Natura May - June 2011 | Page 12

T M Art Space sanat galerisinin 2011% Yunan Tasarım Sergisi (asıl ismi ile, 2011% Greek Design Exhibition) sayesinde Nisan ayında, 19 Yunanlı tasarımcı ve tasarım stüdyosunun eserleri Atina’ya, medyanın gösterdiği büyük ilgi sayesinde de dünyaya tanıtıldı. Sallanan tabureler, kablo-tutucu yaratıklar, yarı-mum kılıçlar, ısırık izli tabak ve bardaklar... Sergilenen yaratıcı ve sanatsal endüstriyel tasarım ürünleri, her gün görmeye alışkın olduğumuz ürünlere alışık olmadığımız yeni bir nefes sağlarken, sıradışı ürünlerle Zihni Sinir tarzı esprili çözüm önerileri de sunuyor. Eserlerde kullanılan maddeler, tahta, kil, metal, kumaş ve cam gibi çeşitlilik gösterirken, pek çok materyal geri-dönüşüm yoluyla ürünlere kazandırılmış. Hatta geri-dönüştürülen materyaller, takı ve aksesuar olarak bile ziyaretçilerin karşısına çıkıyor. Tasarımın, kabaca bir deyişle, “eşyaları, dünyayı ve hayatı güzelleştirmek ve geliştirmekten ibaret olması” fikrine dayanan sergide, estetiğin yanısıra kullanışlılığın da ön planda olması beğeni gördü. Yapılan basın açıklamalarına göre 2011% Yunan Tasarım Sergisi, “açık fikirliliğe ve yenilikçiliğe sahip modern Yunan tasarımının önemini ortaya koymayı” hedefliyordu. Seramik çaydanlıklardan Antik Yunan desenli eserlere varan yelpaze ile, Akdeniz kültürünün günlük yaşantısı, tasarımlarla yansıtılıyordu. Galerinin sahibi Andreas Manolioudakis ve küratör olan kız kardeşi Eugenia, sergiden sorumlu baş isimler. “Kendimi bildim bileli tasarıma karşı büyük bir sevda duydum... Sanat ve tasarımın hayatı gerçekten daha iyi bir hale getirdiğine inanıyorum. Yunanistan’da – değil sadece yerel yetenekleri içermek – daha önce hiçbir ürün tasarım sergisi olmadığı için, böyle bir açılışın zamanının geldiğini düşündük,” diyor Andreas Manolioudakis ve geniş tasarım yelpazesi arasından nasıl seçim yaptıklarını anlatıyor, “Tasarım çok yönlü bir alan. Tüm endüstriyi içermeye çalışsaydık, moda ve diğer pek çok çeşit kategoriden ürünü de sergiye katmamız gerekecekti, bu nedenle sadece sanatsal yönü yüksek olan endüstriyel tasarım ürünlerine yer verdik.” Manolioudakis kardeşlerin yaptıkları araştırmalar, uluslararası boyutta başarıya erişmiş pek çok Yunanlı ismin, yerel halk tarafından yeterince tanınmadığını ortaya koymuş. Örneğin, İngiltere Central Saint Martins College eğitimli Afroditi Krassa’nın eserleri, DKNY gibi şirketler tarafından ilgi görürken, aynı üniversitenin mezunu Apostolos Porsanidis, Hermès grup için bir koltuk dizayn etmiş bulunuyor. Serginin bir amacı da bu isimlerin, Yunanistan tarafından da tanınmasını ve desteklenmesini sağlamak. Genellikle özel tasarım fiyatlarının pahalı olduğunu ve bu nedenle halkın büyük kesimini teğet geçtiğini itiraf etmekten kaçınmıy or Andreas, “İnsanların küçük çaplı bir üretime saygı ve beğeni duyduğuna inanıyorum, fakat pek çok kişi böyle bir masraftan kaçınmak zorunda kalıyor.” Bu sergi ise, pek çok yerel tasarım ürününün, aslında düşünüldüğü kadar da pahalı olmadığı fikrini öne sürüyor. “Limitli sayıda üretilen özel parçalar, tabii ki pahalı, ancak galerimizde sergilenen pek çok ürün seri üretim parçası. Pek çok endüstriyel tasarım yapan sanatçı, büyük çaplı üretim ve dağıtım yapan firmalarla anlaşma yapıyor, böylece az masraflı ürünler satışa sunulabiliyor,” diyor Eugenia Manolioudakis. he doors of creativity of the M Art Space were opened in April 19, 2011 to Greek designers and studios with the 2011% Greek Design Exhibition in Athens, Greece. Rocking stools, cable-holder creatures, candle-swords, cups and plates with bite-marks... The gallery looked as though it had jumped out of a post-modern, yet frankly natural, picturesque cartoon world showing the energy and tendencies in design in the growing design community of Greece. Materials including wood, clay, metal, various fabrics, and glass; most of which are recycled and made into quirky and visual appealling functional objects such as coffee tables, bookshelves, coat hangers, and even jewelry. Focusing o n the idea that design should be “nothing less than something that simply makes the objects, pictures, world, your life itself better,” the functionality of many of the designs exhibited, as well as their aesthetic impact, received praise from global media not used to design from this part of the world. “The 2011% Greek Design exhibition seeks to describe the diversity, steady growth, openness, modernity, inspiration, the importance of Greek Design here and now,” according to the exhibition organizers. Exhibiting both global and regional themes one could not but notice the local influences as if a Mediterranean breeze blew into the gallery, with ceramic teapots and Hellenic patterns along the tableware. The gallery owner Andreas Manolioudakis shares credit for the exhibition with his sister, curator Eugenia. “I’ve always been enamoured of design... I really believe it makes your life better. Since there’s never been another product design showcase in Greece - much less one featuring local talent alone - we thought it was about time,” says Andreas Manolioudakis, and explains how they narrowed down the pool of participatns, “Design has many facets. If we had wanted to cover the entire gamut we would have had to include fashion and all sorts of other categories, so we decided to stick to product design with a more artistic approach.” The exhibition brought home an awareness of the many Greek designers who have achieved success in international platforms. Afroditi Krassa’s work has been handpicked by companies like DKNY, and Apostolos Porsanidis has even designed a chair for the Hermès group. “I do believe that people appreciate how much effort goes into a small production, but most of them just can’t afford it,” says Andreas Manolioudakis. An aim of the exhibition is to show that innovative local design is accessible, not just to the wealthy but to the general populace. Eugenia Manolioudakis points out the affordability of many of the designs in the exhibition, as a result of mass production; “People who opt for self-production are more expensive as they only put out a limited number of units, but more acknowledged designers who sell their royalties to large companies that take over manufacturing and distribution go for bigger runs that keep costs down.” MAYIS-HAZİRAN / MAY-JUNE 2011 • NATURA 15