Projeler/Projects: İzmir
TASARLANAN EĞİMLİ TERASLAR SAYESİNDE
DENİZ YÖNÜNDEN ANA CEPHEYE DOĞRU
YÜRÜNEBİLECEK.
THE PEDESTRIAN APPROACH FROM THE İZMİR GULF
TOWARDS THE MAIN FAÇADE WILL BE FACILITATED BY
ELEVATED TERRACES AND WALKWAYS.
mekanlarıyla, Atatürk Kültür Merkezi’ndeki lobi kurgusundan daha güçlü
bir kamusal alan söylemine sahip.
Teğet, tasarım süreci boyunca Akdeniz ikliminin gereksinimlerini dikkate
alarak, farklı mevsimlerde kullanılması mümkün olan esnek, uyumlu bir
dizi açık ve kapalı performans alanları tasarlamış. Açık hava tiyatrosu
olarak da kullanılabilecek şekilde düzenlenen avlu ve sahne tavanının
üst örtüde yaptığı çıkıntının düz bir duvar yüzeyi olarak tanımlanarak
yazları film gösterimleri için değerlendirilebilmesi bu tasarım tercihinin
örnekleri arasında... Tüm bu kamusal mekanların sadece açık renk,
doğal taş malzeme kullanılarak kaplanması aslında binanın Akdenizli
köklerine gönderme yapıyor. Taşın hem zemin, hem de cephe malzemesi
olarak sürekli ve tutarlı kullanımıyla binanın hibrid topografyasında
uyum sağlanıyor; İzmir’in sıcak iklimine uygun temel yapı malzemesi taş,
binanın rampa ve açılı yüzeylerine bütünlük kazandırıyor.
İzmir Opera Binası projesinin başarısı, mimarlarının kültür, eğlence
ve ulaşım alanlarını Akdeniz çevresine uyumlu, dengeli bir şekilde bir
araya getirebilmesinde saklı. Bina bir performans sanatları yapısından
beklenebilecek tüm ihtişama sahip; öte yandan bölgenin geleneksel taş
yapı malzemesinin olanaklarını değerlendirilmesiyle fark edilir derecede
çağdaş ve modern, ama aynı zamanda Akdeniz karakteri ile uyumlu bir
mimariyi ortaya koyuyor.
İZMİR OPERA
BİNASI’NIN
KENTİN KUZEY
BÖLGESİNDE KENT
FAALİYETİNİN
MERKEZİ OLMASI
HEDEFLENİYOR.
THE İZMİR
OPERA HOUSE
IS INTENDED
TO PROVIDE A
FOCAL POINT FOR
URBAN ACTIVITY
IN THE NORTHERN
SECTION OF İZMİR.
52 NATURA • MAYIS - HAZİRAN 2013 / MAY - JUNE 2013
by direct site lines in either direction that become
more dramatic at night when the entrance lobby and
its hanging light fixtures are visible from the plaza in
front. In contrast to the Atatürk Kültür Merkezi though,
the front lobby in İzmir is a more meaningful public
space open from all sides and accessible throughout
the day providing shade and air-conditioning during
İzmir’s hot summers.
Teğet, clearly aware of their environment in the
Mediterranean, makes their design more flexible and
amenable to the climate by providing a variety of outdoor
and indoor spaces for performance activities. For example
there is a courtyard that can also be used as an outdoor
theater and on the roof, the surface of a jutting tower can
be used for film projections. All of these public surfaces
are clad in stone in a gesture that also speaks to the
building’s Mediterranean roots. The building’s hybrid
topography is unified by a constant and consistent use
of stone as both cladding and pavement material. The
stone acts to unify the ramps and angular surfaces of
the building in a common material suited to the hot
temperatures of İzmir in its Aegean location.
The success of İzmir Opera House winning proposal can
be seen in the architects’ subtle merger of the space of
culture, leisure and public transportation attuned to the
Mediterranean environment. The İzmir Opera House has
all the grandeur one would expect of a building for the
performing arts but takes advantages of the traditional
stone building material of the region to achieve an
architecture that is distinctly contemporary and modern,
but resonant with Mediterranean character.