Sesleniş
Enes Yanıkkaya
Ey insanlar!
Neyin pişmanlığını yaşarsınız?
Niçin ağlarsınız? Söylesenize kardeşinize.
Nerede? Ömrünüzü verdiğiniz dünya nimetleri...
Nerede? Kalplerine dünyayı sokup, Rabbimizi anlatamadığınız
evlatlarınız…
Neden bu kadar yalnızsınız? Neden?..
Nereden geldiği belli olmayan bu sözleri işitmişti kulağım. Çevreme
baktığımda üstü başı perişan bir ihtiyar dikkatimi çekmişti. Mezar
taşlarının başına geçmiş, bu sözleri tekrar ediyordu. Ne yapıyorsun
burada amca diye seslendiğimde, "uyananlar ile muhabbet ediyorum"
demişti. Deli galiba dedim, uzaklaşmak istedim. Gittiğimi görünce
seslendi:
- Sen de git bakalım uyuyanların arasına…
Uyuyanlar? Ne demek istemişti. Anlamak için yanına iyice yaklaşıp
sordum:
-Uyananlar nasıl bu toprak altındakiler oluyor da, uyuyanlar ise şu
koşuşturup duran insanlar olabiliyor?
Başını hafifçe kaldırdı yüzüme baktı:
- Senin uyanık sandığın o insanlar günde beş vakit Allah’ı hatırlatan
ezanı işitir ama duyamazlar. Dünya koşuşturmasına dalıp ahiret
hayatını unuturlar. Toprağın altında yatanların pişman olduğu şeyleri
yapmaktan geri çekilmeyip hallerine bir dakika olsun bakmazlar.