1
000 seneyi aşkın süredir bir ülkenin Müslüman olup olmadığını
anlamak için şehir silüetine bakmak yeterliydi. Çoğu cami
kubbesi ve minaresiyle bir yandan tarihi İslam dokusunu temsil
ederken bir yandan da o şehri tanımlayan mihenk taşlarından
biri olarak kabul ediliyordu. Bu durum değişmeye başladı. Son
birkaç senedir, İslam dünyası yeni ve modern bir mimari tarz ile karşı
karşıya. Gelenekten gelen mimari unsurlar ve yerleşik formsal kabuller,
çağdaş dünya anlayışıyla tanışıyor. Bu tarzın temsilcileri olan yeni
nesil mimarlar arasında Müslüman olduğu gibi müsliman olmayan
mimarlar da yer alıyor. 21. yüzyılın camileri inşa edilecekleri şehirlerin
gökdelenlerine ve alışveriş merkezlerine ayak uyduracak modernlikte.
Bu camiler, yenilikçi tasarımlarının yanı sıra işleyişleri, sundukları
hizmetler ve ideolojileri ile de ilgi çekiyor. ‘Kadınlar camilerin ana
bölümlerine kabul edilmeli mi?’ ‘Minareler camilerin vazgeçilmez
parçası mıdır?’ gibi tartışmaları başlatmaları bir yana, bu camiler İslam
mimarisinde yepyeni bir devrin de habercisi konumundalar. Avrupa’daki
Müslüman nüfus son on senede 12 milyondan 20 milyona çıktı. Bu
artış, beraberinde yeni camilerin inşa edilmesi ihtiyacını getirdi.
Sadece İtalya’daki camilerin sayısı, son yedi senede 351’den 735’e
çıktı. Avrupa’daki kiliseler her sene azalan ziyaretçi sayıları karşısında
okullara, gece kulüplerine ya da süpermarketlere çevrilirken, eski ilaç
fabrikaları ve hatta terk edilmiş kiliseler camilere dönüştürülmeye
başlandı. Camilerin başlıca var oluş amacı, Müslüman nüfusa bir
araya gelebilecekleri ibadet alanı sunmak... Buna ek olarak bilgi akışı
sağlamak, eğitim ve sorun çözmek gibi hizmetler de camilerin görevleri
arasında yer alıyor. Hazreti Muhammed’in de dediği gibi esasında
tüm dünya bir camidir, bir Müslüman, çölde, evinin salonunda ya da
bir havaalanında bile ibadet edebiliyor. Dünyada bilinen ilk üç cami
sadece ahşap direklerin taşıdığı palmiye yapraklarının gölgesindeki açık
alanlardan oluşuyordu. Arap Yarımadası’nda yer alan bu ilk üç camiden
sonraki 1000 senede dünyanın dört bir yanında inşa edilen camiler,
farklı kültürlerde değişiklik gösterse de günümüzde rastladığımız
görünümlerini kazandı. Din geliştikçe ve ritüeller yerleştikçe dönemin
ve coğrafyanın etkisiyle farklı şema, form ve kalıplar eklendi. Bu yapısal
katkılar, forma dair önerilerden ziyade, mevcudu ayıklama ve arıtma
mantığına dayanıyordu ve temelde İslam sanatının özünü oluşturan
RUX ARCHITECTS, NEW YORK
TARAFINDAN TASARLANAN VE YARIŞMA
BİRİNCİSİ OLAN VANİSHİNG MOSQUE,
BAE. MİNBER DEV BİR PERGEL İĞNESİ
GİBİ MEKKE YÖNÜNÜ İŞARET EDİYOR.
BEYAZ MERMER CEPHESİ VE DERİN
GÖLGELİ KEMER ALTLARIYLA DİNAMİK
VE KONTRASTLI BİR AYDINLATMA
SAĞLANIYOR.
THE VANISHING MOSQUE, UAE, WINNING
COMPETITION PROPOSAL BY RUX
ARCHITECTS, NEW YORK. THE PRAYER
PLINTH POINTS IN THE DIRECTION OF
MECCA, LIKE A GIANT COMPASS NEEDLE.
WHITE MARBLE FAÇADES AND DEEP
SHADED ARCADES CREATE DYNAMIC AND
CONTRASTING LIGHTING CONDITIONS.
imgelerin soyutlanmasıydı. Zaman içinde camiler, dış avlu (harim), iç
avlu (harem), sahın (cami iç meydanı), kürsü, mihr