Projeler/Projects: Dubrovnik
Kireçtaşı ve
galvanize çelik
sokak hizasında
şaşırtıcı şekilde
birleşiyor.
Limestone and
galvanized steel
are surprisingly
paired at street
level.
özelliklerinden ibaret olmamasına özen gösterildiği görülüyor. Bu
özenli yaklaşım, yapının çevresiyle yakın ilişkiye girmesini amaçlayan
dikkate değer tasarım çözümlerinde vücut buluyor. Örneğin, kısmen
yeraltında konumlanmış olan otopark, bu özelliğine rağmen tasarımı
sayesinde çevreden kopmuyor ve en alt katının dahi günışığından
faydalanmasına olanak tanınıyor. Otoparkın, kolon ve kiriş gibi
taşıyıcı elemanlarının ağırlığını hissettirmeyen iç mekan düzenlemesi
sayesinde çoğu benzerinin aksine oldukça ferah bir görüntüye sahip
olduğu fark ediliyor. Bedensel engellilerin erişimine olanak tanıyan
asansör ve rampalar da yapının hizmet verebileceği kitleyi büyütüyor.
Projenin kamusal niteliğini artıran bir diğer özellikse hiç şüphesiz teras
kısmındaki kafe, bar ve seyir alanları. Dubrovnik’in deniz kıyısındaki
tarihi şehir merkezini tepeden gören bir arazide yer alan otopark, bu
coğrafi konumunu üst kısmındaki sosyal tesisler aracılığıyla kamunun
kullanımına sunuyor.
Inside_Outside’ın çevresiyle olan uyumlu birlikteliğinin izini mimari
programın yanı sıra renk ve malzeme tercihi gibi maddesel özellikler
üzerinden de sürmek mümkün. Proje, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde
yer verilerek korumaya alınan Dubrovnik’in tarihi şehir merkezinin
hemen bitişiğindeki bölgede yer alıyor. Burası ayrıca, yer yer çıplak bir
kireç taşı kütlesini andıran Srdj Dağı’nın Adriyatik Denizi’ne kavuştuğu
yer. Projenin bu coğrafi konumunun, mimarların estetik tercihleri için
önemli bir referans noktası ve ilham kaynağı olduğu açık. Çevrenin
tasarım üzerinde yaptığı bu önemli etkinin ipuçlarını projede sıklıkla
karşımıza çıkan taş malzemelerde bulmak mümkün. Örneğin, otoparkın
ana araç girişinin üzerinde yapılmış olan peyzaj düzenlemesinde
geniş bir kayalık alana yer veriliyor. Dahası, söz konusu düzenlemede
kullanılan kireç taşlarının kökeni de yine bu topraklara dayanıyor.
Taşların çıkarıldığı yer, yarı yarıya yere gömülü olarak inşa edilen
otoparkın ve kapalı spor salonunun yapımı sırasında kazılan otuz bin
metreküplük inşaat çuku ru.
90 NATURA • MART-NİSAN / MARCH-APRIL 2012
Srdj joins the Adriatic Sea. Clearly, this geographical position
is an important reference point and an inspiration for the
architects’ aesthetic decisions. This impact made by nature
on architecture can be seen in the stone-type materials that
are used frequently in the project. The landscape design of
the area atop the main car entrance is a case in point, as the
stones filling up this area originate from the very location
where the project is built and are the remainders of the
30000 cubic meter construction pit dug when laying the
foundations for the project.
The project does not employ stone only as an element of
landscape design element. Both the façades of the rooftop
facilities and the wall marking the project’s limits are
covered with limestone. Here, the decision to use limestone
bears the influence of local regulations. When seeking the
municipality’s permission for the demolition of a nearby
limestone wall that would otherwise impede the project,
the only condition imposed on the architects concerned the
use of the exact same materials and production methods in
their construction. This is only one example of the various
measures taken by Dubrovnik’s local authorities to protect
the city’s status as a world heritage site. The architect duo’s
solution to this problem sprung out of their encounter
with a local stonemason in a nearby village. The encounter
then led to a collaboration that introduced the limestone
surfaces which now help Inside_Outside provide a smooth
transition between nature and architecture as well as pay
tribute to Dubrovnik’s medieval city walls which are of the
same material.
Such decisions on materials allow not only for a certain
degree of harmony between the built and the natural but