Renovasyon/Renovation: SALT Galata
önemli bir yer edinen Osmanlı Bankası, iki yabancı girişimcinin küçük çaplı
olarak başlattıkları bir işletmeden kısa zamanda devletin resmi bankası
olacak kadar büyümüştür.
1838 yılında imzalan İngiliz Ticaret Antlaşması ile Osmanlı topraklarında
yabancı devletlerin ticari egemenliği resmen başlamıştı. Osmanlı ekonomik
sistemin altyapısı hem hızla gelişen dünya finans sektörüne, hem de
değişen idari sisteme ayak uyduracak kapasitede değildi. Osmanlı Hazinesi
son derece güçlü bir konuma gelmiş olan Galata bankerlerinden borç
almayı alışkanlık haline getirmişti. 1853 yılında patlak veren Kırım harbi
nedeniyle hazinede büyük bir açık ortaya çıktı ve Osmanlı Devleti tarihinde
ilk kez Avrupa ülkelerinden borç alma yolunu seçti. 1856 yılında İngilizlerin
tasarısı kabul edilerek sadece ticari etkinlikte bulunmak üzere Otoman Bank
kuruldu.
Banka başta Osmanlı hazinesine ve İstanbul belediyelerine sürekli
avans vermek durumunda kaldı, ancak oldukça zorlu geçen 7 yıllık ticari
hayatında hep artıda kalmayı başardı. Ancak Osmanlı Devleti’nin mali
durumu için aynı şeyi söylemek zor görünüyor. 1861 yılında yaşanan büyük
ekonomik kriz, kentte yağmalara sebep olacak kadar derinleşmiş ve aynı
yıl tahta çıkan Sultan Abdülaziz, Fuad Paşa’yı mali reformlar hazırlamakla
görevlendirmişti. Fuad Paşa’nın hazırladığı programa göre gerçek bir bütçe
hazırlaması, kamu harcamalarının kısılması, kaimenin piyasadan çekilmesi
ve bir merkez bankası kurulması öneriliyordu. Osmanlı Bankası 1862 yılında
kaimelerin, yani bir nevi kağıt para olarak kullanılan devlet senetlerinin,
piyasadan kaldırılmasında önemli bir rol oynamıştır.
1863 yılında ise Otoman Bank Fransızların sermaye yatırımı ile İngiliz24 NATURA • OCAK-ŞUBAT / JANUARY-FEBRUARY 2012
BANK-I OSMANI-I ŞAHANE
The history of the Ottoman Bank is as interesting as the building itself,
reflecting the political, social and economic structure of the late Ottoman
Empire. The small enterprise founded by two entrepreneurs developed into
the official state bank of the Ottoman Empire leading to the construction of
its headquarters in Karaköy.
The Ottoman Bank Headquarters Building, 1892, set an architectural
benchmark for the future buildings of the financial hub on Voyvoda Street
and was also among the most significant works of the architect. The
northern façade of the structure, facing the Voyvoda Street, was designed
in a pure neo-Renaissance manner with an emphasis on symmetry and
axiality. The double-sided façade also follows the same architectural
language adorned with classical details across the width of its position
on the street. In contrast, the southern elevation of the building facing
the Historic Peninsula had a totally different morphology. It seems as if
the southern façade belongs to a different building altogether with its
architectural composition, historicist features and material selection. The
asymmetrical arrangement, timber projections, and large Ottoman-Baroque
eaves on the southern façade, created a unique contrast with the formal
Neo-Classical language on the northern side of the building.
Historically speaking the differences in styles in this one building can
be explained by the rampant eclecticism and lack of a firm architectural
paradigm in this time of transition in the Ottoman Empire. The search for
a new Ottoman style, combining several historical features and traditional
forms in new building types, in creating an eclectic style were characteristic