Perspective 36 A2018-3196-PerspectiveSayi36-DUSUK | Page 17

karşımıza her zaman savaşlar, ticari faaliyetler ve keşiflerden bahsederken bir yelkenli resmi çıkmakta, yani in- sanlığın çok eski zamanlardan beri ha- yatında bulunan bir araç. Yelkenliler MÖ 2400’lerde Eski Mısırlılar tarafın- dan icat edilmiştir.Mısırlıların yapmış oldukları duvar resimlerinde, Nil üze- rinde resmedilen yelkenlilere rastla- mak mümkün.Mısırlılar o zamanlar, aynı zamanda kağıt olarak da kullan- dıkları papirüsü ilk yelken malzemesi yaptılar.Bir kütüğün içi oyularak üze- rine bez eklediler, yapılan yelkenlerin kare şeklinde olmasından dolayı sade- ce rüzgarı arkalarına alıp ilerleyebil- diler.Papirüs yelkenlerin artık yeterli gelmediği zaman, yelken için keten kullanılmaya başlandı ve ardından ke- ten de yerini pamuklu kumaşlara bı- raktı.Mısırlıların bu keşfinden sonra, Roma, Yunan, Çin, İspanyol, Portekiz, Fransız ve İngilizler de yelkenli tekne- leri benimsediler.İnsanlığın hayatına giren bu yenilikten sonra, deniz ulaşı- mı çok gelişti ve tarihi olayların, ticari faaliyetlerin, keşfedilen yeniliklerin perde arkasında yelkenlilerin rolünü görmüş olduk. Gelelim yelkeni bir spor dalı olmaya hazırlayan gelişmelere. Tarihin ilk yel- kenli yarışı, İngiltere’de, 1660 yılında yapılmıştır. Yarışma o zamanın York dükü ve II.Charles’ın sahip oldukla- rı tekneler arasında gerçekleşmiştir. 1749 yılında ise, Galler prensi ilk yel- ken “trophysini” düzenlemiş ve 1896 yılında yelken sporu olimpiyatlardaki yerini almıştır, böylelikle yelkenin res- men bir spor dalı olarak kabul edilmesi sağlanmış. Yelken yarışlarının belli tür- leri var: Şamandıra ve rota olarak ikiye ayırabiliriz.Şamandıra yarışları, bir dizi şamandıra arasında belli bir rotanın ta- kip edilmesini gerektiriyor ve başlangıç çizgisine geri dönmekle sonuçlanıyor. Amaç, bunu en kısa sürede gerçekleş- tirmek. Bu yarışlarda, şamandıraların bir numarası oluyor ve takip edilecek rota da buna göre belirleniyor. Rota yarışlarında ise belirli bir coğrafi bölgeyi dolaşmak gerekiyor. Bu yarışlar, genellikle takımlar halinde gerçekleşti- riliyor. Örneğin “Kınalıada iskele – Bur- gazada sancak– Büyükada Sığlık Çakarı iskele – Dilek Kayalığı Çakarı sancak” şeklindeki bir rota, teknelerin nerede yarışacaklarını ve nerelere uğramaları gerektiğini belirliyor. Bu noktada, yarış- çıların GPS cihazlarını da kullanmaları serbest. Amaç, çizilen rotayı en kısa sü- rede tamamlayan tekne veya takım ola- bilmek. Yelkenliler birbirine çok yakın bir şekilde ilerledikleri için yarışmanın kurallarına uymak özellikle herhangi bir çarpışmaya olanak vermemek için oldukça önemli. Kurallar Uluslararası Yelken Federasyonu tarafından belirle- niyor. Örneğin, birinciliğe oynayan bir yelkenli çarpışma tehlikesine karşı ikin- ciliğe düşecek bile olsa elinden geleni yapmalı. Hani denizciliğin ayrı bir dili vardır ya - bu dile özellikle Gabriel Garcia Mar- quez gibi yazarların romanlarında rast- layabiliriz- yelkenciliğin de kendine has bir dili var.Hepsini bu yazıda anlatmak, açıklamak mümkün değil ama birkaçı- na yer vermek istedim. Seyir, teknenin başından kıçına doğru geçtiği varsayılan doğrunun rüzgar vektörüyle yaptığı açı olmakla beraber orsa, pupa, apaz gibi farklı seyir türleri vardır. Teknenin rüz- gar aldığı tarafa “kontra” denir. Rüzgar pruva  istikametimize göre sağdan geli- yorsa “sancak”, soldan geliyorsa “iskele kontra” deyimleri kullanılır. Yelkenlilerde iki çeşit manevra yapmak mümkün.Bunlardan rüzgar üstüne ya- pılan manevralara  ‘tramola’ denirken, rüzgar altına yapılanlara ise ’kavança’ deniyor.Teknenin burnunu rüzgara yak- laştırdığımızda ‘orsalamış’, uzaklaştırdı- ğımızda ‘kafayı açmış’ oluruz. Tramola esnasında, tekne bulunduğu seyir ro- tasından rüzgar üstüne doğru, rüzgar- la açısını yavaş yavaş daraltarak,  orsa seyrine geçer. Bu sırada ıskotaların yani yelkeni yönetmeye yarayan iplerin boşu alınır.Rüzgarı tam karşıdan aldığı yön- de yelkenler yapraklanır, tekne hızını kaybetmeye başlar. Eğer bu rotada uzun süre oyalanır, vakit kaybedilir- se tekne önce durur sonra rüzgar ve akıntını etkisiyle geriye doğru akmaya başlar. Yapılacak manevranın çok ya- vaş olmamasına ve teknenin süratini kaybetmemesine dikkat etmek gere- kir. Süratini kaybeden tekne dümen dinlemeyecek ve akıntı ve rüzgarın etkisiyle sürüklenmeye başlayacaktır. Bunu yelkenciler, köre düşmek olarak adlandırır. Bu arada cenova yelkeni, ana yelken dışında teknenin başında bulunan di- ğer yelkene verilen isim.Tekne rüzgarı tam kafadan almaya başladı ğı sıra- da ise cenova  ıskotası laçka edilir.Ters taraftan boşu alınmaya başlar. Diğer kontraya geçmeye başladığı zaman, her iki yelken de ters yönden dolma- ya başlar. Dengelemek için mürettebat ters tarafa geçer. Kavança durumunda ise kokpittekilerin ve tüm mürette- batın rüzgarla dolu olan “bumbanın” yani yelkenin alt kısmının bağlandığı çubuğun, ters kontroya geçerken çok sert ve hızlı olmasının yaratacağı teh- likeye karşı almaları gereken birkaç önlem, teknik bulunmakta. Bir gün yelkene merak salarsanız emin olun, karşınıza öğrenecek daha nice şey çıkacak.Sonuç olarak, yelken tabi- atla iç içe, sizi denizle arkadaş eden, kendi kuralları, kendi dili olan, kö- kenli bir spor dalı.Kişisel olarak bence sporun en güzel dalı. Rüzgarı arkamı- za alalım, yelkenleri açalım, yarışımızı bitirene kadar dalgalar yoldaşımız, yelkenler fora! P KAYNAK www.yelkenokulu.com www.alfasail.com www.wikiderya.org www.sureyelken.com 15