Grönland
metre olduğunu düşünürsek Mariana
Çukuru’na Everest Dağı’nı batırsak bile deniz
seviyesinden 2.000 metre derinde olurduk.
1951 yılında İngiliz keşif gemisi Challenger
II sonar ölçüm aletleri sayesinde çukurun
derinliğini 10.900 metre hesaplayarak o ana
kadarki en derin noktayı keşfetmiş oldu.
Ancak çukurun derinliklerinde sıvı basıncı
çok yüksek derecelere ulaştığından iniş için
yüksek basınca dayalı, batiskap adı verilen
özel denizaltılarla ihtiyaç duyulmaktaydı.
Bu yüzden çukura ilk iniş 9 yıl sonra
İsviçreli bilim insanı Jacques Piccard
tarafından gerçekleştirildi. Piccard, en
derin noktaya inemese de 3 saatlik
bir dalışın ardından yaklaşık 10.000
metreye inmeyi başardı. Ardından
2012 yılında ünlü yönetmen
James Cameron bizzat kendisinin
tasarladığı “Deepsea Challenger”
adlı denizaltısı ile çukurun en
dibine inmeyi başardı. Yaklaşık
3 saat incelemelerde bulunan
Cameron bu sayede iki yeni
canlı türünün tespit edilmesini
de sağlamış oldu.
İnişlerde yapılan en önemli keşifler ise hiç
şüphesiz alışkın olmadığımız canlı türleri.
Bu derece derin bir çukura bir noktadan
sonra güneş ışınları ulaşamadığı için,
derin kısımlarda kemosentetik canlı türleri
yaşamakta. Yapılan her araştırmada yeni canlı
Yiğit Karabaş; [email protected]
Grönland, Danimarka Krallığı’na bağlı olan
özerk bir bölgedir. Dünyanın en büyük
adası olan Grönland’ın %81’i buzlarla
kaplıdır. Yüzölçümü yaklaşık 2.100.000
km² olan dünyada nüfusun en seyrek
olduğu bölgelerden biridir.
Grönland Kuzey Kutup Dairesi’nde
bulunduğu için bölgede tundra ve
kutup iklimi görülmektedir. Bu yüzden
de tarım imkanları çok sınırlıdır. Yazın
bile bölgede ortalama sıcaklık 9
derece civarındadır. Bu zorlu iklim
şartlarından ötürü de bölgede
sadece 57.000 kişi yaşamaktadır.
Nüfusun bu denli az olmasından
ötürü de bölgenin yaklaşık %90’ı hala
keşfedilmemiştir ve bölge doğal güzelliklerini
korumaktadır. Ancak küresel
ısınma
sebebiyle
gelecekte Grönland’ın çok göç
alacağı ve bu yüzden de doğal güzelliklerini
zamanla kaybedeceği ileri sürülmektedir.
7
türlerinin keşfedildiği düşünülürse, Mariana
Çukuru bizler için hala bilinmeyenlerle dolu
diyebiliriz.