Muğla Anadolu Lisesi Genç Kalemler Kulübü-PIRILTI DERGİSİ pırıltı 2018 | Page 9
ÂKİF DİYOR Kİ : “KORKMA!.”
Her milletin “millet’’ olduğunu ifade eden bayrağı, istiklâli ve millî değerleri
vardır. Bizim milletimizin, gönüllere taht kurmuş, yüreklere nakış nakış işlenmiş, her ne
olursa olsun ülkenin imkansızlıklarından kaçmayarak, aksi halde daima millete yönelen,
kalbinin vatan millet için çarpmasını sağlayan şahsiyeti vardır : Mehmet Âkif Ersoy!. O ki,
Millî Mücadele’de ızdıraplar içinde nefes almaya çalışan kutsal toprağın, o toprak ki, bu
kutsal toprak için dişini tırnağına takmış Mehmetçiğin, omuzlarda taşınmaya laik olan vatan
sevdalısı milletin sesi, Hakk’ın sesi olmuştur. Çanakkale’de onlarca, yüzlerce,binlerce
insanın kalbinde o, umut ışığı olmuştur. Her an, her zaman batmaya hazır bu vatana can
vermiştir adeta “Korkma!” diyerek. Yüreklerdeki her bir çarpıntı, dillerde sadece söylenen,
hissedilen o “Korkma!” sözü olmuştur. İşte bu yüzden Anadolu’nun yeniden dirilmesinde,
köklerine yeniden can suyu veren, imanla mayalayan Mehmet Akif Ersoy’a vefa borcumuz
büyüktür. Çünkü vefa borcu dediğimiz şeyde nesilden nesile aktarılarak geçmiş ve dahi
gelecek nesillere aktarılacak minnettarlığı var Mehmet Âkif’e.
Doğrusunu söylemek gerekirse Mehmet Âkif Ersoy dediğimizde ilk akla
gelen İstiklâl Marşı’nın şairi olması. Aslında, Âkif’i tanımak ve anlamak sadece İstiklâl
Marşı’ndan ibaret olmamalı. Unutulmamalıdır ki Mehmet Âkif ne sıkıntılar geçirerek, nelere
boyun eğerek, hangi ızdırapları çekerek kaleme almıştır o eşsiz marşı.. Kalbine ve aklına
vatan, millet ,bayrak ilmek ilmek işlenmişti ve büyük bir aşkla çıkıyordu ağzından o
kelimeler. Sonra dökülüyordu kağıda…
‘’Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.’’
Mehmet Âkif Ersoy kelimelerle anlatılmaz bu yüzden. O’ndaki bir aşktı :
“vatan aşkı”, o bir âşıktı: milletine âşık bir adam. Ruhunda duyuyordu bu bitip tükenmek
bilmeyen vatan ve millet aşkını. Ve o, böylesine büyük bir aşkı mısraları yoluyla aktardı tüm
nesillere.. Özellikle genç nesillere; Asım’lara buram buram vatan, millet kokan toprağın
fidanlarına ses verdi, onların haykıran iman dolu sesi, yüreği oldu. O, öylesine yüce ve
müstesna bir şahsiyettir ki yazdığı İstiklal Marşı’nı “Safahat’’ isimli eserine almamıştır.
Demiştir ki: ‘”Bu şiir artık benim değil , milletimindir.’’