Natura July - August 2011 | Page 36

Armaggan’ın mimarı: Mustafa Toner MIMARI TARZINI SICAK-MODERN OLARAK TANIMLAYAN MUSTAFA TONER, DOĞAL MALZEMELERI, SAKIN BIR DILLE VE AĞIRBAŞLI BIR NETICE ELDE EDECEK ŞEKILDE BIR ARAYA GETIRMEYE ÖZEN GÖSTERIYOR. ARMAGGAN’S ARCHITECT: MUSTAFA TONER THE NEW ARMAGGAN STORE IN NURUOSMANIYE, ISTANBUL IS THE LATEST EXAMPLE OF ARCHITECT MUSTAFA TONER’S FUSION OF CLASSIC AND MODERN STYLES USING NATURAL MATERIALS SUCH AS TURKISH STONE. Uzun yıllar Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi rektörlüğü yapan babanızın mimarlığa yönelmenizde etkisi oldu mu? Tasarım altyapınızdan ve yaklaşımınını belirlemekte etkisi olan isimlerden bahseder misiniz? Mimarlık mesleğini seçmemde elbette babamın çok büyük etkisi oldu. Kendisi rektörlüğün gerektirdiği idari işlerden çok mimarlıktan keyif alan bir insandı ve bunu tüm yaşamına hatta giyim kuşamına dahi yansıtırdı. Sanıyorum babamın da etkisi ile benim tasarım anlayışımın temelinde doğru fonksiyon çözümleri yatar....Mies Van Der Rohe, Louis Kahn, Le Corbusier gibi ustalar ve onların mimarlık anlayışları beni çok etkilemiştir. Fotoğraf da çekiyorsunuz... Fotoğrafçılık ve mimarlık arasında bir bağ kuruyor musunuz? Amatör ve acemice yaptığım fotoğraf calışmalarımda tam tersine fonksiyonu ve estetiği deforme ederek kompozisyonlar oluşturmayı hedeflemekteyim. Burada ancak aksi yönlerde bir bağdan söz edebiliriz. Ev ve otel tasarımından restoran ve mağazalara, mimariden konsept tasarımına çok kapsamlı projelerde imzanız var. Farklı dönemlerde ve amaçlarda işler yaptınız, zaman içinde sizden beklenenler ne şekilde değişti? Son zamanlarda çağdaş tasarımda Türkiye’nin tarihine yönelik referanslar ön plana çıkıyor, sizin bu konudaki yaklaşımınız nedir? Eskiden yurt dışında gördüğü örneklerin aynısını isteyen ve bir anlamda risk almak istemeyen işveren profili artık yerini daha özgün, çarpıcı çözümler isteyen ve bir anlamda risk almaya nispeten daha açık bir işveren profiline bıraktı. Şimdi sıra aynı işverenin maddi riski de almayı kabullenmesine geldi. Bu noktada inşaat bütçelerinin ve sürelerinin yurtdışı örneklerine göre çok kısıtlı olduğunu ve bunun da tasarımı çok etkilediğini belirtmek isterim.Türk-Batı sentezi örnekleri abartılmadığı sürece çok beğenmekte ve konuların izin verdiği ölçüde benzer çalışmalar yapmaktayız. Tasarım anlayışınızı ve üslübunuzun kaynağını nasıl tanımlarsınız? Başladığınız döneme göre bugünkü tasarım yaklaşımınız ne şekilde değişti? Mesleğe başladığım yıllarda yurtdışı trendleri daha sıkı takip ediyordum. Ancak, son senelerde kendi tasarım dilimi geliştirmeye önem vermekteyim. Bunu da sıcak modern olarak tanımlamaktayım. Doğal malzemeleri, sakin bir dille ve ağırbaşlı bir netice elde edecek şekilde bir araya getirmeye özen gösteriyorum. Was the fact your father was the dean of the Architecture School at Yıldız Technical University in Istanbul influential in your choice of profession? What figures were important to your design approach? Of course my father influenced my selection of architecture. He enjoyed much more working on architecture than his administrative responsibilities; his architectural sense was also reflected in his lifestyle including his sense of fashion. I think he was influential in my focus on functional solutions in my design. Master architects such as Mies Van Der Rohe, Louis Kahn, Le Corbusier also affected me very much. You are known as a photographer. What’s the connection between photography and architecture? Photography, which I pursue in an amateur and naïve way, is exactly the opposite of my architectural approach in that I aim to deform function and aesthetics to generate compositions. Here there is a correlation based on oppositions. From architecture to concept design, you are responsible for a number of residential, hotel, restaurant and retail projects. How have clients’ expectations changed over the years? In recent years there is increasing use of historical references in Turkish architecture, what’s your opinion of this trend? In the past the client’s would ask for same examples they would see abroad and not be willing to take risks. But today we have clients that demand more original and striking work and are willing to take risks. Now it is the turn of a client that is willing to take financial risks. I would like to point out that budgets and project schedules are much less then found abroad and this very much affects design. We like very much the Turkish-Western synthesis and produce similar works when it seems appropriate to the project. How would you describe the basis and source of your design style? How has your approach changed from when you first started work to now? When I first started to work I would closely follow internat ional trends. In recent years though I have given TEMMUZ-AĞUSTOS / JULY-AUGUST 20011 • NATURA 37