- Freud ; sanatı , kişinin yaşam karşısındaki tavrı , oyun keyfi , gerçekliğin ötesine atılan bir adım , acının kendisi değil acının teatral betimlenmesi
olarak tanımlar . Freud , sanatı ‘’ yer değiştirmiş
doyum duygusunun sembolizasyonu ’’ şeklinde nitelemiş , sanatla rüya arasında yakınlık kurarak , sanatın kişinin çatışmalarından doğduğunu belirtmiştir . Dostoyevski , Beethoven gibi sanatçılar ve eserleri üzerine yaptığı araştırmalar sonucu Freud , sanatçının baskı altında tuttuğu dürtülerini düş gücü ve imgeleme ile doyuma ulaştırmaya çalıştığını öne sürmüştür . Sanatçının yaratma nedenlerinin ardında yaşam öyküsü , kişiliği ve davranışlarının yattığını savunmuştur .
Sanatçı iç güdüleri ve bilinçaltı isteklerini toplumsal yasaklar nedeniyle bilinçli ben ( ego ) düzeyinde yaşayamaz . Bilinç ve bilinçaltı arasındaki çatışma bu düzeyde çözümlenemezse ‘’ nevroz ’’ denilen ruhsal bozukluk oluşur ya da yüceltme mekanizması ile çatışma yaratıcı bir ürüne dönüşür .
Psikiyatrist John Rickman , sanatçıda hem yaratıcı hem de yıkıcı impulsların yoğun şekilde bulunduğunu ve bu iki farklı impulsun karşılıklı bir etkileşim içinde olduğunu ileri sürer . Sanatçının ürününü , yıkıcı , tahrip edici impulslar üzerinde yaratıcı gücün zaferi olarak görür .
47
FKDAL Kültür , Sanat , Edebiyat Dergisi No : 2