Perspective Perpective Sayi 33 | Page 67

erdi ve şehirleşen bölgeler , kırsal bölgeden gelen işsiz göçüyle büyük bir nüfus patlaması yaşadı . Şu ana kadar bastırılmış , çalışan halk , burjuva denilen , büyük ölçüde sermayeye sahip bir sınıf tarafından kışkırtılarak uyandırıldı . Bahsettiğimiz bu burjuva sınıfı soylulardan da olsa , kralın yetkileri tarafından sınırlandırılmış büyük bir sermayeye sahip , fakat atılım yapamayan , bir anlamda patron olmak isteyip de olamayan kişilerdir . Bu girişimci kitle , merkezi devlet sistemine karşı olmasa da iktidar tarafından kısıtlanmak işine gelmediği için çalışan sınıfı kışkırtarak feodalizmin ortadan kalkmasına önayak olmuştur . Bu arada her zaman ezilmiş ve sömürülmüş çalışan sınıf , dönemin getirdiği bilinçlenme ve aydınlanmayla beraber feodal sistemi zamanla çökertmiştir . Ayaklanmalar , hak talepleri , grevler krallıkların sarsılmasına ; ve gelişen teknolojiyle toprak zenginliğinin ve tarımın bir önemleri kalmayışı feodal beylerin gücünü yok etmiştir . Reform hareketlerinin oluşturduğu “ bugün çok çalışıp yarını düşünme ” felsefesi insanın dünyevi hayata daha çok önem vermesine sebep olmuş , girişimcilik fikrini destekleyerek feodalizmi tamamen sonlandıracak olan Sanayi Devrimi ’ ne kaynak olmuştur . Özel mülkiyet hakkını kazanan burjuva artık kâr etmeye hazır hale gelmiştir . İngiltere ’ de gerçekleşen Sanayi Devrimi ile kentleşen bu bölgelere göç eden işsiz halksa burjuva sınıfın ihtiyacı olan eksik parçadan başka bir şey değildir : “ ucuz emek ”. Açılan fabrikalarda karın tokluğuna çalışan bu sınıf , burjuvaları olmak istedikleri yere getirmiştir . Hızlı ve ucuz üreten bu sistem , el emeğiyle çalışan küçük işletmeleri ezip geçmiş ve eski sistemi hızla ortadan kaldırmıştır .
Sonrasında ise durum daha da üzücü bir hal aldı .
Fabrika dumanı tüten , kalabalık , kocaman şehirlerde özgürlük , bireycilik , rekabet , liberal düşünce , rasyonalizm gibi birçok kavram ortaya çıktı ve insanoğlu bütün bu ağırlık altında ezildi , bütün bu dolambaçlarda kaybolmuştur . Sömürgecilik doğdu , hortumlar takıldı deliklere ve para akmaya başladı , sömürgeler uyutulurken büyük kazançlar sağlandı . Kapitalizmin uydurduğu gereksiz ihtiyaçlar belirdi : hepimiz kendimizi zorunlu hissettik satın almaya , daha çok almaya ve biraz daha ezildik . Önümüze engeller ve ödüller koyuldu , okuyup diploma kazandık , çalışıp terfi aldık , hep yükselmeyi , daha çok yükselmeyi amaçladık . Hedeflerimiz de belirliydi ve omuzlarımızda taşıdığımız kapitalizm bizi daha da ezdi . Hiç doymayan , obur bir dev gibi , yine bir çeşit kral gibi , isteklerini yerine getirmek zorunda
Hep�m�z bu devasa saat� çalıştırmakla yükümlüyüz .
bıraktı bizi . İşin daha da kötüsü ise bütün bunları , isteyerek , hevesle yapmış olmamız ki hala yapmaktayız .
Bütün bu kusursuz işleyişine rağmen , tarihte yaşanan her devrimin , her gelişmenin , her ayaklanmanın öncülük ettiği yeni yeni sistemlerin , her zaman sadece belirli bir zümrenin çıkarları üzerine kurulu olmaları , onlara sona ermekten başka seçenek bırakmıyor . Bu kaçınılmaz son , elbette kapitalizm için de geçerlidir . Kimi sosyologlar bu sistemin son 500 yılı olduğunu iddia ederlerken ; kimileri kapitalist sistemin sonbaharını yaşadığını öne sürmektedir . Buna rağmen yine kaçınılmaz olan ise , her yeni gelen sistemin birbirinden korkunç olmak zorunda oluşu ve hepsinin hiyerarşik bir üçgene dayandırılmış ve dayandırılacak olmasıdır . Tarih boyunca hep fazlasını üretenler ve fazlasına sahip olanlar vardır ; bu insanın açgözlülüğünün bir sonucudur . Ayrıca insan doğası gereği bencildir ve hep kendini kurtarmaya bakar . Çalışır , bir adım öne geçer , rekabet eder , en iyisini ister , lükse özenir , terfi için uğraşır ; sistem önüne ne koyarsa otomatik olarak onu yerine getirir .
Dolayısıyla hepimiz bu devasa saati çalıştırmakla yükümlüyüz . Bir saatin içini
açarsanız eğer , onun çalışmasını sağlayan çarkların döndüğünü görürsünüz . İşte biz de kapitalizmin çarklarının dönmesini sağlıyoruz . Hepimiz minik birer parçayız ve takır takır işliyoruz . Peki bu kadar oturaklı ve acımasız bir sistemin çoktan bir parçası haline gelmişsek , bu işin içinden nasıl çıkacağız ?
Size şu ana kadar düşünülmüş üç seçenek sunabilirim :
Kapitalizm saatini çalıştırmaya , faturalarınız ödemeye , reklamlara özenmeye , televizyon izlemeye , ödevlerinizi yapmaya devam edebilirsiniz ; ya da durursunuz , bir anda , öylece , bunların hepsini yapmayı bırakırsınız . Karl Marx ’ a göre kapitalizmi çökertmenin tek yolu onun işlemesini sağlayan herkesin aynı anda durmasıdır , fakat tek başınızaysanız sistem sizi kolayca ezer geçer . Diğer parçaların çalışmaya devam etmesi sonucu siz sadece bu çarkların arasında sıkışır kalırsınız . Üçüncü bir seçenek ise saatin tamamen dışına çıkmak , bir anlamda kapitalist sistemin acil çıkışı olan doğaya dönebilirsiniz , en başında olduğu gibi yaşarsınız . Seçim sizin . P
KAYNAK
https :// www . academia . edu https :// www . sosyolojisi . com https :// www . economist . co “ Kapitalizm nedir ?” – Meraklı Kanal ( YouTube ) “ Aşk lüks ve kapitalizm ” – Werner Sombart
63