Sanat/Art: Ai Weiwei
Ai Weiwei:
Mermerle baskaldırı
Sanat dünyasında çığır açan işleri kadar politik duruşuyla da ilgi toplayan Çin’in
en ünlü çağdaş sanatçısı Ai Weiwei’nin mermer heykelleri Çin’deki kültürel ve
politik değişimi simgeliyor.
2
011’de Time dergisi Ai Weiwei’yi ‘Yılın Adamı’
adayları arasında gösterdi, ArtReview
dergisi ‘dünyanın en etkili sanatçısı’ olarak
tanımladı. Çin’deki otoriter rejimin en cesur
muhaliflerinden biri olan Ai Weiwei’nin aynı
yıl havaalanında tutuklanarak, kendisinden uzun süre
haber alınamaması dünya sanat çevrelerinin büyük
tepkisine sebep olmuştu. Serbest bırakıldıktan sonra
bir yıl Çin’i terk etmesine izin verilmeyen sanatçı
hala resmi izin olmadan ülkeyi terk edemiyor. Ai’nin
sanatından bağımsız düşünülemeyecek kişiliği,
modern kültürde sanatçıların üstlendikleri çelişkili
rollerin belirgin bir örneğini teşkil ediyor. Kimileri
tarafından ‘vizyoner bir şovmen’ olarak da nitelenen
Ai’nin ‘Sunflower Seeds’ (Ayçekirdekleri) adlı, 2010’da
Londra Tate Modern’da sergilendiğinde büyük ses
getiren çalışması, 1600 Çinli zanaatkar tarafından her
biri elle boyanan 100 milyon porselen ayçekirdeğinden
oluşuyordu.
Ai modern çağdan önce Çin kültürünün ‘felsefe,
estetik, ahlak anlayışı ve zanaatle tam bir bütünlük
halinde’ olduğunu söylüyor. Ai’ye göre eski Çin’de
sanat çok etkili olabiliyordu. ‘’Sadece süs ya da
bir fikirden ibaret değil, sanatın yürütebileceği
tam bir üstün model oluşturacak şekilde...’’ Oysa
Ai Weiwei’nin içine doğduğu Çin’de totaliter bir
kültür hakimdi. Sanatçının babası, ünlü şair Ai Qing
1950’lerin sonunda rejime ters düşünce ailesiyle
birlikte çalışma kampına gönderilerek, 5 yılını tuvalet
temizlemekle geçirmişti. Ai çocukluğunun Çin’ini
konsolosluk otomobillerinin dışında sokaklarda
neredeyse hiç arabanın olmadığı, çok yavaş, sessiz ve
gri bir yer olarak hatırlıyor. ‘’İnsanların yüzünde fazla
ifade yoktu.’’ diyor, ‘’Kültür Devrimi’nden sonra yüz
kasları hala kahkaha atacak ya da duyguları ortaya
koyacak güce sahip değildi. Biraz renkle karşılaşsanız
-mesela yağmur altında sarı bir şemsiye- şok
geçirirdiniz.’’
20 NATURA • EYLÜL - EKİM 2013 / SEPTEMBER - OCTOBER 2013
Resistance in marble
The marble works of Ai Weiwei, the most renowned
contemporary artist of China, represent the
cultural and political changes in his country.
A
i Weiwei, nominated as “Man of the Year” by Time magazine,
described as the ‘world’s most powerful artist” by ArtReview in 2011
is also a fierce opponent of China’s authoritarian regime. In the
same year as these accolades, he was detained by authorities at
Beijing Airport, his arrest sparking world-wide combination. He was
not allowed to leave China for a year after his release and still needs official
permission to travel abroad.
Ai’s persona, inseparable from his art, draws power from the contradictory
roles that artists perform in modern culture. Sometimes, described as
a a visionary showman, he arouses comment and creates spectacles.
His signature work, Sunflower Seeds, which was a sensation at the Tate
Modern 2010, consists of 100 million pieces of sunflower seeds made from
porcelain, each painted by one of 1,600 Chinese craftsmen.
Acording to Ai, before the modern era China’s culture had a “total
condition, with philosophy, aesthetics, moral understanding and
craftsmanship.” In ancient China, art could become very powerful. “It’s not
just a decoration or one idea, but rather a total high model which art can
carry out.” Yet, the China he was born into was a totalitarian society. Ai’s
father, the famous poet Ai Qing, ran afoul of the regime in the late ’50s and
he and his family were sent to a labor camp. He spent five years cleaning
toilets. “There were almost no cars on the street,” he says. “No private
cars, only embassy cars. You could walk in the middle of the street. It was
very slow, very quiet and very gray. There were not so many expressions on
human faces. After the Cultural Revolution, muscles were still not built up
to laugh or show emotion. When you saw a little bit of color—like a yellow
umbrella in the rain—it was quite shocking. The society was all gray, and a
little bit blue.”
In 1981, when it became possible for Chinese citizens to travel abroad, Ai
went to New York. “It looked like a bowl of diamonds,” he says. It was
not the city’s material wealth that attracted him, but the freedom of action