My first Magazine bulanık 2 | 页面 11

R ÖZ Artık sizce de şartlar olgunlaştı değil mi Beş kuşak öteden ninemiz de oldu oy kullanan Yaşasın! Mühürsüz oylar da geçerli yakında. Takipte kalın (Zafer işareti yaparak sırıtıyor.). - Biraz daha açsanız… - O zaman şöyle söyleyeyim. Malumunuz küresel ısınma var. Projemiz geri dönüşümle ilgili olacak. - Ağzınızdan kerpetenle laf alıyoruz ama merak ettik nasıl yapacaksınız bunu? Projenin adıyla da bağdaştıramadık çünkü. - Dünyayı sarsacak bir proje olduğu için çalınabilir korkusuyla paylaşmıyorduk. Pazartesiden sonraki salı açıklayacaktık aslında ama nasılsa çalınsa bile burada ilk benim söylediğim bileneceğinden ilk olarak Bulanık Yazılar Dergisi okuruyla paylaşmış olayım hadi. Yenilenebilir enerjiyi yenilebilir enerjiye dönüştürerek kaynak yaratacağız. - Tam anlayamadım. - Sözümü kesmeyin ama! Susturamazsınız beni! Siyasi partiyim ben! - Acur Bey sözünüzü kesmiyoruz. - Sen lafın ortasına yırtık dondan çıkar gibi dalacaksıııın! Sonra da “Sözünü kesmiyoruz.” diyeceksin. Hadi oradan! Seçim mi istediniz? Hodri meydan! - Şiirlerinizin sanat değeri tartışılmaz. Fakat tam anlayamadım, ikinci şiir hicviye mi? - Ne hicviyesi canım epik şiir bu! “Hodri meydan!” diyor. Sanatçıya şiirini mi açıklattıracaksınız! İstediğimiz sanatçıyı irmik irmik örüyoruz. Başka bir sanatçı olanaklı. Ve bunu hep birlikte kazanacağız… (Sırıtıyor.) - Haklısınız. Bu arada geçmiş olsun, geçenlerde ufak bir rahatsızlık geçirdiğinizi duyduk. Teşekkürler. Delege, kurultay, tüzük, çarşaf liste, hizipçilik… Benim ünlü bir lafım vardır: “Beni Türk doktorlarına emanet ediniz.” derim hep. Çünkü neden? İstediğimiz Türk doktorunu irmik irmik örüyoruz. Başka bir Türk doktoru olanaklı. Ve bunu hep birlikte kazanacağız… (Sırıtıyor.) - Sizin ünlü lafınız mı? - Evet (Sırıtıyor.). - Acur Bey, Sayın Meşhur… - Acur Bey biz sizi terletecektik, siz bizi terlettiniz. Sizin lafınız mı o? - Beni buradan kimse alamaz. Kimse alamaz beni buradan. Alamaz kimse buradan beni! - Evet (Sırıtıyor.). - Acur Bey sizin evinizdeyiz zaten, kim alsın sizi? - Yani Atatürk söylememiş miydi onu? - - Hmmm neyi ima ettiğinizi anladım sanırım. Siz Atatürk’ün “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz.” sözüyle bağlantı kuruyorsunuz. Kim alsın beniymiş. Hadi canım sen de (Çay sehpasına, çayı dökmeyecek biçimde vuruyor.)! - Projeyi anlayamadığımı söyledim yalnızca, bu kadar kızmanıza gerek yoktu. - Kurmayalım mı? - - Delege, kurultay, tüzük, hizipçilik aşkına ne ilgisi var! Atatürk başka bir şey diyor. Hekim diyor, doktor demiyor. Hekim, doktorlar dışında şifacılara da denebilirdi eskiden. Çünkü neden (Kaşlarını kaldırıyor.)? O zaman doktor yok doğru düzgün. Ben tıp doktorlarını kastediyorum: Prof. Dr. İlber Ortaylı mesela. - Anlıyorum. Ne diyorduk (Sırıtıyor)? Sıradan insanların ilk bakışta anlamaması normal (Sırıtıyor.). Yani demek istiyorum ki büyük resmi görerek küresel ısınmayı fırsata çevireceğiz. Toplu taşıma araçlarında camlarda biriken alın ter ve yağlarını geri dönüşüme sokup tereyağı üreteceğiz. Tereyağındaki ortada yer alan “e” harfini farklı bir renkle yazarsanız hayrete düşürecek yaratıcılığımız daha iyi anlaşılır kanısındayım (Sırıtıyor.). - Sevindim (Sırıtıyor.). - - Sizi projeci başkan olarak da tanıyoruz. Var mı yeni projeler? - Elbette var. Basına sızdırmayalım diyorduk, detay veremem ama ipucu vereyim haydi. “Alnının Yağıyla Marmaris” adlı bir projemiz olacak Öyle yaparız fakat biz şu anda bile ziyadesiyle hayrete düştük zaten. Peki projeci başkan gözüyle bizi değerlendirebilir misiniz acaba? Bulanık Fikir & Sanat Kulübü organizasyonlarını nasıl buluyorsunuz. - Ben  bütün  Bulanık’ı ve Bulanıklıları severim. 11