Natura May - June 2011 | Page 27

Tasarım/Design The House Hotel Galatasaray 2010 senesinde açılan ve The House Café zincirinin ilk otel projesi olan The House Hotel Galatasaray, Beyoğlu’nun ilginç antika dükkanlarıyla dolu semti Çukurcuma’daki Zenovitch binasında yer alıyor. Otel adını, 19. yüzyılın sonlarında binada yaşamış olan Zenovitch ailesinden alıyor. Çatı katı ile birlikte toplam beş katta 1000 metrekarelik bir alana sahip The House Hotel Galatasaray, Zenovitch binasının tarihi karakterini koruyarak oluşturulan mimari kabuk içinde yer alıyor. Bu kabuk, üzerine eklenen modern dokular sayesinde misafirlere tarihi Beyoğlu semtinde çağdaş bir his yaşatıyor. Otelin zemin katında resepsiyon, çatı katında teras barı ve şömineli lounge alanı, ara dört katta ise toplam 20 süit oda bulunuyor. Katların hol zeminlerine uygulanan karo mozaik deseninin daha yalın bir yansıması, tavandaki altıgen perfore panellerde de devam ediyor. Bu panellerin içine yerleşik gizli aydınlatmalar aynı grafik etkiyi kuvvetlendirerek bütünü oluşturuyor. Duvar ve tavanlarda açık tonların ağırlıklı olarak kullanıldığı konuk odalarındaki süet deri kaplamalı yatak, Zenovitch avizeler ve siyah lake çalışma masaları dahil bütün mobilyalar Autoban tarafından otel için özel olarak tasarlanmış. Odalardaki sehpa ve giysi dolaplarındaki cam kullanımı sadelik ve ferahlık hissi yaratıyor. Oda zeminlerindeki grafik etkisi kuvvetli marküteri ve yün halı kullanımı sadeliği kıran renkli detayları meydana getiriyor. Binanın tarihi dokusunu pekiştiren bir diğer detay ise banyoların yan duvarlarındaki mermer panellere yaldızla işlenen Beyoğlu ve çevresine ait eski apartman isimleri. Otel için özel olarak tasarlanan akrilik cam duş kabinleri odaların içinde ayrı birer ünite olarak bulunuyor. Neticede, The House Hotel Galatasaray binanın orijinal detayları vurgularken çağdaş tasarım detaylarıyla hem modern hem de lüks bir mekan sunuyor. 30 NATURA • MAYIS-HAZİRAN / MAY-JUNE 2011 The House Hotel Galatasaray, The House Café chain’s first hotel project, is located in Çukurcuma, a bohemian quarter of Beyoğlu famous for its eccentric antique shops. Autoban maintained the character of the historical 19th century neo-classic Zenovitch building, emphasizing its original characteristics. The building’s interior has been designed with a modern-classic approach, integrating hexagonally perforated ceiling paneling and custom-made furniture conveying a contemporary feel within the historic Beyoğlu cityscape. The Hotel is spread over five floors including the ground and penthouse floors. Mosaic stones cover all hall floors, matching the more simple honeycomb shaped panels on the ceiling that disguise the lighting fixtures. The stairs, handrails and the doors in the halls have been kept in their original forms. An off white tinted color has been used widely in the guest rooms. All the furniture including wash-leather coated beds, the specialized Zenovitch chandeliers and lacquer work desks with leather ottomans were all custom-designed for the hotel. The use of glass on coffee tables and the closets reflect inspirations from the neoclassic attitudes of the early 19th century decoration. The classical approach in the building’s design is also reflected in the bathrooms. In order to recreate the feeling of the era; names of old apartments in Beyoğlu have been carved on marble panels on the side walls. The custom-made shower cabins made of acrylic and glass are situated inside the rooms as separate units. Two suites, the bar, the breakfast and the lounge area are located on the penthouse floor with its original wooden ce