Natura November - December 2010 | Page 20

İSPANYA’DAKİ MADİNAT AL ZAHRA MÜZESİ ÇAĞDAŞ BİR ORTAMDA ARKEOLOJİNİN BİR PARÇASI OLMA İMKANI VERİYOR. Madinat al Zahra Museum in Cordoba, Spain by Sobejano Architects features living archaeology in a contemporary setting. modernizmin İslam dünyasına yaptığı sosyal yararlara odaklanır. Elbette, ödülün gözden kaçırmadığı geniş bağlam içerisinde Jean Nouvel, Norman Foster ve Snohetta gibi daha önce bu ödülü almış, tanınmış sanatçılar da yer alır, fakat ödülün verilişinde daha çok tasarımsal ihtiyaçlar, gelenek ve kültürel miras arasında bir denge kurulmaya çalışılır. Uzun yıllardır bu İslam kültürü ve mimari anlayışına odaklanma durumu ödülün ve kazananların daha alt bir kategoride değerlendirilmesine hatta belki de küçümsenmesine neden oldu. İslam kültürünün değerinin takdir edilmesi, mimari ifadelerle anlatılması ve geliştirilmesi gerekliliği, sanki bu ödülün kendi nişi içinde kaybolarak küçülmesine, evrensel ve yenilikçi modern değerlere uyarlanmasının mümkün olmamasına neden oluyor gibi görünebilir. Yıllar boyunca geleneksel toplumlarla ilgilenen bir organizasyon olması, AKAA’nın yerel “çamur ve bambu” mimarisine verilen bir ödül olarak algılanması, ödülün kendi kimliğini daha da gölgelemesine neden oldu. AKAA’daki katılımcıların ve izleyicilerin genelde İslami konularda çalışan önde gelen mimarlar olması da bu önyargıları güçlendirdi. Mimarlık yeni globalizmin etkisiyle ileri teknoloji ve avangard tasarım sayesinde evrensel bir stil kazanırken, AKAA’nın çevresindeki ağ insanların ve yerlerin özellikleri konusuna dikkat çekmeye çalıştı. 2000’li yıllarda, dünyadaki mimarlık ve inşaattaki ekonomik gelişimin hızı, ödülün ikinci plana atılmasına neden oldu. Dünyaca tanınmanın yolunun AKAA’dan geçtiği birçok İslam ülkesinde, ikinci ve farklı bir mimari kültüre sahip olmak, durumu daha da beter hale getirdi. Ağa Han mimari ödülünü kazanmak dışında uluslararası sahneye erişimin mümkün olmadığı Türkiye gibi ülkelerde, ödülün önemi çok büyük. Zamanının en iyi uygulamacılarından olan Cengiz Bektaş, Turgut Cansever, Behruz Çinici gibi ödül kazanmış kişiler, başka koşullarda uluslararası mimari çevrelerde bilinmeyecekken, bu ödül sayesinde bir nebze de olsa uluslararası tanınırlığa ulaştılar. “Eleştirel Bölgecilik” gibi terimlerin popülaritesine rağmen, bu bölgesel mimari kültür önemsiz görüldü, ödül de güncel mimarinin globalleşmesindeki gelişimin hızına ayak uyduramayan bir bölgeselleşme çeşidi olarak algılandı. AKAA’nın bakış açısında değişiklik Günümüzde ekonomik çalkantılar ve ekolojik krizlerle dolu yeni bir dünya mevcut. Global ekonomik gerilemenin zararlarının gösterdiği gibi gerçekten de 2000’li yıllardaki ekonomik patlama, mimari değerlerin değerlendirilme kriterlerine zarar verdi. Bu zaman diliminde Herzog ve De Meuron’un Pekin Stadyumu, Rem Koolhaas’ın Seattle Merkez Kütüphanesi, Norman Foster’ın Millau Viyadüğü gibi şaheserler yapılmış olsa da, tek değeri medya ve reklamcılar tarafından bir şehrin imajı için kullanılmak olan binalar da ne yazık ki çok daha fazla yapıldı. Bu binalar ufku süslemek veya bir şehre uluslararası arenada bir çehre kazandıran ikonik binalar olarak algılandılar. Buna “Dubai etkisi” diyebiliriz, ancak işe bakın ki, bu etkiye adını veren şehir İslam dünyasında yer alıyor, imaja bağlı olarak yatırımcı ve ikamet edenleri potansiyel anlamKASIM-ARALIK 2010 • NATURA 23