Natura November - December 2010 | Page 51

Tasarımcılar projede kullanılan taşları mimari bir yapı yapar gibi değil, bir enstalasyon sanatçısının rahatlığı içinde yanyana ya da üst üste yerleştiriyorlar. Bu inceliklerin, tesadüfilik dahilinde her yere yayılması hedefleniyor. Bitkiler, daha önce de değinildiği üzere taşların arasında kendilerine yer açan önemli bir tasarım elemanı olarak projedeki yerini alıyor. Mevcut alandaki maksimum yeşilliği korumanın yanında, bakım gerektirmeyen, su ihtiyacı olmayan, zen bahçelerindeki kayaya benzer ağaç gövdesi yayılımı ön plana çıkartılıyor. Bu içeride yaratılmak istenen totallik hissini destekliyor. Dinginlik, sakinlik ve huzur önemli kavramlar olarak tasarımın amacı haline geliyor. Hiçbir yer görmeyen evlerin bahçeleri adeta kendi içine kapalı hücreler gibi tasarlanarak, bir mahremiyet hissi sağlıyor. Peki taş bu projede neden bu kadar büyük bir yer kaplıyor, taş türleri seçilirken nelere dikkat edildi? Taşın malzeme olarak insan üzerinde yarattığı ağırlık, kuvvet, taşıyıcılık, sağlamlık ve güven duyguları bu projenin tasarım kriterleri bağlamında oldukça fazla önemsenmiş. Bunun yanında taşın çok fazla çeşitlilik ortaya koyması onu farklı fonksiyonlarda, başka başka şekillerde kullanılabilir hale getiriyor. Islak-kuru; ışıklı-ışıksız, gündüz-gece, mat-parlak her hali farklı potansiyeller barındıran taş, tasarım açısından sınırsız bir zenginlikler dünyası sunuyor. Tasarımcılar farklı doğal taşları bir araya getirerek projeye has taş dokuları oluşturmak istiyorlar. Bunun için taş rengi üzerinde hassasiyetle durulmuş. Bu projede taştan beklenenlerden biri, üzerine düşen fiziksel fonksiyonu karşılamasının yanında yaratılan atmosfere hizmet eden duygusal fonksiyonu da yerine getirmesi. 54 NATURA • KASIM-ARALIK 2010 will be selected and then fine tuned for these combinations. The resulting design atmosphere will in this type of stone at once be natural and calm but with certain highlights to provide drama and visual brilliance. Most of these stones will be from the surrounding areas with an extensive use of Turkish regional stones. Cut and processed marble, rough and broken natural stone, large marble and stone panels with textured surfaces, are part of the designers’ original approach to building on the Aegean that works with nature extending its qualities while providing the comfortable and tranquil environment that the Mediterranean is famous for. Bilgili Holding’s Bodrum, Bodrum as designed by Tanju Özelgin with Arif Özden and Sinan İzgi currently under construction is set to be a landmark project where instead of the usual disregard of the existing ecological and natural conditions of this landscape all together common in projects in this area instead works with nature to create something completely new yet in the spirit of this unique location.