(2)
çoktan var olmuştur.Onun yaptığı şey
kendisini boşluğa atmak, boş tuvalin önüne
atmak.Yaptığı şey aslında kendini merak
etmek, kendi gücünü sınamak.Bu yönüyle
kendisini Picasso’ya benzetiyorum.Picasso
Guernica adlı eseri için açıklama yapması
istendiğinde şunları söylemiştir: “… bu bir
boğadır, buda bir at… Eğer tablolarımdaki
belirli şeylere anlamlar yüklerseniz bunlar
doğru olabilir; ama bu anlamları vermek
benim fikrim değil. Sizin ulaştığınız fikirlere
ve sonuçlara bende ulaştım, fakat içgüdüsel
ve bilinçsiz olarak…”
Güleryüz bütün akımların, dönemlerin ve
sanatçıların kendisinin hocası olduğunu
savunur.Bütün bunlar sizden önce gidilmiş
yollardır.Nereye doğru gideceğine karar verip
kendi yolunu çizmiştir.Bu kararı verene kadar
ise bütün yollardan gitmiş bir sanatçıdır.Bu
sayede hem geçtiği yolları tanıyıp, öğrenip
hem de kendini tanıma fırsatı bulmuştur.
Çoğu sanatçının bir an evvel kendi tarzını
oluşturma eğilimleri vardır.Fakat sanatçıların
sanatta yer edinebilmek için bu tür gezinmeyi
yapmaları gerekiyor.Güleryüz’ün hayatta
böyle bir derdi olmadı.O gezdiği yolların
tadını çıkara çıkara ilerlerdi.Bu büyük bir
cesaret işidir.Dolayısıyla kendisinden önceki
tüm dönemleri, kişilikleri bir ustası olarak
kabul etmektedir.En kötülerinden bile neyi
37
ediyor:”Çarpıldım.”İnanılmaz
hüzünlü, yıpranmış hatta
rengi gri-sarı gibi, kat kat
giysiler içinde, üstünde gri
kıyafetler var ayağında lastik
pabuç…Biletçiyi bu şekilde
betimliyor.O an bomboş
otobüste oturmak yerine
ayakta durup onu seyretmiş.
Kafasında resimler yapmış.
Bu hemen faydalanma
meselesi değil ama.Hakikaten
çok hüzünlenmiş.Bu olay
akademi yıllarında başına
geldi.Akademiden mezuniyeti
kısaca anlatayım.Sanatçılara
kasap, berber, hasat, spor gibi
bir konu verilir.Sanatçılar onun
eskizini hazırlayıp jüriye sunar
ve eğer kabul edilirse resmi
yapmaya başlarlar.Mehmet
Güleryüz’ün şansı yaver
gitmiş ve ondan “hayattan bir
sahne” konulu resim istenmiş.
Hemen bu biletçiyi çizmeye
başlamış.İlk gün biletçi çoktan
meydana çıkmış.Biletçi dışında kalan mekanı
doldurmak için kendi hayatında yaşadıklarını
tuvale yansıtmak istemiş.Resimdeki yaşlı
kadın ve çocuk onun hatıralarından.Annesi
ve babası ayrı olduğu için onu, bir annesine
bir babasına götürürlermiş.Kendisi bu
durum için “çocukluk hatıramın dramı”
ifadesini kullanıyor.Resmin hikayesinin yanı
sıra kullandığı teknik bakımından da önceki
resimlerinden farklıdır.Daha önce günlük
meseleleri ele almamıştır.Bu resmi daha
anlatımcı ve figüratif daha belirgindir. (1)
Diğer bir resmini göstermek istiyorum.
Güleryüz, bizim bazen bir gösteri havasında,
bazen de travmatik bir yalnızlıkla dışa
vurduğumuz anların kaydını tutar.Kendilerini
fark etmemiz için çırpınan ya da tam tersi
suskunluğa gömülen bireylerin dünyasına
el atar, insanı keşfetmenin en kolay
yolunun insanlık hallerinin aşırı uçlarında
dolanmak olduğuna inanır.Bu düşünceyi
Motard 3 eserinde çok rahat görebiliyoruz,
hissedebiliyoruz. Dışavurumcu, figüratif bir
resim. (2)
Peki Güleryüz resimlerini nasıl oluşturuyor?
Bu konuda kendisini “hesapsız bir adamım”
diye tanımlıyor.Yaptığı resimleri daha
önceden kendisi bile bilmiyor.Yaparken
anlıyor.Ama zaten bu resim bilinçaltında