39
B
İdrarın Asitleştirilmesi ve
Bikarbonat Salgılanması
Ö
L Ü
M
H E D EFLER
■
Bu bölümü çalıştıktan sonra;
H+’in tübüllere salınımı sürecinin ana hatlarını ortaya koyabilmeli ve bu
süreçlerin düzenlenmesinde asit-baz dengesinin önemini tartışabilmeli,
■
Asidoz ve alkalozu tanımlayabilmeli ve kandaki H+ konsantrasyonunun
sağlıkla bağdaşan normal ortalama değeri ile normal değer aralığını (mEq/L
ve pH) gösterebilmeli,
■
Kandaki, hücreler arası ve hücre içi sıvılardaki başlıca tamponları sıralayabilmeli
ve Henderson-Hasselbalch eşitliğini kullanarak bikarbonat tampon sisteminin
eşsiz yönlerini tanımlayabilmeli,
■
Metabolik asidoz ve metabolik alkaloz gelişimi esnasında kan kimyasında
meydana gelen değişiklikleri ve bu durumlar için solunumsal ve renal
kompanzasyon mekanizmalarını tanımlayabilmeli,
■
Solunumsal asidoz ve solunumsal alkaloz gelişimi esnasında kan kimyasında
meydana gelen değişiklikleri ve bu durumlar için renal kompanzasyon
mekanizmalarını tanımlayabilmelisiniz.
GİRİŞ
Böbrekler asit-baz dengesinin sağlanmasında kilit rol üstlenirler. Bunu gerçekleştirmek için vücutta oluşan uçucu olmayan asit miktarı kadar asidi itrah etmeleri gerekir. Uçucu
olmayan asitlerin üretimi diyet, metabolizma ve hastalıklarla ilişkili olarak değişkenlik gösterir. Böbrekler aynı zamanda
idrarla bikarbonat kaybını önleyebilmek için plazma bikarbonatını filtre ettikten sonra reabsorbe etmelidir. Nefronların H+
iyonlarını filtrata salgılayabilme yeteneklerine nedeniyle her
iki fizyolojik işlev birbirleriyle bağlantılıdır.
REnaL H+ SaLInImI
Salgılanan H+ iyonu filtre edilen HCO3- ile birleşerek
H2CO3 meydana getirir ve proksimal tübülün apikal membranında bulunan karbonik anhidraz H2CO3’ten H2O ve CO2 oluşumunu katalizler. Proksimal tübül yüzeyini oluşturan epitel
hücrelerinin apikal membranları CO2 ve H2O’ya geçirgendir
ve bu moleküller tübüle süratle girerler. Filtre edilen HCO3miktarının %80’i proksimal tübülde geri emilir.
Karbonik anhidraz hücre içinde de bulunur ve CO2 ve
H2O’dan H2CO3 oluşumunu katalizler. H2CO3, H+ iyonu ve
HCO3-‘e ayrılır. H+ yukarıda anlatılan şekilde tübüler lümene
salgılanırken oluşan HCO3-, hücreler arası sıvıya difüze olur.
Böylece salgılanan her H+ iyonu için hücreler arası sıvıya bir
Na+ ve bir HCO3- iyonu girer. H2CO3 oluşumunu karbonik
Proksimal ve distal tübül hücreleri, mide bezlerinin hücreleri gibi (Bkz. Bölüm 25) hidrojen iyonu salgılar. Hidrojen sekresyonu toplayıcı kanallarda da gerçekleşir. Proksimal tübülde H+ salınımından sorumlu olan taşıyıcı Na-H zıt taşıyıcısıdır (Başlıca NHE3) (Şekil 39-1). Bu olay ikincil aktif taşıma için bir örnektir. Na+’un bazolateral membran üzerinde
Na+-K+ ATPaz aracılığı ile hücre içinden interstisyuma taşınması hücre içi Na+ düzeyinin düşük kalmasını sağlar. Bu durum Na+’un tübüler lümenden Na-H zıt taşıyıcısı ile hücre içine hareketine imkân hazırlar. Na-H zıt taşıyıcısı H + iyonlarını
Na+ ile yer değiştirerek lümene salgılar.
711