Galip Dede Hazretleri
Yasemin Dutoğlu
Divan şiirimizin son büyük temsilcisi sayılan Şeyh Galip, 1757
yılında İstanbul’da dedesinden
itibaren Mevlevi kültürü ile
yoğrulmuş bir ailede dünyaya geldi. Doğumuna Cezbetullah ve
Esrar-ı Aşk diye tarih düşürülmüş olması şüphesiz tesadüf değildir.
Hz. Pir Mevlâna’nın fitilini ateşlediği Mevlevilik asırlar boyunca
Osmanlı coğrafyasında bir irfan menbaı olmasının yanı sıra, özellikle
kültür ve sanat alanında, medeniyetimizde derin izler bırakan bir
mektep vazifesi de görmüştür. Şeyh Galip hz. işte bu menbadan
beslenen büyük sanatkarlarımızdan biridir. İlk eğitimini babasından
aldıktan sonra zamanın önemli hocalarından Arapça, Farsça ve şiir
tahsil etmiş, Mevlevi adap ve erkanını öğrenmiştir. Oldukça erken
yaşlarda şiire başlayan şairimiz bir süre hocası Süleyman Neşet’in
önerdiği Es’ad mahlasını kullandıysa da daha sonra bu mahlası
başkalarının da kullanması sebebiyle Galip olarak değiştirmiştir.
Henüz 24 yaşında iken divanını oluşturan Galip Dede’nin, tabir-i
caizse başucu kitabı olarak defalarca hatmettiği Mesnevi şerif ve
Hz. Pir başta olmak üzere Mevlevilik tüm yaşamına ve sanatına
damgasını vurmuştur.
‘’Efendimsin cihanda itibarım varsa sendendir
Miyan-ı aşıkanda iştiharım varsa sendendir
Benim feyz-i hayatım hasılı ruh-ı Revanımsın
Eğer sermaye-i ömrümde karım varsa sendendir.’’ mısraları ile
başlayan meşhur gazelinde veya o güzelim terci–i bendinde bu etki
sarih bir şekilde hissedilir.