Black Mirror 2011’de başladı. Her
sezonu 7 bölümden oluşan bu dizi, üç
sezonunda da büyük başarılara imza attı.
Ancak bu başarıya rağmen dizinin devam
edemediğini gören Netflix diziye el attı ve
devam etmesine yardımcı oldu. Bilim kurgu
konusunda çok iddialı olan dizi yurt dışında
çok sayıda ödül aldı ve izlenme rekorları
kırdı. Bilim kurgu denilince akıllara gelen
şey gerçekleşen hayalî olaylar oluyor fakat
Black Mirror olağanüstü olaylar dizisi değil.
Teknoloji bu hızla ilerlerse olayların hangi
noktaya varacağını, insanların yaşadığı
olaylar karşısında verdiği tepkilerinin
anlamsızlığını anlatmaya çalışan bir dizi.
Bilim kurgu dediğimizde aslında gelecek
zamanı düşünüyoruz ama dizideki olayların
hiçbirinin ne zaman gerçekleştiği belli değil,
hepsi bugün şartlarında gerçekleşiyor.
Üstelik bugünün olmayan teknolojisi ve
olaylarıyla karşımıza çıkması da çok şaşırtıcı.
Bu tarzda sükse yapan diziler genelde
Amerikan yapımı oluyor ama Black Mirror
İngiliz yapımı bir dizi. Dizinin sıkı bir takipçisi
olarak ilk beş bölümünü, izlediğinizde sizi
etkilemeyecek kadar yüzeysel bir şekilde
anlatmaya çalışacağım.
Dizimizin 1. bölümü “The National
Anthem”. Bu bölüm izleyenlere sorulursa
28
en beğenilen bölümdü. Bu bölümün
konusu ise İngiliz prensesinin kaçırılması ve
İngiliz başkanının bir domuzla cinsel ilişkiye
girmesi konusunda tehdit edilmesiydi. İlk
izlediğimde neden izlediğimi ya da bana bu
bölümün ne kattığını anlayamadım. İkinci
kez izlediğimde ise başkanın üzerindeki
stresin nasıl tetiklendiğini ve toplumsal etik
dediğimiz şeyin insan hayatı üzerinde ne
kadar belirleyici olduğunu anladım.
2. bölümde ise insanoğlu bir oyundaymış
gibi bir binada hapis bırakılıyor ve insanlar,
istedikleri şeyler için bütün gün bisiklet
çevirmek ya da koşmak zorunda kalıyorlar.
Bu harcadıkları enerjiye karşılık sanal olarak
para kazanıyorlar ve kazandıkları sanal
paralarla yemekten sosyal aktiviteye kadar
her alanda harcama yapabiliyorlar.
3. bölümde beynimize bir çip takılıyor
ve teknoloji bizi bugüne kadar yaşadığımız
tüm anıları gözümüze taktığımız özel bir
lensle izleyebilme fırsatıyla buluşturuyor.
Bu noktada ilk düşündüğüm şey bunun
ne kadar güzel ve insan hayatına olumlu
katkı sağlayabilecek bir şey olduğuydu.
Ancak biraz daha detaylı düşününce
aslında ne kadar korkutucu olduğunu fark
ettim. Çünkü cihaz sayesinde yaptığınız
iyilikleri unutamadığınız gibi kötülükleri de