyon. İçindeki eserler de yaklaşık 11.268 tanedir.