S.C: Evet daha pratik ve gerçeğe dönüş-
türülmüş kısmında yani aksiyon alma
kısmında olmak beni daha çok heye-
canlandırıyor.
P: Biz sizi Topgirlstyle olarak tanıdık
ama şimdi isim değişikliğine gittiniz,
bunun nedeni nedir?
S.C: Birincisi, Topgirlstyle adını buldu-
ğum zaman yaşım daha küçüktü ve sa-
dece moda, kozmetik gibi eğlenceli şey-
ler üzerine yazacaktım ama tabii zaman
geçtikçe bir insanın kendisine “top”
demesi, çok sitil sahibiyim demesi falan
komik gelmeye başladı. Ken-
dime uygun bul-
mu-
P: Peki en çok hangi mecrayı kullan-
mayı seviyorsunuz sosyal medya ağ-
larında?
S.C: En çok blogumu seviyorum, son-
rasında da Snapchat’i kullanmayı sevi-
yorum.
P: Instagram’da gördüğümüz kadarıy-
la insanlar sanki hep mutlu hep mo-
tive edici şeyler paylaşıyorlar, peki
ya siz motivasyonunuzu ve enerjinizi
nasıl hep böyle yüksek tuta-
biliyorsunuz?
yallik seviyesi çok yüksek olan bir insan
da değilim. Like alma olayı insanlarda
hastalık yapıyor. Buna ben de dahilim.
Beğenilerim yükseldi mi düştü mü, şu
kişinin takipçileri nasıl artmış, şu kişi
ne giymiş, bu gibi sorular ne yazık ki
günlük hayatımızın çok içinde. İş haya-
tı ve sosyal medyayı bir arada yürütmek
iş yerim Maslak’tayken çok zor-
du ama ajansımız
77
yordum,
o nedenle ben de ismi-
mi değiştirdim.
P: Birçok sosyal mecrada sizi görü-
yoruz örneğin Youtube hesabınızı da
aktif olarak kullanıyorsunuz, son za-
manlarda videolarınız önceki video-
larınıza göre daha hikaye şeklindeler,
siz hangi şekilde daha çok seviyorsu-
nuz?
S.C: Şimdi yaptığımı daha çok seviyo-
rum çünkü ilk yaptıklarımda yine pek
bir şeyleri bilmiyordum işte dediğim
gibi ben daha çok bir şeyleri yaparken
öğrenen bir insanım. İlk yaptığımda
“e ben de bir Youtube kanalı açayım, e
peki nelerden bahsedilir” diyerek, böyle
böyle öğrenerek bu zamana geldim. Be-
nim hayat felsefem de bu şekildedir; her
şey, yaparak ve içine girilerek öğrenilir.
S . C :
Instagram
sonuç-
ta görsel bir yer, günün sonunda
güzel olan şeyleri koyuyorsun, zaten
kimse gidip de Instagrama ağlarkenki
fotoğrafını yüklemiyor ya da genelde
çirkin hissederken yüklemek istemiyor.
Aslında orası günde 2 tane fotoğraf yük-
lediğin bir yer, insanlar nasıl buna da-
yalı hep motive olduğunu düşünüyorlar
anlamıyorum, bence öyle bir şey yok
çünkü mesela ben bloguma çok mutsuz
olduğum şeylerle ilgili de yazıyorum.
P: Sosyal medyada sürekli paylaşım
yapıyor olmak size yorucu geliyor
mu? Reklamcılık kariyerinizle birlik-
te sosyal medya mecralarınızıda canlı
tutmak oldukça yorucu oluyordur.
S.C: Gerçekten yorucu olduğu oluyor.
Blogger dünyasının pek içinde olan bir
insan değilim. Partilere ve lansmanlara
pek katılmıyorum. Ama bu bir tavır de-
ğil. Böyle bir vaktim olmadığı gibi sos-
Karaköy’e taşınınca
her yerde fotoğraf çekebilme im-
kanım olduğu için daha az zamanımı
almaya başladı. Ama benim Instagram
hesabım ve bloğum fotoğraf odaklı iş-
lemediği için ben hesaplarımı yazdığım
yazılarımla daha iyi işler hale getiriyo-
rum. İnsanlar genelde giydiklerim için
değil yazdıklarım için beni takip ediyor.
Geçen sene 1 ay Instagram kullanma-
dım çünkü çok bunaldığımı hissettim.
Bu süreçte kaygıyı bıraktığım zaman in-
sanlarla daha iyi iletişime geçtiğimi fark
ettim. Artık paylaşımlarımı görev olarak
görmeyip, insanlar beni beğensin, daha
çok like alayım türünden bir endişe ta-
şımadan daha çok moduma göre yapı-
yorum ve böyle daha mutluyum.
P: Instagram’da kişisel hayatınızı çok
paylaşmıyorsunuz. Bunun sınırını
nasıl koruyorsunuz?
S.C: Aslında bu benim bilerek yaptığım
bir şey değil. Sanırım benim kişisel ha-
yatım çok eğlenceli değil. Belki de pay-
laşım yapmaya değer çok şey yok. Gece
çok dışarı çıkmıyorum, partilere git-