Projeler/Projects: Tibet
Tibet’te Standardarchitecture
KıRSAL MİMARİDE SOYUT YEREL;
YENİ BİÇİMSEL VE MATERYAL STRATEJİLER.
STANDARDARchıTEcTURE ıN TıBET
ABSTRAcTED VERNAcULAR; NEw fORMAL AND MATERıAL
STRATEgıES ıN RURAL ARchıTEcTURE.
Yazı-TexT: GÖKHAN KARAKUŞ FOTOĞRAF-PHOTO: CHEN SU
B
inlerce yıllık geleneksel yaşam ve hızla genişleyen global
sistemin geldiği yer, zor ve açık uçlu bir proses. Şehirlerin
büyüme biçimlerindeki tutarsızlık, toplum ve kişilerin artan
stresi ile bağlantı halinde. Kentler günlük hayatı ele geçirerek,
21. yüzyıl uygarlığının dinamiklerini belirliyor. İnsanlar kentlere
akın ettikçe, kırsal bölgeler de bu göçten farklı şekillerde etkileniyor.
Kırsal bölgenin kendine özgü ve çok eskilere dayanan gündelik hayat
ritmi gelenek, etos, din, doğa ve ekoloji arasındaki dengeleri çok
spesifik bir şekilde düzenliyor. Elişi kumaşlardaki rengarenk desenler,
bir halk türküsünün ritmi, çobanların güzergahı... Bunların her biri
binyıllardır doğanın döngüleri içinde yaşamanın getirdiği hassas birer
performansı ifade ediyor.
Bu yaşam kalıpları bugün büyük bir değişim içinde. Bu doğrultuda
içinde yaşadığımız mekanlar da değişiyor. Mesela kırsal yaşamdan
bahsettiğimizde köy ve onun mimarisi akla geliyor. Kereste, taş, bambu,
kerpiç ve tuğladan köy evleri modern bilinçte, kentte yaşayanların
daima hayalini kurduğu bir hayat tarzının ideal görüntüleri olarak yer
almıştır. Ancak bugün kırsal yaşam tarzı da, köy hayatına dair romantik
idealden uzaklaşarak küresel değişime ayak uydurmak zorunda.
Bu dönüşüm mimari ve yerleşimin pek çok katmanında kendini
gösteriyor. Çağdaş inşaat tekniklerinin ortaya çıkması, özellikle de
beton ve çeliğin yaygınlaşmasıyla geleneksel yapı tekniklerine ihtiyaç
azaldı ve dolayısıyla kullanımları da azaldı. Bugünün kırsal mimarisi
eski kimliğinin zayıf bir pastişinden ibaret. Eskiden bu mimarinin
belkemiğini teşkil eden detaylı zanaat ve yapı teknikleri, bu yerel
mimarileri kendilerinin kötü birer kopyasına dönüştüren benzer stillerin
sıradan tekrarlarıyla yer değiştirdi.
Mimarlığın bu durumlara cevap kabiliyeti sınırlı oldu. Kırsal bölgelerde
çalışmanın ekonomik ve kimi zaman da siyasi zorluğu, buralardaki
mimari gelişim imkanlarını iyice azalttı. Kırsal bölgede çalışan ‘yerel’
mimarlar genelde teknik becerilere sahip, ancak ilerici dönüşümlere yol
açacak kararları verebilecek kadar küresel akımlara hakim değiller. Yine
de, son zamanlarda ekolojik ve kültürel olarak sürdürebilir stratejilerle
gerçekleştirilen kırsal projelerde mimari olarak anlamlı sonuçlar
görmek mümkün. Li Xiaodong’un yaptığı Çin Xiashi’deki The Bridge
School, Gando, Burkina Faso’da mimarlığını Diébédo Francis Kéré’nin
yaptığı ilkokul, Şevki Pekin’in Çandarlı’daki çiftlik yapıları ve 3LHD’in
Hırvatistan’daki Bale Spor Merkezi yerel ihtiyaçları küresel bilinçle
dengeleyen projeler arasında... Bu yapılarda yerel malzeme ve metodlar
geleneksel yöntemlerle kullanılmakla birlikte, biçimsel olarak dönüşüm
göstererek bölgeselin soyutlandığı hacim ve şekiller ortaya çıkarıyor.
102 NATURA • MAYIS-HAZİRAN / MAY-JUNE 2011
T
he resolution of thousands of years of
traditional living and a quickly expanding
global system is a difficult and sometimes
open-ended process. We can see in the
disjointed nature with which cities are
growing the stresses that are increasing on society
and individuals. Cities are taking over everyday life,
determining the dynamics of 21st century civilization.
As people flock to cities, rural areas suffer from the
affects of these migrations in different ways. There are
disturbances to the rhythm of daily life particular to the
countryside, itself very specific and old, disorganizing
the balances between tradition, ethos, religion, nature
and ecology. The colorful patterns of handwoven textiles,
the rhythm of a folk music song, the paths followed by
shepherds, each is a subtle performance of thousands of
years of living in the cycles of nature.
Today these patterns of life are changing dramatically.
In turn the places that we inhabit are also changing.
For example, when we speak about rural life, the village
and its architecture comes to mind. The timber, stone,
bamboo, mud, and brick buildings of the village forever
have a place in the modern consciousness as ideal
images of a lifestyle that many urban dwellers aspire
to. But today, the lifestyle behind the rural way of life
is having to adapt to global change, moving away from
the romantic ideal of country life. The transformation has
occurred at many levels in architecture and habitation.
The advent of modern construction technologies,
particularly the availability of concrete and steel, have
led to a steady decline of traditional building skills due
to lack of demand. Rural architecture today is a thin
pastiche of its former self. Details in handcraft and
construction that were once central to this architecture
have been replaced by dull repetition of styles that
turn these vernacular architectures into thin copies of
themselves.
Architecture’s ability to respond to these situations has
been limited. The economic and sometimes political
difficulty of working in rural areas has exacerbated
the problem of trying to advance architecture. The