ÖNSÖZ
Temel İnsan haklarından olan ve gezegende bulunan birçok ülkenin imza koyarak katıldığı insan hakları sözleşmelerinde yer alan yaşam hakkı, öncül olmaya devam ediyor ve
edecektir.
“İnsan gibi yaşamak” sözü, sağlık bir çevre, beden, kaliteli bir yaşam biçimini ifade eder.
İnsan sağlığına ve yaşam hakkına saygılı olan devletler, bunların sağlanması için alt yapı
ve üst yapı koşullarını oluşturmuş, sosyal devlet anlayışını egemen kılmıştır.
İnsan yaşam ve sağlığını amaçlayan kurum ve kuruluşlar yaygınlaştırılmış, aktive edilmiş, disipline edilmiş ve insan sağlık güvence altına alınmıştır.
Birçok modern ülkeler, Anayasalarının önemli bir bölümünü insan yaşam ve sağlığına
ayırmış, ulusal üstü sözleşme ve pozitif hukuk normları ile desteklemişlerdir.
Türkiye’de de, yakın bir zamandan bu yana, Üniversitelerde Sağlık Hukuku bölümleri ve
konuya ilişkin Enstitüler açılmış ve işin ciddiyeti kavranarak eğitime taşınmıştır.
Sağlık denilince her ne kadar, Hekim ve hasta ikilisi taraf olarak görünmekte ise de, asıl
ve etkin yan sosyal devlet anlayışının egemenliğidir.
İnsan sağlığının meta aracı olarak kullanılmaması gerektiği ilkesini savunmak devlete düşerken, tam aksine, sağlık meslek mensuplarını, sağlık işletmelerinde kullanılacak ve
omuzlarında kazanç sağlanacak bir arguman olarak gören yönetim anlayışının kabulü olanaksızdır.
Sağlık meslek mensuplarının, uğraş alanı meta üretimi değildir. İnsan sağlığı olup, kaybedilmesi durumunda, yerine konulamayacak türdendir.
Nasıl ki, insanın yaşam hakkı vazgeçilmez ise, sağlık meslek mensuplarının’da, sağlıklı ve
kaliteli bir ortamda, sosyal durumuna uygun bir çevrede yaşama hakkı vardır ve bu hakkı
sosyal devlet sağlamalıdır.
Kişiler sağlık haklarını kullanırken, herhangi bir engelle karşılaşmamalıdırlar. Sağlık hizmeti alan kişinin, ekonomik sorunlar nedeniyle bu hakkı kullanmaktan geri bırakılmamalıdır.
Hasta- Hekim ilişkisi kamplaştırılmamalıdır. Bunlar karşılıklı hasım değil, biri diğerine
hizmet veren, diğeri de hizmete gereksinimi olandır.
Gerek sağlık meslek mensuplarına ve gerekse hukuk mensuplarına yararlı olacağını sandığım bu çalışmamın sunacağı katkı sevincimle eşdeğer olacaktır.
İZMİR- 2014
III
Avukat
Prof. Dr. Hüseyin DURDU