Optimum May. 2019 | Page 9

. Bu sene girdiğim İTÜ Endüstri Mühendisliği Kulübü’nün en güzel etkinliklerinden biri olan UçArı’da, diğer etkinliklerde hissetmediğim birtakım duygular hissettim. Yarışmacılara ne yapmaları gerektiğini açıklarken herhangi bir yanlışımda onların bundan ne kadar çok etkilenebileceklerinin farkında olmak veya soru sorduklarında olabildiğince hızlı ve açık şekilde cevaplamaya çalışmak bende ilk defa böylesine gerçek bir sorumluluk duygusu uyandırdı. Çünkü ilk defa kendim için değil, bir başkasının sınavı için görevliydim. Çalıştığımız zamanların yanı sıra yaptığımız etkinliklerle beraber bir çok insanla kaynaştım ve etkinlik süresince güzel dostluklar edindim. Bana diğer organizasyonlarda hissetmediğim bu farklı duyguları hissettirdiği için UçArı’nın yeri bende hep ayrı olacak. Kutay Hazar Koçak 11. UçArı benim için hem çok eğlendiğim hem de yeni deneyimler kazandığım çok güzel bir etkinlik oldu. İlk kez bir vaka analizi yarışmasına tanık oldum, vaka sunumlarını gözlemleme fırsatı buldum ve çok farklı karakterdeki insanlarla tanışıp bir sürü anı biriktirebildim. En önemlisi de empati duygumun geliştiğini hissettim. Yarışmadaki katılımcılarla birlikte stres oldum, onlarla birlikte sevindim, onlarla birlikte üzüldüm. Etkinlikte emeği geçen bütün arkadaşlarımın ellerine sağlık. En kötü etkinliğimizin böyle olması dileğiyle nice UçArılara. Bora Halulu UçArı’yı ilk duyduğum zaman EMK’nın tanışma çayıydı. Tüm etkinlikler tek tek anlatılıyordu: Sektör Günleri, DART, EMÖS ve UçArı. UçArı diğerlerinden çok farklı gelmişti kulağıma. Hem vaka analizinin ne demek olduğunu bilmiyordum hem de adı bende merak uyandırmıştı. Ödülleri de ayrı mükemmeldi ama onunla tanıştığım zaman sıranın ona gelmesine daha çok vardı. Ya da ben yanılmıştım. Birinci dönem anlayamadığım bir hızla geçmişken ara tatil de bitti ve UçArı yaklaştı. Yine tatlı bir etkinlik telaşı başladı. Şirket aramaları, tanıtımlar, vakaların gönderilmesi... Artık önceki etkinliklerimizden de az çok tecrübeliydik. Neler yapılması gerektiğini biliyorduk. Ama burada bahsettiğim bilmek, sıradanlaşmıştı anlamında değil, aksine her şeyi daha iyi yapmak anlamında. Geçirdiğimiz bu hazırlık sürecinden sonra finalistler geldi ve herkes “Bir şey lazım mı?” diyerek yardıma koşturuyordu. Ben ise “Işığı nasıl ayarlasam?”, “Az toplu oturun kardeşim!”, “Tam da öbür tarafa döneceği tuttu.” gibi laflarla çektiğim fotoğrafların mükemmelini kovalıyordum. İnsanları hem doğal hem yapay bütün halleriyle yakalamaya çalışırken senenin başından beri söylenen “Meşgul olan her zaman daha çok eğlenir.” lafını tecrübe etmiş oldum. Katılımcılar yemek yerken bile ben suratlarını telefona maruz bırakırken onlar da bana alıştı ve “Dur bir de şöyle çek.” demeye başladılar. Böylece gündüzüyle, gecesiyle, ödülüyle, sunumuyla, konseriyle, fasılıyla UçArı bir yaş daha aldı ve büyüdü. Zamanın bu kadar çabuk akıp gitmesi beni bir taraftan üzdü bir taraftan da EMK’da çok sıcak bir ortamla tanışmamı sağladı. Birçok etkinliği beraber gerçekleştirdik ve son olarak hep birlikte UçArı’yı da tattık. 11’incisi de uçuverdi böylece ellerimizden. Darısı artık 12’ncinin başına. Damla Üstündağ 9