Perspective Perpective Sayi 33 | Page 65

başlamıştı. Daha sonra Suriye ve Mısır, Birleşik Arap Cumhuriyeti ismiyle bir- leşti. Irak’ta Baas (Arapça yeniden doğuş demektir) Partisi iktidara gelmişti. Arap- larda ulus bilinci uyanmaya başlamış, İngiltere ve Fransa’ya karşı Süveyş kana- lının kamulaştırılması sürecinde uygula- dıkları petrol ambargosu, yakıt krizine neden olmuş ve sonrasında dönemin İngiliz hükümeti düşmüştü. Arap top- lumları artık kendi kaderlerini kendileri tayin etmek niyetindeydiler. Fakat bu durum çok uzun ömürlü de- ğildi. Kendisine karşı saldırı hazırlığında olan Mısır ve Suriye güçlerine karşı İs- rail, Altı Gün Savaşlarını başlattı. Daha ilk günde İsrail ordusu Arap Hava Kuv- vetlerini yok etmiş, Arapları ağır bir ye- n ilgiye uğratmıştı. Öyle ki İsrail tarafının 777 askerine karşılık Mısırlılar 15.000 civarı asker kaybettiler. Bu savaşla İsrail bölgedeki yerini kalıcılaştırdı. Bölgedeki üstünlüğü ele geçiren İsrail, Arap yerlilere karşı acımasız bir tutum izlemeye başladı. Araplar, Yaser Arafat li- derliğindeki Filistin Kurtuluş Örgütü’nü kurdular. Soğuk Savaşın yaşandığı o yıl- larda örgüt dünya çapında emperyalist İsrail’e karşı duruşu nedeniyle sempati topluyordu. Zira İsrail, yayılmacı siya- set yapmaya başlamış, Lübnan’ı ve Su- riye’deki Golan tepelerini işgal etmişti. 1972 yılında Münih Olimpiyatları’nda İsrailli sporcuları kaçırıp infaz eden Fi- listin Kurtuluş Ordusu adını artık bütün dünyaya duyurmuştu. Bu olay Yahudi- ler ve Araplar arasındaki kutuplaşmayı daha da derinleştirdi ve Batı’nın İsrail’e olan desteğini arttırdı. İlk ılımlı adım denilebilecek hadise ise Camp David sözleşmesiydi. 1979 yılına gelindiğin- de Mısır cumhurbaşkanı Enver Sedat, ...bu topraklarda nsanlık kadern ararken geleceğn, çocuklarını, kurban edyor. İsrail’le; Amerika arabuluculuğunda ma- saya oturdu ve ilk defa bir Arap devleti İsrail’i resmen tanımış oldu. Nitekim bu olay, Sedat’ın kendi insanları tarafından hain olarak yaftalanmasına ve suikastına neden oldu. Artık kökten dinci hareket- lerin ayak sesleri duyuluyordu. Mısır bir karmaşaya doğru ilerlerken İran’da şah devrilmiş ve Humeyni tara- fından şeriat kanunlarıyla idare edilen bir İslam Devleti kurulmuştu. Dönemin Irak lideri Saddam Hüseyin, İran’daki karışıklığı fırsat bilerek bu Amerikan karşıtı rejimle savaşa tutuştu. 10 yıl süren Irak-İran savaşı 1990’da resmen sona erdiğinde bölgede yeni krizlerin to- humları çoktan filizlenmeye başlamıştı. Saddam saldırgan tutumunu sürdürerek Kuveyt’i işgal ettiğinde Körfez Savaşı başlamış ve savaş Saddam Hüseyin’in idamı ve Amerika’nın Irak’ı işgali süreç- lerine zemin hazırlamıştı. Amerika’nın Irak’ta bulunduğu süre boyunca radikal İslam örgütleri bölge- deki emperyalist güç olan Amerika’ya karşı bir gerilla savaşına tutuştu. Tıpkı İngiltere’nin Filistin’den çekildiğinde ardında bıraktığı kaos ortamında görül- düğü gibi büyük ekonomik zararlara ve prestij kaybına uğrayan ABD, bölgeden çekildiğinde geriye, onlarca silahlı ör- güt, savaşlarla harap olmuş ve kaosun pençesinde bir ülke bıraktı. Şu an DAEŞ olarak da adlandırılan İŞİD’in kurulma- sına zemin hazırlayan bu süreç ilerleye dursun, Tunus’ta başlayıp Suriye’ye ka- dar varan Arap Baharı dalgası da bölge- de radikal değişimlere neden oldu. Batı yanlısı diktatörlerin halk tarafından dev- rilmesi ve sonrasında ortaya çıkan kaos, Ortadoğu’yu bir kez daha kan gölüne çevirdi. Günümüzde, etkisini bütün dünyada hissettiren Suriye İç Savaşı yeni insanlık dramlarına neden oluyor. Milyonlarca mülteci Avrupa’ya akın ediyor, çocuklar ya tepelerine yağan bombalar yüzünden ya da iltica ederken ölüyor. Mülteciler sığındıkları ülkede toplumsal sorun- lara neden oluyor, radikal İslam, terör saldırıları ve mülteci sorunu Avrupa ve Amerika’da tıpkı İkinci Dünya Savaşı arifesindeki gibi sağcı fikirleri ve kutup- laşmayı güçlendiriyor. Ortadoğu’nun hikayesi şimdiye yak- laştıkça daha içinden çıkılmaz bir hal alıyor ve bölgedeki savaş artık küresel ölçekte hissediliyor. Hikayenin bu kısmı belki birkaç kuşak sonra daha anlaşılır olacak, orası bilinmez ama tarihin baş- ladığı bu topraklarda insanlık kaderini ararken geleceğini, çocuklarını, kurban ediyor. P KAYNAK Middle East- Search for Destiny by Mathew Hall Al- Jazeera Türk- Altı Gün Savaşları Belgeseli 61