Selam! Ben Sena. Minicik bir hikâye
anlatacağım şimdi. Yıl 2010, çok net
hatırlıyorum; çünkü Tepebaşı’ndaki kursuma
giderken İstiklal Caddesi’ni Hazzopulo
Pasajı’na kadar yürüyorum. Mevsim yaz ve
güneş en tepede, sıcaklık ise 35°C civarı
ve benim üstümde HIRKA ve ŞAL var.
Bunalmayayım diye hırkamı merserize, şalımı
da ipek aldım ama etkisi yok. PİŞİYORUM
çünkü KENDİMDEN UTANIYORUM.
Sıcaktan bunalıyorum çünkü 29 derece
SKOLYOZUM var. Asla dar kıyafet giymem.
Vücuduma yapışan tişörtmüş, kazakmış,
sırtı açık elbiseymiş hepsi
kocaman ve aşırı bol olmalı
zira KİFOZUM da var.
Arkadaşlarımla yandan
fotograf çektireceksem
en köşeye geçiyorum ki
fotoğraf çekildikten sonra
sırtımdaki KAMBURLUĞU
fotoğraftan kesebileyim.
Ortada olursam
kesemem sırtımı. En
köşeye geçmeliyim bu
yüzden. Sweatshirtlerimin
kapüşonları en yakın
dostlarım; çünkü sanki
onlar varken sırtımdaki
kifozun sebebi onlarmış
gibi. Sanki ben de
herkes gibiymişim gibi.
Posturum normalmiş
gibi, normalmişim gibi. Yıl 2017, kocaman
tişörtlerim, bol elbiselerim, kapüşonlu
sweatshirtlerim, hırkalarım ve şalım
olmadan; binlerce insanın karşısına
çıkıyorum. Türkiye şampiyonu oluyorum
sonra. Her 18 Mart’ta, 29 Ekim’de kendim
okurken ağladığım, dinleyenlerin hepsini
ağlattığım şiirlerimin en güzel iki öznesi:
KIRMIZI ÜSTÜNE BEYAZ AY VE YILDIZ. Bir
başkasının üzerinde gördüğüm her seferde
Allah’ım bana da nasip et diye gözlerim
dolu dolu dua ettiğim milli formayı Türkiye
Cumhuriyeti Milli Sporcusu olarak ben de
giyiyorum artık. Ben rahatsızlığım yüzünden
kendimden utanmayı, iki beden büyük
Sena Yıldız; [email protected]
VÜCUT GELİŞTİRME
SPORU
kıyafetlerin içine saklanmayı, sırtımı kapatsın
diye saçlarımı sürekli uzatmayı bıraktığım
gün; kendimi olduğum gibi sevmeyi,
değiştirebileceğim şeyler için sabırla azmi,
değiştiremeyeceklerimi ise kabullenmeyi
öğrendim. Ben isim koyamadım, beni daha
güçlü bir kadın yapan bu spora. Siz İsterseniz
fitness diyebilirsiniz ya da vücut geliştirme.
Benim için insan bedenine hükmedebilmenin
tatminkâr gücü. İstediğin zaman, istediğin
görünüme sahip olabilme yeteneği.
Türkiye Vücut Geliştirme ve Fitness
Federasyonu’nca
düzenlenen, ilkbahar
aylarında Avrupa
Şampiyonası Milli Takım
Seçmeleri, sonbahar
aylarında ise Dünya
Şampiyonası Milli Takım
seçmeleri adı altında
düzenlenen iki yarışmada,
yarışmacılar hazırladıkları
sıklete, yaşlarına ve
boylarına göre ayrılıp kendi
sıkletlerinin gerektirdiği
dört temel pozu rakipleri
ile birlikte vererek toplu
karşılaştırmaya, yine bu
dört temel pozu içeren
sahne sunumlarıyla da
bireysel değerlendirmeye
alınır. Sıklet şampiyonları
on jüri üyesinin ortak kararı ile Türkiye
şampiyonu ilan edilir. Eğer yeterli görülürse
de milli takıma alınır ki bu hayattaki en
gurur dolu anlardan biridir. Bikinisinin
taşından, giyilen ayakkabısına, sahne
boyasından podyum makyajına kadar
ciddi bir bütçeyi; belirlenen diyete uygun
beslenmek için gereken çok çok daha
ciddi bir bütçeyi; onca yorgunluğu, herkes
uyurken yapılan kardiyoları, sınav döneminin
stresinde kemirilen salatalıkları, yapılan
bütün antrenmanları, yenilemeyen bütün
yemekleri unutturuverir senelerin emeğini
sergilediğimiz sadece beş dakikalık podyum
anı.
33