karşımıza her zaman savaşlar, ticari
faaliyetler ve keşiflerden bahsederken
bir yelkenli resmi çıkmakta, yani in-
sanlığın çok eski zamanlardan beri ha-
yatında bulunan bir araç. Yelkenliler
MÖ 2400’lerde Eski Mısırlılar tarafın-
dan icat edilmiştir.Mısırlıların yapmış
oldukları duvar resimlerinde, Nil üze-
rinde resmedilen yelkenlilere rastla-
mak mümkün.Mısırlılar o zamanlar,
aynı zamanda kağıt olarak da kullan-
dıkları papirüsü ilk yelken malzemesi
yaptılar.Bir kütüğün içi oyularak üze-
rine bez eklediler, yapılan yelkenlerin
kare şeklinde olmasından dolayı sade-
ce rüzgarı arkalarına alıp ilerleyebil-
diler.Papirüs yelkenlerin artık yeterli
gelmediği zaman, yelken için keten
kullanılmaya başlandı ve ardından ke-
ten de yerini pamuklu kumaşlara bı-
raktı.Mısırlıların bu keşfinden sonra,
Roma, Yunan, Çin, İspanyol, Portekiz,
Fransız ve İngilizler de yelkenli tekne-
leri benimsediler.İnsanlığın hayatına
giren bu yenilikten sonra, deniz ulaşı-
mı çok gelişti ve tarihi olayların, ticari
faaliyetlerin, keşfedilen yeniliklerin
perde arkasında yelkenlilerin rolünü
görmüş olduk.
Gelelim yelkeni bir spor dalı olmaya
hazırlayan gelişmelere. Tarihin ilk yel-
kenli yarışı, İngiltere’de, 1660 yılında
yapılmıştır. Yarışma o zamanın York
dükü ve II.Charles’ın sahip oldukla-
rı tekneler arasında gerçekleşmiştir.
1749 yılında ise, Galler prensi ilk yel-
ken “trophysini” düzenlemiş ve 1896
yılında yelken sporu olimpiyatlardaki
yerini almıştır, böylelikle yelkenin res-
men bir spor dalı olarak kabul edilmesi
sağlanmış. Yelken yarışlarının belli tür-
leri var: Şamandıra ve rota olarak ikiye
ayırabiliriz.Şamandıra yarışları, bir dizi
şamandıra arasında belli bir rotanın ta-
kip edilmesini gerektiriyor ve başlangıç
çizgisine geri dönmekle sonuçlanıyor.
Amaç, bunu en kısa sürede gerçekleş-
tirmek. Bu yarışlarda, şamandıraların
bir numarası oluyor ve takip edilecek
rota da buna göre belirleniyor.
Rota yarışlarında ise belirli bir coğrafi
bölgeyi dolaşmak gerekiyor. Bu yarışlar,
genellikle takımlar halinde gerçekleşti-
riliyor. Örneğin “Kınalıada iskele – Bur-
gazada sancak– Büyükada Sığlık Çakarı
iskele – Dilek Kayalığı Çakarı sancak”
şeklindeki bir rota, teknelerin nerede
yarışacaklarını ve nerelere uğramaları
gerektiğini belirliyor. Bu noktada, yarış-
çıların GPS cihazlarını da kullanmaları
serbest. Amaç, çizilen rotayı en kısa sü-
rede tamamlayan tekne veya takım ola-
bilmek. Yelkenliler birbirine çok yakın
bir şekilde ilerledikleri için yarışmanın
kurallarına uymak özellikle herhangi
bir çarpışmaya olanak vermemek için
oldukça önemli. Kurallar Uluslararası
Yelken Federasyonu tarafından belirle-
niyor. Örneğin, birinciliğe oynayan bir
yelkenli çarpışma tehlikesine karşı ikin-
ciliğe düşecek bile olsa elinden geleni
yapmalı.
Hani denizciliğin ayrı bir dili vardır ya
- bu dile özellikle Gabriel Garcia Mar-
quez gibi yazarların romanlarında rast-
layabiliriz- yelkenciliğin de kendine has
bir dili var.Hepsini bu yazıda anlatmak,
açıklamak mümkün değil ama birkaçı-
na yer vermek istedim. Seyir, teknenin
başından kıçına doğru geçtiği varsayılan
doğrunun rüzgar vektörüyle yaptığı açı
olmakla beraber orsa, pupa, apaz gibi
farklı seyir türleri vardır. Teknenin rüz-
gar aldığı tarafa “kontra” denir. Rüzgar
pruva istikametimize göre sağdan geli-
yorsa “sancak”, soldan geliyorsa “iskele
kontra” deyimleri kullanılır.
Yelkenlilerde iki çeşit manevra yapmak
mümkün.Bunlardan rüzgar üstüne ya-
pılan manevralara ‘tramola’ denirken,
rüzgar altına yapılanlara ise ’kavança’
deniyor.Teknenin burnunu rüzgara yak-
laştırdığımızda ‘orsalamış’, uzaklaştırdı-
ğımızda ‘kafayı açmış’ oluruz. Tramola
esnasında, tekne bulunduğu seyir ro-
tasından rüzgar üstüne doğru, rüzgar-
la açısını yavaş yavaş daraltarak, orsa
seyrine geçer. Bu sırada ıskotaların yani
yelkeni yönetmeye yarayan iplerin boşu
alınır.Rüzgarı tam karşıdan aldığı yön-
de yelkenler yapraklanır, tekne hızını
kaybetmeye başlar. Eğer bu rotada
uzun süre oyalanır, vakit kaybedilir-
se tekne önce durur sonra rüzgar ve
akıntını etkisiyle geriye doğru akmaya
başlar. Yapılacak manevranın çok ya-
vaş olmamasına ve teknenin süratini
kaybetmemesine dikkat etmek gere-
kir. Süratini kaybeden tekne dümen
dinlemeyecek ve akıntı ve rüzgarın
etkisiyle sürüklenmeye başlayacaktır.
Bunu yelkenciler, köre düşmek olarak
adlandırır.
Bu arada cenova yelkeni, ana yelken
dışında teknenin başında bulunan di-
ğer yelkene verilen isim.Tekne rüzgarı
tam kafadan almaya başladı ğı sıra-
da ise cenova ıskotası laçka edilir.Ters
taraftan boşu alınmaya başlar. Diğer
kontraya geçmeye başladığı zaman,
her iki yelken de ters yönden dolma-
ya başlar. Dengelemek için mürettebat
ters tarafa geçer. Kavança durumunda
ise kokpittekilerin ve tüm mürette-
batın rüzgarla dolu olan “bumbanın”
yani yelkenin alt kısmının bağlandığı
çubuğun, ters kontroya geçerken çok
sert ve hızlı olmasının yaratacağı teh-
likeye karşı almaları gereken birkaç
önlem, teknik bulunmakta.
Bir gün yelkene merak salarsanız emin
olun, karşınıza öğrenecek daha nice
şey çıkacak.Sonuç olarak, yelken tabi-
atla iç içe, sizi denizle arkadaş eden,
kendi kuralları, kendi dili olan, kö-
kenli bir spor dalı.Kişisel olarak bence
sporun en güzel dalı. Rüzgarı arkamı-
za alalım, yelkenleri açalım, yarışımızı
bitirene kadar dalgalar yoldaşımız,
yelkenler fora! P
KAYNAK
www.yelkenokulu.com
www.alfasail.com
www.wikiderya.org
www.sureyelken.com
15