Natura May - June 2011 | Page 98

Projeler/Projects: Tibet Tibet’te Standardarchitecture KıRSAL MİMARİDE SOYUT YEREL; YENİ BİÇİMSEL VE MATERYAL STRATEJİLER. STANDARDARchıTEcTURE ıN TıBET ABSTRAcTED VERNAcULAR; NEw fORMAL AND MATERıAL STRATEgıES ıN RURAL ARchıTEcTURE. Yazı-TexT: GÖKHAN KARAKUŞ FOTOĞRAF-PHOTO: CHEN SU B inlerce yıllık geleneksel yaşam ve hızla genişleyen global sistemin geldiği yer, zor ve açık uçlu bir proses. Şehirlerin büyüme biçimlerindeki tutarsızlık, toplum ve kişilerin artan stresi ile bağlantı halinde. Kentler günlük hayatı ele geçirerek, 21. yüzyıl uygarlığının dinamiklerini belirliyor. İnsanlar kentlere akın ettikçe, kırsal bölgeler de bu göçten farklı şekillerde etkileniyor. Kırsal bölgenin kendine özgü ve çok eskilere dayanan gündelik hayat ritmi gelenek, etos, din, doğa ve ekoloji arasındaki dengeleri çok spesifik bir şekilde düzenliyor. Elişi kumaşlardaki rengarenk desenler, bir halk türküsünün ritmi, çobanların güzergahı... Bunların her biri binyıllardır doğanın döngüleri içinde yaşamanın getirdiği hassas birer performansı ifade ediyor. Bu yaşam kalıpları bugün büyük bir değişim içinde. Bu doğrultuda içinde yaşadığımız mekanlar da değişiyor. Mesela kırsal yaşamdan bahsettiğimizde köy ve onun mimarisi akla geliyor. Kereste, taş, bambu, kerpiç ve tuğladan köy evleri modern bilinçte, kentte yaşayanların daima hayalini kurduğu bir hayat tarzının ideal görüntüleri olarak yer almıştır. Ancak bugün kırsal yaşam tarzı da, köy hayatına dair romantik idealden uzaklaşarak küresel değişime ayak uydurmak zorunda. Bu dönüşüm mimari ve yerleşimin pek çok katmanında kendini gösteriyor. Çağdaş inşaat tekniklerinin ortaya çıkması, özellikle de beton ve çeliğin yaygınlaşmasıyla geleneksel yapı tekniklerine ihtiyaç azaldı ve dolayısıyla kullanımları da azaldı. Bugünün kırsal mimarisi eski kimliğinin zayıf bir pastişinden ibaret. Eskiden bu mimarinin belkemiğini teşkil eden detaylı zanaat ve yapı teknikleri, bu yerel mimarileri kendilerinin kötü birer kopyasına dönüştüren benzer stillerin sıradan tekrarlarıyla yer değiştirdi. Mimarlığın bu durumlara cevap kabiliyeti sınırlı oldu. Kırsal bölgelerde çalışmanın ekonomik ve kimi zaman da siyasi zorluğu, buralardaki mimari gelişim imkanlarını iyice azalttı. Kırsal bölgede çalışan ‘yerel’ mimarlar genelde teknik becerilere sahip, ancak ilerici dönüşümlere yol açacak kararları verebilecek kadar küresel akımlara hakim değiller. Yine de, son zamanlarda ekolojik ve kültürel olarak sürdürebilir stratejilerle gerçekleştirilen kırsal projelerde mimari olarak anlamlı sonuçlar görmek mümkün. Li Xiaodong’un yaptığı Çin Xiashi’deki The Bridge School, Gando, Burkina Faso’da mimarlığını Diébédo Francis Kéré’nin yaptığı ilkokul, Şevki Pekin’in Çandarlı’daki çiftlik yapıları ve 3LHD’in Hırvatistan’daki Bale Spor Merkezi yerel ihtiyaçları küresel bilinçle dengeleyen projeler arasında... Bu yapılarda yerel malzeme ve metodlar geleneksel yöntemlerle kullanılmakla birlikte, biçimsel olarak dönüşüm göstererek bölgeselin soyutlandığı hacim ve şekiller ortaya çıkarıyor. 102 NATURA • MAYIS-HAZİRAN / MAY-JUNE 2011 T he resolution of thousands of years of traditional living and a quickly expanding global system is a difficult and sometimes open-ended process. We can see in the disjointed nature with which cities are growing the stresses that are increasing on society and individuals. Cities are taking over everyday life, determining the dynamics of 21st century civilization. As people flock to cities, rural areas suffer from the affects of these migrations in different ways. There are disturbances to the rhythm of daily life particular to the countryside, itself very specific and old, disorganizing the balances between tradition, ethos, religion, nature and ecology. The colorful patterns of handwoven textiles, the rhythm of a folk music song, the paths followed by shepherds, each is a subtle performance of thousands of years of living in the cycles of nature. Today these patterns of life are changing dramatically. In turn the places that we inhabit are also changing. For example, when we speak about rural life, the village and its architecture comes to mind. The timber, stone, bamboo, mud, and brick buildings of the village forever have a place in the modern consciousness as ideal images of a lifestyle that many urban dwellers aspire to. But today, the lifestyle behind the rural way of life is having to adapt to global change, moving away from the romantic ideal of country life. The transformation has occurred at many levels in architecture and habitation. The advent of modern construction technologies, particularly the availability of concrete and steel, have led to a steady decline of traditional building skills due to lack of demand. Rural architecture today is a thin pastiche of its former self. Details in handcraft and construction that were once central to this architecture have been replaced by dull repetition of styles that turn these vernacular architectures into thin copies of themselves. Architecture’s ability to respond to these situations has been limited. The economic and sometimes political difficulty of working in rural areas has exacerbated the problem of trying to advance architecture. The