P: Son dizi projenizi onaylamanızın
asıl sebepleri de bunlar mı?
Z.G: Evet hikâye enteresan geldi, bir de
ilk defa büyük birinin annesini oyna-
yacaktım. Karakter de yine seyircinin
beni görmek istediği gibi baskın bir
karakter. Beraber çalıştığım arkadaşım
Ferhan Atabeyoğlu o da tiyatro köken-
li, o da hoşuma gitti, çocuklar, gençler
derken hikayeyi de beğendim.
P: Dominant Teyze karakterini yarat-
tınız. Diziden sonra da sizle özdeş-
leştirildi. Bunun etkileri olumlu mu?
Z.G: Bu herhalde bir ömür boyu gide-
cek. Hayatımın çok önemli bir kısmını
kapsadı. Çok uzun yıllar çalıştım, arada
çalışmadığımız zamanlar da oldu ama
çok uzun yıllar çalıştık. Çok severek
oynadım o rolü. Zaten küçücük bir
roldü ilk başladığım zamanlar sonra gi-
derek büyüdü. Çok büyük bir keyifle
çalıştım. Beraber çalıştığım arkadaşları-
mı ve dizinin komedi türünde oluşunu
seviyordum. Komediye daha yatkın tar-
zım. Dram da güzel tabi ama komedi
ritmime daha çok uyuyor diyebilirim.
Benim ritmime Dominant Teyze de
uyuyordu, hala diyorlar yani. Sonuçta
Tatlı İntikam’ı da biliyorlar ama ben
hep Çocuklar Duymasın’daki Gönül
karakteri olarak kalmışım akıllarda. Yıl-
lar boyunca seyirci beni o diziyle tanıdı.
Nasıl Friends’deki Jennifer Aniston’a
hala Rachel diyorlarsa, onların da öyle
Zaman çnde
domnant
teyze karakter
büyümeye
başladı çünkü
enerjmz
tuttu. Tutunca
da ş büyüdü.
Kartopu
yaparken çığ
oluşturdu.
Sadece benm
rolüm değl,
tüm roller, dz
büyüdü.
49
bir durumu oluyor. Mesela Joey, ben
bile Joey diyorum hala. Halbuki başka
işler yapıyor.
P: Çocuklar Duymasın’dan sonra
tekrardan tiyatroya yönelmişsiniz.
Bunu seyirciler olarak televizyondan
yoruldunuz olarak yorumlayabilir
miyiz?
Z.G: Aslında alakası yok. O sırada ti-
yatro da yapmak istiyorum tabi yine iyi
bir proje gelirse. O sırada onlardan tek-
lif geldiğinde başka bir şey yoktu, ama
olsaydı da yapardım bir şekilde. Mutla-
ka zaman ayırırdım. Tabi bu durumda
bu dramalarda haftanın altı günü çalı-
şılıyor. Uzun bir ara olsa da o hep kal-
bimde, yapacağım bir ara.
P: Peki hangisi daha baskın? Komedi
dizileri mi tiyatro mu?
Z.G: Hepsini çok severek yapıyorum
ama tiyatronun yeri bambaşka. Bunun
sebebi icra ederken canlı hissetmem, o
sırada seyirciyle birlikte nefes alıp ver-
mem. Müthiş bir adrenalin var. Başka
bir dünya diyebilirim. Hepsi oyuncu-
luk ama tiyatroda bir sefer oynuyorsun.
Dizilerde aynı sahne; bir o açıdan, bir
bu açıdan. Bölünmüş oyunculuk diye-
lim dizi ve sinemaya. Tiyatroda ise bir
bütünsün.
P: Konservatuardan sonra bir süre
Kanada’da yaşamışsınız. Bu yıllardan
bahsedebilir misiniz?
Z.G: Evet konservatuardan sonra Bur-
sa Devlet Tiyatrosu’nda çalıştım 3 sene.
Sonra istifa ettim ve akrabalarımın ya-
nına Kanada’ya gittim bir seneliğine.
Yurtdışını severim, dünyamı genişleti-
yor. Burada imkânlarınız varsa siz de