T Tarih
.DGHULQL$UD\DQ2UWDGRâX
Bütün savaşların kısıtlı kaynaklara erişim için çıktığı söylenir. Ortadoğu’da, tarihin başladığı bu
topraklarda savaş neredeyse zamanın kendisi kadar eski. Çöller ve verimsiz kıraç topraklarla dolu
bu bölgede medeniyeti filizlendiren hayat damarları, nehirler ve verimli ovalar için savaşan ilk
yerleşimcilerden günümüze değişmeyen şey ise bu toprakları sulayan kan ve yurtlarından sürülen
insanlar. Biz de hala yazılmakta olan bu trajedilerle dolu hikayeye küçük bir yolculuğa çıkacağız.
Emre Göler
[email protected]
O
rtadoğu, Batılı devletler tarafın-
dan bu gün Mısır, İsrail, Ürdün,
Suriye, Irak, İran, Türkiye, Ye-
men, Umman ve Suudi Arabistan devlet-
lerinin bulunduğu bölgeye verilen isim.
Bilinen ilk tarihi medeniyete, Sümerlere
ev sahipliği yapan bu coğrafyada çeşitli
kimliklerde toplumlar bir arada yaşadı-
lar. Yahudiler, Mı-
sırlılar, Kıptiler,
58
Kudüs, İbrance
Yeruşaláym
yan “Barış
Şehr”
demektr.
Tarhn
bze taşıdığı
en büyük
ronlerden
brdr bu.
Araplar, Persler, Türkmenler, Kürtler,
Yezidiler bu topraklarda yaşam müca-
delesi verdiler. Üç büyük din olarak
bilinen Musevilik, Hristiyanlık ve İslam
burada doğdu.
Ortadoğu’yu anlamlandırmak için
Kudüs’ü anlamaya başlamak gerekir.
Kudüs, İbranice Yeruşaláyim (ʩʍʸ˒ʹʕʝʬʔٴʭ)
yani Barış Şehri demektir.Tarihin bize
taşıdığı en büyük ironilerden biri-
dir bu. İslam, Hristiyanlık ve Ya-
hudilik için kutsal olan bu
şehir, alelade bir yerle-
şim yerin-
den öte bir fetiş olagelmiştir. Romalılar
tarafından buradan sürülen Yahudiler
için “Vadedilmiş Topraklar’ın” kalbiydi.
Hristiyanlar için İsa’nın çarmıha gerilip,
Tanrı babasının yanına yükseldiği yerdi.
Müslümanlar ise burayı Muhammed’in
miraca çıktığı ve cennetin kapılarından
geçtiği yer olarak görüyordu. Dünya’nın
döndüğünden habersiz insanlık için bu
yüzden Kudüs dünyanın merkeziydi.
Cennet’in kapılarıydı. Bu şehri yöneten
mutlak muzafferdi. Bu şehri kaybetmek,
onurunu kaybetmek demekti. Hal böy-
le olunca bu topraklarda yaşanan hiçbir
acı asla unutulmadı. Nefret ise felaket-
lerle dolu hatıralar vasıtasıyla babadan
oğula miras kaldı. Her toplum kimliğini
muhafaza etmek için yaptı bunu. Öyle
ki binlerce yıllık sürgüne rağmen Yahu-
di toplumu asla yıkılan tapınaklarını,
unutmadı. Hristiyanlar ve Müslümanlar
‘Kutsal Topraklar’ için birbirlerini yiyip
durdular.
Roma İmparatorluğu II. Mehmed tarafın-
dan tarihin tozlu sayfalarına gömüldük-
ten sonra, torunu Yavuz Sultan Selim,
halifelik makamıyla birlikte Kudüs’ü ve
Ortadoğu’yu hükümranlığı altına aldı.