Ocak 2019 ocak2019 | Page 73

Kutlu Bir Kuruluş Hamide Akkaya Örneğin Osman Bey’den sonra başa geçen Orhan Bey zamanında Bursa, İznik, Gemlik, İzmit alınmış; Karesioğulları ve Çimpe Kalesi alınarak ilerleme ve büyüme devam etmiştir. İlk saray, cami yapılmış; divan, medrese, vezir ataması, müderris ataması vs. gibi ilklerle devlet teşkilatlanması yönünde çok büyük ve hızlı adımlar atılmaya devam etmiştir. Velhasıl, Ertuğrul Bey’den Osman Bey’e kalan miras, nesiller boyunca aktarılarak, asırlara hükmeden bir cevhere dönüşmüştür. Ulu bir çınar, benzetmesi yapılır Osmanlı için. Benim için de öyle. Bilecik ve Söğüt topraklarında kök salan, evveliyatında köklerini Ertuğrul Bey’in sağlamlaştırdığı, Şeyh Edebali ve Dursun Fakih gibi âlimlerin rehberliğiyle beslenip büyüyen, kuruluş yoluna baş koyan Osman Bey gibi bir cengâverle dallanan ve ardından gelenlerle arşa kadar uzanan ulu bir çınar… “Yıkmak kolay, yapmak zordur derler.” Zor olanı seçenlerin, kuruluşu kurtuluş olarak görüp, ilmini, imanını yoluna yoldaş eyleyenlerin tarih sahnesinde aldıkları roller, ne hoş yazılmış öyle. Yazana, nasip edene şükür olsun. Bir de yazan, yazdırır da elbet. Ne yazdırmıştı Yaradan (c.c) hatırlayalım: “Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın.” “Dön bir bak! Âlim ne söylemiş, ne söylemişse manayı bul onda. Bul ki unutanlardan olma, hele ki unutulanlar kervanına hiç girme.” diye yazayım ben de naçizane, bu da, benim nasibim olsun diyerek…