T
M
Art Space sanat galerisinin 2011% Yunan Tasarım Sergisi
(asıl ismi ile, 2011% Greek Design Exhibition) sayesinde
Nisan ayında, 19 Yunanlı tasarımcı ve tasarım stüdyosunun
eserleri Atina’ya, medyanın gösterdiği büyük ilgi sayesinde
de dünyaya tanıtıldı. Sallanan tabureler, kablo-tutucu
yaratıklar, yarı-mum kılıçlar, ısırık izli tabak ve bardaklar... Sergilenen
yaratıcı ve sanatsal endüstriyel tasarım ürünleri, her gün görmeye
alışkın olduğumuz ürünlere alışık olmadığımız yeni bir nefes sağlarken,
sıradışı ürünlerle Zihni Sinir tarzı esprili çözüm önerileri de sunuyor.
Eserlerde kullanılan maddeler, tahta, kil, metal, kumaş ve cam gibi
çeşitlilik gösterirken, pek çok materyal geri-dönüşüm yoluyla ürünlere
kazandırılmış. Hatta geri-dönüştürülen materyaller, takı ve aksesuar
olarak bile ziyaretçilerin karşısına çıkıyor.
Tasarımın, kabaca bir deyişle, “eşyaları, dünyayı ve hayatı güzelleştirmek
ve geliştirmekten ibaret olması” fikrine dayanan sergide, estetiğin
yanısıra kullanışlılığın da ön planda olması beğeni gördü. Yapılan basın
açıklamalarına göre 2011% Yunan Tasarım Sergisi, “açık fikirliliğe ve
yenilikçiliğe sahip modern Yunan tasarımının önemini ortaya koymayı”
hedefliyordu. Seramik çaydanlıklardan Antik Yunan desenli eserlere
varan yelpaze ile, Akdeniz kültürünün günlük yaşantısı, tasarımlarla
yansıtılıyordu. Galerinin sahibi Andreas Manolioudakis ve küratör olan
kız kardeşi Eugenia, sergiden sorumlu baş isimler. “Kendimi bildim bileli
tasarıma karşı büyük bir sevda duydum... Sanat ve tasarımın hayatı
gerçekten daha iyi bir hale getirdiğine inanıyorum. Yunanistan’da –
değil sadece yerel yetenekleri içermek – daha önce hiçbir ürün tasarım
sergisi olmadığı için, böyle bir açılışın zamanının geldiğini düşündük,”
diyor Andreas Manolioudakis ve geniş tasarım yelpazesi arasından nasıl
seçim yaptıklarını anlatıyor, “Tasarım çok yönlü bir alan. Tüm endüstriyi
içermeye çalışsaydık, moda ve diğer pek çok çeşit kategoriden ürünü de
sergiye katmamız gerekecekti, bu nedenle sadece sanatsal yönü yüksek
olan endüstriyel tasarım ürünlerine yer verdik.”
Manolioudakis kardeşlerin yaptıkları araştırmalar, uluslararası boyutta
başarıya erişmiş pek çok Yunanlı ismin, yerel halk tarafından yeterince
tanınmadığını ortaya koymuş. Örneğin, İngiltere Central Saint Martins
College eğitimli Afroditi Krassa’nın eserleri, DKNY gibi şirketler tarafından
ilgi görürken, aynı üniversitenin mezunu Apostolos Porsanidis, Hermès
grup için bir koltuk dizayn etmiş bulunuyor. Serginin bir amacı da bu
isimlerin, Yunanistan tarafından da tanınmasını ve desteklenmesini
sağlamak. Genellikle özel tasarım fiyatlarının pahalı olduğunu ve bu
nedenle halkın büyük kesimini teğet geçtiğini itiraf etmekten kaçınmıy
or Andreas, “İnsanların küçük çaplı bir üretime saygı ve beğeni
duyduğuna inanıyorum, fakat pek çok kişi böyle bir masraftan kaçınmak
zorunda kalıyor.” Bu sergi ise, pek çok yerel tasarım ürününün,
aslında düşünüldüğü kadar da pahalı olmadığı fikrini öne sürüyor.
“Limitli sayıda üretilen özel parçalar, tabii ki pahalı, ancak galerimizde
sergilenen pek çok ürün seri üretim parçası. Pek çok endüstriyel tasarım
yapan sanatçı, büyük çaplı üretim ve dağıtım yapan firmalarla anlaşma
yapıyor, böylece az masraflı ürünler satışa sunulabiliyor,” diyor Eugenia
Manolioudakis.
he doors of creativity of the M Art Space were
opened in April 19, 2011 to Greek designers and
studios with the 2011% Greek Design Exhibition
in Athens, Greece. Rocking stools, cable-holder
creatures, candle-swords, cups and plates
with bite-marks... The gallery looked as though it had
jumped out of a post-modern, yet frankly natural,
picturesque cartoon world showing the energy and
tendencies in design in the growing design community
of Greece. Materials including wood, clay, metal, various
fabrics, and glass; most of which are recycled and made
into quirky and visual appealling functional objects such
as coffee tables, bookshelves, coat hangers, and even
jewelry.
Focusing o n the idea that design should be “nothing
less than something that simply makes the objects,
pictures, world, your life itself better,” the functionality
of many of the designs exhibited, as well as their
aesthetic impact, received praise from global media not
used to design from this part of the world. “The 2011%
Greek Design exhibition seeks to describe the diversity,
steady growth, openness, modernity, inspiration, the
importance of Greek Design here and now,” according
to the exhibition organizers. Exhibiting both global
and regional themes one could not but notice the local
influences as if a Mediterranean breeze blew into the
gallery, with ceramic teapots and Hellenic patterns along
the tableware.
The gallery owner Andreas Manolioudakis shares credit
for the exhibition with his sister, curator Eugenia. “I’ve
always been enamoured of design... I really believe it
makes your life better. Since there’s never been another
product design showcase in Greece - much less one
featuring local talent alone - we thought it was about
time,” says Andreas Manolioudakis, and explains how
they narrowed down the pool of participatns, “Design
has many facets. If we had wanted to cover the entire
gamut we would have had to include fashion and
all sorts of other categories, so we decided to stick to
product design with a more artistic approach.”
The exhibition brought home an awareness of the
many Greek designers who have achieved success in
international platforms. Afroditi Krassa’s work has been
handpicked by companies like DKNY, and Apostolos
Porsanidis has even designed a chair for the Hermès
group. “I do believe that people appreciate how much
effort goes into a small production, but most of them
just can’t afford it,” says Andreas Manolioudakis. An
aim of the exhibition is to show that innovative local
design is accessible, not just to the wealthy but to the
general populace. Eugenia Manolioudakis points out the
affordability of many of the designs in the exhibition,
as a result of mass production; “People who opt for
self-production are more expensive as they only put
out a limited number of units, but more acknowledged
designers who sell their royalties to large companies that
take over manufacturing and distribution go for bigger
runs that keep costs down.”
MAYIS-HAZİRAN / MAY-JUNE 2011 • NATURA 15