R
ÖZ
Artık sizce de şartlar olgunlaştı değil mi
Beş kuşak öteden ninemiz de oldu oy kullanan
Yaşasın! Mühürsüz oylar da geçerli
yakında. Takipte kalın (Zafer
işareti yaparak sırıtıyor.).
- Biraz daha açsanız…
- O zaman şöyle söyleyeyim.
Malumunuz küresel ısınma var.
Projemiz geri dönüşümle ilgili olacak.
- Ağzınızdan kerpetenle laf alıyoruz ama merak
ettik nasıl yapacaksınız bunu? Projenin adıyla
da bağdaştıramadık çünkü.
- Dünyayı sarsacak bir proje olduğu için çalınabilir
korkusuyla paylaşmıyorduk. Pazartesiden sonraki
salı açıklayacaktık aslında ama nasılsa çalınsa bile
burada ilk benim söylediğim bileneceğinden ilk
olarak Bulanık Yazılar Dergisi okuruyla paylaşmış
olayım hadi. Yenilenebilir enerjiyi yenilebilir
enerjiye dönüştürerek kaynak yaratacağız.
- Tam anlayamadım.
- Sözümü kesmeyin ama! Susturamazsınız beni!
Siyasi partiyim ben!
- Acur Bey sözünüzü kesmiyoruz.
- Sen lafın ortasına yırtık dondan çıkar gibi
dalacaksıııın! Sonra da “Sözünü kesmiyoruz.”
diyeceksin. Hadi oradan!
Seçim mi istediniz? Hodri meydan!
- Şiirlerinizin sanat değeri tartışılmaz. Fakat
tam anlayamadım, ikinci şiir hicviye mi?
- Ne hicviyesi canım epik şiir bu! “Hodri meydan!”
diyor. Sanatçıya şiirini mi açıklattıracaksınız!
İstediğimiz sanatçıyı irmik irmik örüyoruz.
Başka bir sanatçı olanaklı. Ve bunu hep birlikte
kazanacağız… (Sırıtıyor.)
- Haklısınız. Bu arada geçmiş olsun, geçenlerde
ufak bir rahatsızlık geçirdiğinizi duyduk.
Teşekkürler. Delege, kurultay, tüzük, çarşaf liste,
hizipçilik… Benim ünlü bir lafım vardır: “Beni
Türk doktorlarına emanet ediniz.” derim hep.
Çünkü neden? İstediğimiz Türk doktorunu irmik
irmik örüyoruz. Başka bir Türk doktoru olanaklı.
Ve bunu hep birlikte kazanacağız… (Sırıtıyor.)
- Sizin ünlü lafınız mı? - Evet (Sırıtıyor.). - Acur Bey, Sayın Meşhur…
- Acur Bey biz sizi terletecektik, siz bizi
terlettiniz. Sizin lafınız mı o? - Beni buradan kimse alamaz. Kimse alamaz beni
buradan. Alamaz kimse buradan beni!
- Evet (Sırıtıyor.). - Acur Bey sizin evinizdeyiz zaten, kim alsın sizi?
- Yani Atatürk söylememiş miydi onu? - - Hmmm neyi ima ettiğinizi anladım sanırım.
Siz Atatürk’ün “Beni Türk hekimlerine emanet
ediniz.” sözüyle bağlantı kuruyorsunuz. Kim alsın beniymiş. Hadi canım sen de (Çay
sehpasına, çayı dökmeyecek biçimde vuruyor.)!
- Projeyi anlayamadığımı söyledim yalnızca, bu
kadar kızmanıza gerek yoktu.
- Kurmayalım mı? - - Delege, kurultay, tüzük, hizipçilik aşkına ne
ilgisi var! Atatürk başka bir şey diyor. Hekim
diyor, doktor demiyor. Hekim, doktorlar dışında
şifacılara da denebilirdi eskiden. Çünkü neden
(Kaşlarını kaldırıyor.)? O zaman doktor yok doğru
düzgün. Ben tıp doktorlarını kastediyorum: Prof.
Dr. İlber Ortaylı mesela. - Anlıyorum. Ne diyorduk (Sırıtıyor)? Sıradan insanların ilk
bakışta anlamaması normal (Sırıtıyor.). Yani
demek istiyorum ki büyük resmi görerek küresel
ısınmayı fırsata çevireceğiz. Toplu taşıma
araçlarında camlarda biriken alın ter ve yağlarını
geri dönüşüme sokup tereyağı üreteceğiz.
Tereyağındaki ortada yer alan “e” harfini
farklı bir renkle yazarsanız hayrete düşürecek
yaratıcılığımız daha iyi anlaşılır kanısındayım
(Sırıtıyor.).
- Sevindim (Sırıtıyor.). - - Sizi projeci başkan olarak da tanıyoruz. Var mı
yeni projeler? - Elbette var. Basına sızdırmayalım diyorduk, detay
veremem ama ipucu vereyim haydi. “Alnının
Yağıyla Marmaris” adlı bir projemiz olacak Öyle yaparız fakat biz şu anda bile ziyadesiyle
hayrete düştük zaten. Peki projeci başkan
gözüyle
bizi
değerlendirebilir
misiniz
acaba? Bulanık Fikir & Sanat Kulübü
organizasyonlarını nasıl buluyorsunuz.
- Ben bütün Bulanık’ı ve Bulanıklıları severim.
11