Natura May - June 2011 | Page 23

Tasarım/Design The House Hotel Bosphorus The House Hotel zincirinin son projesi The House Hotel Bosphorus, Ortaköy House Café’nin de içinde bulunduğu tarihi Simon Kalfa binasında bulunuyor. Bina, adını Osmanlı Sarayı’nın mimarı olmasıyla duyurmuş olan Balyan ailesinden alıyor. Otelin tasarım yaklaşımı, tarihi bir binada saray hissi yaratılması fikrinden yola çıkıyor. Konfor ve lüks odaklı mekanı, klasik izler taşıyan modern bir butik otel olarak tanımlamak mümkün. Autoban’ın artık alamet-i farikası haline gelen mermer, pirinç ve ceviz malzeme seçimi, burada da karşımıza çıkıyor. Eskiyle yeniyi 1000 metrekarelik bu binada birleştiren Autoban, lineer plan şemaları içinde dairesel formlar uygulayarak zıtlıkları ön plana çıkarıyor. Mobilya ve aydınlatma elemanlarında kullanılan oval formların yanında zemin marküteri uygulamasında ve koridor holü ile misafir oda zemin halılarında görülen üç boyutlu küp deseni ve bunun yanında duvarları yükselten bezemeli dekoratif dokular, otelin ilgi çekici detayları arasında. Girişteki özel tasarım ferforje kapı, misafirleri resepsiyon ve karşısındaki lobiye getiriyor. Birinci katta, otelin restoran ve barı, spor salonu, spa, lounge alanı ve konferans salonu yer alıyor. Ortaköy’ün diğer tarihi binalarıyla uyum sağlamak amacıyla dış cephesi ve kat yapısı korunarak dört normal kat ve bir çatı katından oluşan binanın diğer katlarında 23 adet süit bulunuyor. Dört normal katın her birinde beş oda yer alıyor. Çatı katında ise diğer odalardan daha geniş ve muhteşem Boğaz manzaralı özel teraslara sahip üç süit var. Odaların her biri, oda numaralarının yanı sıra çevredeki tarihi binalardan esinlenen özel isimlere de sahip. Odalardaki kapı ve pencere doğramaları orijinaline sadık kalı