Natura January - February 2012 | Page 24

Renovasyon/Renovation: SALT Galata önemli bir yer edinen Osmanlı Bankası, iki yabancı girişimcinin küçük çaplı olarak başlattıkları bir işletmeden kısa zamanda devletin resmi bankası olacak kadar büyümüştür. 1838 yılında imzalan İngiliz Ticaret Antlaşması ile Osmanlı topraklarında yabancı devletlerin ticari egemenliği resmen başlamıştı. Osmanlı ekonomik sistemin altyapısı hem hızla gelişen dünya finans sektörüne, hem de değişen idari sisteme ayak uyduracak kapasitede değildi. Osmanlı Hazinesi son derece güçlü bir konuma gelmiş olan Galata bankerlerinden borç almayı alışkanlık haline getirmişti. 1853 yılında patlak veren Kırım harbi nedeniyle hazinede büyük bir açık ortaya çıktı ve Osmanlı Devleti tarihinde ilk kez Avrupa ülkelerinden borç alma yolunu seçti. 1856 yılında İngilizlerin tasarısı kabul edilerek sadece ticari etkinlikte bulunmak üzere Otoman Bank kuruldu. Banka başta Osmanlı hazinesine ve İstanbul belediyelerine sürekli avans vermek durumunda kaldı, ancak oldukça zorlu geçen 7 yıllık ticari hayatında hep artıda kalmayı başardı. Ancak Osmanlı Devleti’nin mali durumu için aynı şeyi söylemek zor görünüyor. 1861 yılında yaşanan büyük ekonomik kriz, kentte yağmalara sebep olacak kadar derinleşmiş ve aynı yıl tahta çıkan Sultan Abdülaziz, Fuad Paşa’yı mali reformlar hazırlamakla görevlendirmişti. Fuad Paşa’nın hazırladığı programa göre gerçek bir bütçe hazırlaması, kamu harcamalarının kısılması, kaimenin piyasadan çekilmesi ve bir merkez bankası kurulması öneriliyordu. Osmanlı Bankası 1862 yılında kaimelerin, yani bir nevi kağıt para olarak kullanılan devlet senetlerinin, piyasadan kaldırılmasında önemli bir rol oynamıştır. 1863 yılında ise Otoman Bank Fransızların sermaye yatırımı ile İngiliz24 NATURA • OCAK-ŞUBAT / JANUARY-FEBRUARY 2012 BANK-I OSMANI-I ŞAHANE The history of the Ottoman Bank is as interesting as the building itself, reflecting the political, social and economic structure of the late Ottoman Empire. The small enterprise founded by two entrepreneurs developed into the official state bank of the Ottoman Empire leading to the construction of its headquarters in Karaköy. The Ottoman Bank Headquarters Building, 1892, set an architectural benchmark for the future buildings of the financial hub on Voyvoda Street and was also among the most significant works of the architect. The northern façade of the structure, facing the Voyvoda Street, was designed in a pure neo-Renaissance manner with an emphasis on symmetry and axiality. The double-sided façade also follows the same architectural language adorned with classical details across the width of its position on the street. In contrast, the southern elevation of the building facing the Historic Peninsula had a totally different morphology. It seems as if the southern façade belongs to a different building altogether with its architectural composition, historicist features and material selection. The asymmetrical arrangement, timber projections, and large Ottoman-Baroque eaves on the southern façade, created a unique contrast with the formal Neo-Classical language on the northern side of the building. Historically speaking the differences in styles in this one building can be explained by the rampant eclecticism and lack of a firm architectural paradigm in this time of transition in the Ottoman Empire. The search for a new Ottoman style, combining several historical features and traditional forms in new building types, in creating an eclectic style were characteristic