İSPANYA’DAKİ
MADİNAT AL
ZAHRA MÜZESİ
ÇAĞDAŞ BİR
ORTAMDA
ARKEOLOJİNİN BİR
PARÇASI OLMA
İMKANI VERİYOR.
Madinat al
Zahra Museum in
Cordoba, Spain
by Sobejano
Architects
features living
archaeology in
a contemporary
setting.
modernizmin İslam dünyasına yaptığı sosyal yararlara
odaklanır. Elbette, ödülün gözden kaçırmadığı geniş
bağlam içerisinde Jean Nouvel, Norman Foster ve Snohetta gibi daha önce bu ödülü almış, tanınmış sanatçılar da yer alır, fakat ödülün verilişinde daha çok tasarımsal ihtiyaçlar, gelenek ve kültürel miras arasında
bir denge kurulmaya çalışılır.
Uzun yıllardır bu İslam kültürü ve mimari anlayışına
odaklanma durumu ödülün ve kazananların daha
alt bir kategoride değerlendirilmesine hatta belki de
küçümsenmesine neden oldu. İslam kültürünün değerinin takdir edilmesi, mimari ifadelerle anlatılması
ve geliştirilmesi gerekliliği, sanki bu ödülün kendi nişi
içinde kaybolarak küçülmesine, evrensel ve yenilikçi
modern değerlere uyarlanmasının mümkün olmamasına neden oluyor gibi görünebilir. Yıllar boyunca
geleneksel toplumlarla ilgilenen bir organizasyon olması, AKAA’nın yerel “çamur ve bambu” mimarisine
verilen bir ödül olarak algılanması, ödülün kendi kimliğini daha da gölgelemesine neden oldu. AKAA’daki
katılımcıların ve izleyicilerin genelde İslami konularda
çalışan önde gelen mimarlar olması da bu önyargıları güçlendirdi. Mimarlık yeni globalizmin etkisiyle
ileri teknoloji ve avangard tasarım sayesinde evrensel
bir stil kazanırken, AKAA’nın çevresindeki ağ insanların ve yerlerin özellikleri konusuna dikkat çekmeye
çalıştı. 2000’li yıllarda, dünyadaki mimarlık ve inşaattaki ekonomik gelişimin hızı, ödülün ikinci plana
atılmasına neden oldu. Dünyaca tanınmanın yolunun AKAA’dan geçtiği birçok İslam ülkesinde, ikinci ve
farklı bir mimari kültüre sahip olmak, durumu daha
da beter hale getirdi. Ağa Han mimari ödülünü kazanmak dışında uluslararası sahneye erişimin mümkün olmadığı Türkiye gibi ülkelerde, ödülün önemi
çok büyük. Zamanının en iyi uygulamacılarından olan
Cengiz Bektaş, Turgut Cansever, Behruz Çinici gibi ödül
kazanmış kişiler, başka koşullarda uluslararası mimari çevrelerde bilinmeyecekken, bu ödül sayesinde bir
nebze de olsa uluslararası tanınırlığa ulaştılar. “Eleştirel Bölgecilik” gibi terimlerin popülaritesine rağmen,
bu bölgesel mimari kültür önemsiz görüldü, ödül de
güncel mimarinin globalleşmesindeki gelişimin hızına ayak uyduramayan bir bölgeselleşme çeşidi olarak
algılandı.
AKAA’nın bakış açısında değişiklik
Günümüzde ekonomik çalkantılar ve ekolojik krizlerle dolu yeni bir dünya mevcut. Global ekonomik
gerilemenin zararlarının gösterdiği gibi gerçekten de
2000’li yıllardaki ekonomik patlama, mimari değerlerin değerlendirilme kriterlerine zarar verdi. Bu zaman
diliminde Herzog ve De Meuron’un Pekin Stadyumu,
Rem Koolhaas’ın Seattle Merkez Kütüphanesi, Norman
Foster’ın Millau Viyadüğü gibi şaheserler yapılmış olsa
da, tek değeri medya ve reklamcılar tarafından bir
şehrin imajı için kullanılmak olan binalar da ne yazık
ki çok daha fazla yapıldı. Bu binalar ufku süslemek
veya bir şehre uluslararası arenada bir çehre kazandıran ikonik binalar olarak algılandılar. Buna “Dubai
etkisi” diyebiliriz, ancak işe bakın ki, bu etkiye adını
veren şehir İslam dünyasında yer alıyor, imaja bağlı
olarak yatırımcı ve ikamet edenleri potansiyel anlamKASIM-ARALIK 2010 • NATURA 23